Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

İlhan Varank, Erol Olçak ve Mustafa Cambaz’ın katili İblis hesap verecek

İlhan Varank, Erol Olçak ve Mustafa Cambaz’ın katili İblis hesap verecek

İlhan Bey’i tanıma şansım olmadı... Mustafa Varank kardeşimin ağabeyiydi. 

Erol Olçak ve Mustafa Cambaz’ı tanıyorum... Erol’la neredeyse bütün bir gençliğimizi “yoksunluklar” içinde, gelecek düşleri kurarak birlikte yaşadık. “Anlatılmaz, yaşanır” denir ya... Erol’u nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Bütün bir günü küçücük ofisinde “çalışarak” (büyük hayaller kurarak) geçirir, akşamları Erenler Kıraathanesi’nde “şiir ve edebiyat muhabbetine” dâhil olurdu.

Herkesin müşkülüne koşardı. Her meseleyi çözmekle sorumlu hissederdi kendini. Bin bir zorlukla eline geçirdiği üç kuruşu mutlaka paylaşırdı. Bunu yapmazsa huzursuz olurdu.

Okullar bitti, herkes hayatına farklı bir yön çizdi, küçük oba dağıldı.

Erol da, bir süre sonra hayallerine kavuştu. Büyük işler yapan bir reklâmcı oldu.

Herkesin müşkülüne koşma alışkanlığını sürdürdü ama...

Kaç kez, Cumhurbaşkanımızın seyahatlerinde karşılaştık.

Erol, solgun bir gölge gibi Erenler Kıraathanesi’nin kapısında süzülen eski Erol’du... Eski fedakâr insandı.

Hiçbir şey değişmemiş gibi...

Hiç zaman akmamış gibi...

Hayatımız farklılaşmamış gibi...

Dost olma, arkadaş kalma, eski hukuku koruma ahlakını sürdüren ender insanlardan biriydi.,

İblis’in maklubeci darbecileri Erol’u ve 16 yaşındaki oğlunu Boğaziçi Köprüsü’nde katlettiler. Nasıl bir hedefe yöneldiklerini bilerek ateş ettiler bence. Tanıdıkları için ateş ettiler. Bir yerlere mesaj göndermek için ateş ettiler.

Mustafa Canbaz’la Yeni Şafak’ta birlikteydik. 7 yıl aynı havayı teneffüs ettik.

Bütün olumlayıcı sıfatları bir araya getirseniz, Mustafa Canbaz’ı anlatamazsınız. Kelimeler yetersi kalır.

Bir insan bu kadar mı pozitif olur, bu kadar mı güzel olur, bu kadar mı “hayat” kokar?

Batı Trakya kökenliydi...

Hep (sanki) bir şeyleri kovalardı, hep bir şeylerin olmasını beklerdi... Farklı ve tatlı şivesiyle anlattığı “Yaşar yaşamaz” hikâyeleri, “vatandaş” olmak için sürdürdüğü destansı (ve yerine göre komik) mücadele...

O an için “imkânsız” görünen bir iş mi yapmak istiyorsunuz?

Mustafa’ya koşabilirsiniz.

Sayfanızda imkânsız görseller mi kullanmak istiyorsunuz?

Mustafa’ya koşabilirsiniz...

Haber mi lazım? Ya da elinizdeki haberleri birilerine toparlatmak mı istiyorsunuz?

Mustafa...

Sahada muhabire mi ihtiyacınız var?

Mustafa...

Hızlı intikal edecek bir fotoğrafçı mı lazım?

Mustafa...

İblis’in “maklubeci” darbecileri Mustafa’yı da katlettiler.

Hiç Allah’tan korkmadılar...

İblis, bugün, panikle, yabancı medyaya Türkiye’deki aşağılık darbe girişimiyle alakası olmadığını söylüyor, darbe karşıtı laflar ediyor, “binde birini” bile tanımadığı o şerefsiz girişimcilerle arasına mesafe koymaya çalışıyor ama çok pis yakalandıklarını, suçüstü olduklarını göremiyor, göremediğimizi zannediyor.

Yatakta alıp, şafakta asacaklardı; Mayıs’ta, olmadı Temmuz’da Türkiye’ye geleceklerdi; cezaevindeki Yusuf’ları (Yusuf kılığına girmiş şerefsiz pornocuları ve özel hayat katillerini) kurtaracaklardı, maklube partileri düzenleyeceklerdi.

Bu amaçla, Meclis’i bombaladılar.

İstanbul ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ağır silahlarla saldırdılar.

Sivil insanların üzerine tanklarını sürdüler.

Helikopterle meydanları taradılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek için bordo bereli katillerini Marmaris’e indirdiler.

Elinde İlhan Varank, Erol Olçak, Mustafa Cambaz ve 170 insanımızın kanı bulunan “maklubeci İblis”, şimdi kalkmış, darbeyi kınayan panik açıklamaları yapıyor.

Mülaanelerin ve yalanların seni kurtarmaya yetmeyecek.

Hesap vereceksin.

Şehitlerimizin kanı seni boğacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi