Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Dilerim bu darbe girişimi son olur

Dilerim bu darbe girişimi son olur

KENDİMİ ve ben yaşta olanları darbe yorgunu kabul ediyorum. Çünkü 27 Mayıs 1960’da ilk darbeyi yaşadığımda 18 yaşındaydım. Arkasından Talat Aydemir’in iki darbe girişimi oldu. İkincisini hayatı ile ödedi. Ardından 12 Mart 1971 bugünkü tabirle post modern darbesi geldi. 12 Eylül 1980 darbesi ise hayatımdan en azından 10 yılı alıp götürdü. Bu geçen süre içinde ne olduğunu bile anlayamadım. Çünkü darbenin hemen arkasından kendimi askeri mahkemede buldum. Hayatımda elime bir defa kısa dönem askerlik yaptığım sırada silah almış birisi olduğum halde silahlı çete kurarak mevcut düzeni devirme iddiası ile yargılandım. Bu darbenin izlerini ağır ağır silmeye başladığımızda bu defa itiraf edeyim ki, darbe mahkemelerinde görmediğimiz muameleyi 28 Şubat sürecinde yaşadık. Kendi kendimce artık darbe olmaz diye düşünürken hiç alışık olmadığımız bir saatte askerlerin İstanbul Boğazında iki köprüyü kapattığı haberi geldi. Bu haberin geldiğinde saat daha 22.00 bile olmamıştı. Halbuki hatırladığım kadarıyla darbeler gece 24.00’den sonra uygulamaya konulurdu. Belli ki bu defa bir aksilik olmuş darbelerini erkene almışlardı. Sonradan öğrendiğimize göre bir ihbar sebebiyle darbe bir süre ertelenmiş, ondan sonra da alelacele harekete geçilmiş.
Bu darbe girişimini diğerlerinden ayıran bir başka özellik ise şimdiye kadar şahit olduğum 7 darbe ve darbe girişimin hiç birinde Meclis toplantı halindeyken uçaklarla havadan bombalanmamıştı. Bunun mantığını çözebilmiş değilim.
Son darbe girişiminde dikkat çekmek istediğim bazı hususlar daha var. Söz gelimi bundan önceki darbelerde ve darbe girişimlerinde polis ile darbeci askerler karşı karşıya böylesine gelmemiş, polisin darbecileri enterne etmesi, darbe karargahlarını basması söz konusu olmamıştı. Bunda darbecilerin Gölbaşı’ndaki Özel Harekat Polislerinin merkezine yönelik hava saldırısının etkisi var mıydı bilemiyorum ama Polis örgütünde yeni bir yapılanmanın oluşturulması sebebiyle polisin askeriyenin değil sivil otoritenin emrinde olduğu anlayışının yerleşmiş olması mı etkili oldu bilemiyor. Sebep her ne ise iyi olmuş. Çünkü bundan önceki darbelerde askerler darbeyi yapar polisler de askerlerin hazırladığı listelerdeki isimleri bulundukları yerlerden toplayarak askeri savcılıklara teslim ederlerdi. Bir bakıma darbelerde polis darbecilerim yardımcı gücü gibi çalıştırıldı.
Ve elbette son darbe girişimin bence en önemli yanı ilk defa halkın darbe sonuçlanmadan sokağa çıkması, darbecilerin karşısında yer alması olmuştur. Çünkü bundan önceki iki darbenin arkasından sokağa çıkma yasağının kalması ile evlerinden çıkan insanlar yollardan geçen üniformalı askerlere alkış tutarak lehlerinde slogan atarlardı. Yani darbeciler her seferinde sivil destek bulmuşlardı. Hatta bazı partiler darbenin sivil ayağı gibi davranırlardı. Meseleyi 56 yıl önce yaşadığım bir olayı aktararak izah etmek istiyorum. 27 Mayıs 1960 darbesinin yapıldığında Tarım Bakanlığı’nda çalışıyordum. Darbenin ardından sokağa çıkma yasağı kalkmış, iş yerlerimize gelmiştik. Bu arada Harbiyeliler ve bazı askeri birlikler zafer kazanmış kumandanlar gibi Bakanlıklardan Kızılay’a doğru yürüyüş yapıyorlardı. Çalıştığım iş yerindeki pek çok insan pencere ve balkonlardan bellerine kadar sarkarak Harbiyelileri ve yürüyüş yabanlar askerleri alkışlıyor, ‘Ordu ordu çok yaşa’ sloganları atıyorlardı. Onlar alkışlarken benim gibi bazıları da bir kenarda üzgün gelişmeleri izliyorlardı. Olabilir herkesin bir darbeye farklı yaklaşımı olabilir. Ama, darbe sırasında Tarım Bakanı Nedim Ökmen’di. Onun işe aldığı bir karı kocanın attıkları sloganları ve tuttukları alkışı unutamıyorum. Gençliğin verdiği heyecanla olsa gerek kendinden geçmiş alkış tutanlardan Nedim Ökmen’in işe aldığı, darbe gününe kadar hep Nedim Ağabey diye anan kişinin alkış tutması beni kahretmiş ve bunu kendisine söylemiştim. Demek istediğim toplumda böylesine bir ikiyüzlü yapı oluşturulmuştu. Bu defa ki, darbe girişiminde darbeye belki içlerinden destek verenlerin bile karşı cephede yer alıyor görüntüsü vermesi benim için önemli nokta oldu. Kısacası bu darbenin sivil destekçileri olmadığı için yarım kaldığını söylemek mümkün. Bir bakıma bu defa millet darbecilere darbe yapmış oldu. Ancak, geçmişte olduğu gibi başarısız kalan bu darbe girişimin ardından olayın bir cadı avına dönüştürülmemesi, toplumda yeni yaraların açılmasına imkân verilmemesi, tepki ile bir takım suçsuzlarında suçlu ilan edilmemesi gerekiyor. Çünkü, sivil yönetimin, yani halkın seçtiklerinin darbeciler gibi davranması mümkün değildir. Onların hareketlerini her durumda yasaların belirlemesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi