D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Darbesavar Çarıklı Erkânıharbler!

Darbesavar Çarıklı Erkânıharbler!

Şimdi “Genelkurmay’ı darbecilerden çarıklı erkân-ı harbler kurtardı” desem, ne anlaşılır? İlk soru “erkân-ı harb” ne? olmalıdır... 

“Harb erkânı” demek! Yani savaş yönetmek üzere yetiştirilmiş nitelikli asker demek...” Erkân-ı Harbiye” de silahlı kuvvetlerin en yüksek karargâhı. Buna “Büyük Erkân-ı Harbiye” de denilirdi... Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, Büyük Erkân-ı Harbiye’nin Reisi idi. Öyle idi de, 1934’te oldu “Genelkurmay Başkanı!” Şu sıralar TSK ile ilgili düzenlemeler yapılıyor. Esasen 1960 darbesinden sonra kurulan sistem elden geçiriliyor, bugünün şartlarına göre askeriye yeniden yapılandırılıyor. Bu düzenlemelerin tepki esaslı olmamasına dikkat etmek lâzım. Ordu bizim; Türkiye gibi bir ülkenin güçlü orduya ihtiyacı var. Türkiye’deki mesele ordunun sistem içindeki yeri. Halk hakimiyetine dayanan bir ülkede, silahlı kuvvetler sivil otoriteye tâbi olmak zorunda. Ortak aklın tecellisi, askerî bürokrasinin doğru konumlanması ile mümkün.  Böyle miydi? Değildi. Yanlıştan dönülüyor, yanlıştan dönülürken yeni yanlışlar yapmamak lâzım! 

Askeri sistem içinde öne çıkaran bir yanılsama idi. Yanılsamanın esası, silahlı kuvvetlerin merkeze yerleştirilerek demokratik bir devlet oluşturmaktı. Silahlı kuvvetlerin merkezî konumu ancak iç işlerinin tanziminde görüldüğünden, TSK iç hizmet kanununa sık atıf yapılırdı.  Ordu, tekrar ülkenin dış güvenliği ile ilgili hâle getiriliyor. Şimdiye kadar iç güvenlik unsuru olan Jandarma, İçişleri Bakanlığı’na bu yüzden bağlandı. Bu yeni bir uygulama mıdır? Hayır efendim, 1960’a kadar böyleydi zaten. Yani Atatürk devrinde, İnönü devrinde olduğu gibi... 

1960’tan sonra Ordu Jandarma üzerinden yapılandırıldı. Jandarma’nın 4. kuvvet kumandanlığı olarak Genelkurmay’a bağlanmasının anlamı bu.  Gelelim “Erkân-ı harbiye” “Genelkurmay” meselesine... Diyeceksiniz ki, kelimelerin ne önemi var? Olmaz olur mu? “Erkân-ı harb”ler ne yapar? “Kurmay”lar ne yapıyor?  Erkânıharbler, ülkenin güvenliği için nasıl harb edileceğini planlar, barışta savaşa hazır olur, gerektiğinde de harbi sevk ve idare eder. Peki kurmaylar? Gazetelere irtica ile mücadele planı çerçevesinde başlıklar attırır, Güzin Abla’ya başörtüsü aleyhtarı mektuplar yazdırır, sonucu önceden belli anketler tertipletir, “türbanlılar çoğalıyor” haberleri yayar, “eğitim dinselleşiyor” korkusu pompalar…

 Sonraki aşamada soru çalınarak türetilmiş kurmayların ne yaptığı da herkesin malûmu.. Erkânıharb kelimesinin ağırlığını “kurmay”da bulabilir misiniz? Erkân-ı harb terkibini kelimelerine ayrıştırıp anlam alanının kapsamını net olarak görebilirsiniz. Ya “kurmay”ın?  “Kurmay” ne demek? Şimdi biliyorum devlet sözlüğünde (TDK) neler yazıyor. Hem de bu kelimenin öz-Türkçe olduğu iddia ediliyor! Kurmay gerçekten Türkçe bir kelime mi? Türkçe ise neden 1935’ten önce yok? Türkçe 1935’te icad edilen nevzuhur bir dil mi?  Hemen “kelime Türkçe kur-mak kökünden” diye balıklama atlayanlar olabilir. 

“Kur”u böyle kabul edelim. Ya ek olarak kullanılan “may” nereden geliyor? Türkçe’de böyle bir ek var mı yani? Yok elbette! Kurmak kökü doğruysa, kurmakla ligili bütün işleri, fiilleri “kurmay”dan bekleyebiliriz. “Germek, gerginleştirmek”ten ortam hazırlamaya, tasarlamaya, tahrike, taammüde kadar… Kurmayların karargâhı, Eskiden Erkân-i Harbiye-i Umumiye idi, şimdi Genelkurmay! Bu birleşik kelimeyi de ayrıştıralım: Genel, latince “general”den. “Kurmay”ın ise Türkçe “kurmak”la bir alâkası yok, Fransızca corps (heyet)dan aparma! Kelime Türkçe olmamakla beraber Türkçe gibi algılandığından, “kurmak” işin esası.  

Genelkurmay, yıllarca Türkiye’yi “kur”maya çalıştı. Ülkenin tabiî gelişimini, oluşumunu engelleyici düzenler aldı. Halkın iradesini hiçe sayan darbeler, müdahaleler veya nâkıs darbeler planladı.  Son darbe teşebbüsü gözümüzü açmalı: Genelkurmay artık “erkânıharbiye” olmayı istemeli! Şimdiye kadar yaptığı siyasi işlerden el çekmeli. Genelkurmay 
“Erkânıharbiye” olmalı. Türkiye’nin Genelkurmay’a değil, Erkânıharbiye’ye ihtiyacı var! Gelelim, çarıklı erkânıharblerin Genelkurmay’ı kurtarmasına... Askerliği er olarak veya en fazla asteğmen olarak yapmış avamı halktan kişiler darbeyi önlemek için 15’i Temmuz’u 16’ya bağlayan gece Genelkurmay’a ölümüne hücum etmediler mi? İçeride “kurmaylar” vardı, apoletli askerler; dışarıda ise çarıklı erkânıharbler! Sonuçta çarıklı erkânıharbler, yani halk kazandı! “Çarıklı erkân-ı harp” deyip geçmeyin! İşte onlar esas millet. 1950’den beri demokrasi onların omzunda yükseliyor! Asıl teminatımız millet!


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi