İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

Şu saatten sonra...

Şu saatten sonra...

Ülkemizin nereden döndüğünü her geçen dakika daha iyi anlıyoruz. Görüntüler, şahitlikler ve belgeler geldikçe, içimizden bir şeyler gidiyor. 'Uçurumdan dönmek' ifadesi bile yaşananları tam manâsıyla karşılamıyor. Ancak 'ölüm' olabilir.

Her şeyi gördük ve buna rağmen içimiz rahat değil. Üzüntümüz ve sevincimiz birlikte büyüyor.

Seviniyoruz, çünkü ihanet hareketi, millî uyanışa vesile oldu. Milyonlarca can hep bir ağızdan şunu söyledi, söylüyor: Annemiz, babamız, evladımız vatandır. Şeyhimiz, cemaatimiz, tarikatımız vatandır.

Seviniyoruz, çünkü hakikat, güneş gibi, nurlu bir sima gibi ortaya çıktı. Yalanın boyası döküldü, cilası söndü.

Hüsrandalar. Yalanla bin şey yıkabilir, lâkin bir şey yapamazsınız.

Seviniyoruz, çünkü kahramanlar ve korkaklar ayan oldu. Millet, tek bir gövdeye dönüştü. Vatan, göğsümüze doğru yürüdü. Esaret ile cesaret arasında bir harflik fark var. İşte o fark cumhurdur, cumhurbaşkanıdır.

Üzüntümüz de büyük. Evvela şu: Milletimiz ve memleketimiz, her türlü fenalığı bekleyebileceğimiz karanlık bir yapıyla karşı karşıya. Girmedikleri kılık, takmadıkları maske, almadıkları şekil kalmamış. Alçaklığın Evrensel Tarihi'ne yeni sayfalar, bölümler eklediler. Anlaşılan o ki, durmaya niyetleri yok. Fakat bizim durdurmaya niyetimiz var. Azimle, iradeyle, irfanla.

Evet, üzüntümüz büyük. Yabancıya hısımlık, yerliye hasımlık eden bir yapıdan bahsediyoruz. Onları hoş, bizi hor gören. Artık hepimiz sırtımızda bir hançerle yaşayacağız.

Milletimiz, inancımız ve tarihimiz, bu beldenin amir hükümleridir. Görmeyen gördü, anlamayan anladı, bilmeyen bildi.
***
Bayburtlu dedemizin konuşmasından iki cümle alalım: “Seksen yaşındayım, böyle namussuzluk görmedim. Kime karşı yaptın bunu?”

Bir soru da bizden: Kimin adına?

Daha ilk andan itibaren yazdık, söyledik: Bu, ihalesini ecnebilerin verdiği bir işgal girişimidir. Teşebbüs başarısız olunca, batı dünyasını yardıma çağırmalarının nedeni de budur.

Sonsuz Sahte, ülkemizin batılı güçler tarafından işgal edilmesi için çağrı yapıyor. “Türkiye'ye müdahale etsinler” diyor. İçinde zerre ahlak olan, haysiyet olan, böyle bir kimsenin peşinden gitmez. Habire mikrofon uzattıklarına göre, demek ki son kullanma tarihi geçmemiş, bitmemiş. Geri çekilmeye yanaşmaması da bunun belgesi.
Artık anladık. Bu oluşumu, inkâr üzerine kurmuşlar. İnşallah o son noktaya gelmezler. Biz müminiz, evvela dua ederiz.

Manzaraya bakalım: Birbirlerini tanımıyorlar, hiçbir şey yapmamışlar, tesadüfen orada bulunuyorlar, haberleri yok vs. Hep yalan. Hakikatin düz yolu varken, daima yalanı dolanıyor, yalana dolanıyorlar. Her türlü haltı ye, hesabı ödemeye yanaşma.

Korkaklık, karakterleri olmuş. Firar edenlerin, kaçak duruma düşenlerin sayısı hâlâ tesbit edilemiyor. Her meslek grubundan sayısız vatan haini. Bunun adı 'hicret' değil, sahibine sığınmaktır.

Öyle anlaşılıyor ki, ülkemize yönelik örgütlü kötülük hemen bitmeyecek. Her yolu deneyecekler. Olmadık ittifaklar ve iftiralar içine girecekler. Kim bilir daha neler göreceğiz, duyacağız?

Şu saatten sonra, merhametimiz, felaketimiz olur.
***
Yazımızı bir başka dedemizle bitirelim. 15 Temmuz gecesi, sakat bacağına rağmen koltuk değnekleriyle sekiz kilometre yürüyen Hacı Akkaya dedemiz: “Camiye zor gidiyorum, o gece uçuyordum.”
 

Uçuran Allah'tır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Tenekeci Arşivi