Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Fetullahçı vampirlerin bayrak korkusu

Fetullahçı vampirlerin bayrak korkusu

Yeni Türkiye, ister istemez, “otoriter” bir ülke olacakmış... Bunu, herhangi bir kişi söylese gülüp geçeriz. “Hadi oradan...” filan deriz. 

Bir “bilim insanı” söylüyor bunu.

Yenikapı’daki bayraklı ve zaman zaman “fütuhatçı” çığlıkların atıldığı mitinge, meşrebiniz ve durduğunuz yer uyarınca bazı eleştiriler yöneltebilirsiniz, kısmen haklı da görülebilirsiniz.

“Bu miting de nerden çıktı?” sorusuna doğru cevap vermezseniz, her şeyi söyleyebilirsiniz.

Nitekim söylüyorlar...

İki gündür, akademik arkadaşların tepkilerini okuyorum. Üzülüyorum.

Biri, “Yenikapı’da her şey vardı, demokrasi yoktu” diye yazmış.

Bir başkası, “Selahattin de olaydı, daha iyi olurdu” demiş.

Biri de, “Niye?” diye sormuş.

Niye bu kadar insan bir araya geliyormuş?

Kendince, Yenikapı’da (ve 81 ilde) toplanan milyonların “amaçsızlığını” ortaya serecek. Ama ortaya serdiği şeyin akademik sefaleti olduğunu göremiyor.

Öyle ya, 15 Temmuz’da rezil bir darbe girişimi yaşanmadı.

Parlamento binası bombalanmadı.

O kadar insan ölmedi.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a suikast timleri gönderilmedi.

Milyonlarca insan “durup dururken” toplandı, öyle ya...

Naçizane, Yenikapı mitinginin, bir “cevap” niteliği taşıdığını yazmıştım. “Erdoğan’ın itibarı” üzerinden Türkiye’yi hedefe koyan iç ve dış çevrelere verilmiş en güzel cevap...

Çıtayı daha yüksek tutup, bu mitingin, etkileri onlarca yıl sonra görülecek büyük bir tarihsel dönüşüme yol açacağını söyleyenler, 15 Temmuz direnişini Fransız Devrimi’yle kıyaslayanlar oldu.

Olabilir.

Hiçbir sonuç doğurmasa da, Türkiye’yi 7 Ağustos’taki gövde gösterisine icbar eden olaylar (darbe girişimi, halkın müdahalesi, siyasi partilerin “birlik” görüntüsü vermesi, vs.), siyasetimizde yeni gelişmelere yol açacaktır; eski yordamlar, yerini “yeni kavrayışlara” bırakacaktır.

İyi olacaktır.

Belki “Yeni Türkiye” dediğimiz şey, ete kemiğe bürünmüş olarak ve daha “somut” biçimiyle karşımıza çıkacak, halkın temel aktör (temel belirleyici) olduğu bir demokrasiyi inşa etme şansımız doğacaktır.

Buradan bakınca, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesini rahatlıkla kurabiliriz.

Ama akademik abla bu görüşte değil. “Yeni Türkiye’nin, ister istemez, otoriter bir ülke olacağını” söylüyor.

Niye ister-istemez?

Eskisini aratacak bir yeni döneme mi evriliyoruz? Ne oluyoruz ki? Ya da, 15 Temmuz sürecinin icbar ettiği yeni siyaset, “eski”nin hangi olumlu hususiyetlerini ortadan kaldırıyor?

İstikbaldeki “Yeni Türkiye”nin “otoriter” bir ülke olacağını söyleyen akademik abla, eski Türkiye’nin sunduğu bazı “güzelliklerin” yok edileceği kuşkusu (ya da üzüntüsü) üzerine mi oturtuyor bu öngörüsünü?

Eskiden İsveç’tik de, şimdi Kuzey Kore mi olduk? Ne olduk?

Tamam, “Yeni Türkiye” fikriyatından hoşlanmıyorsunuz. Peki, “Eski Türkiye”nin sunduğu “güzellikleri” (yarım yüzyıla sığdırılmış 4 darbeyi, 22 darbe rezil girişimini, sayısız muhtırayı, Yassıada’yı, Sıkıyönetim Mahkemeleri’ni, sistematik işkenceyi, gözaltında kayıpları, Kürtçe yasağını, pogromları, yargısız infazları, Fetullahçı yargı vesayetini) neden hiç bahis mevzuu etmiyorsunuz?

Darbe başarılı olsaydı, Amerika ve “AB”yle tam uyum gösteren dinci-Fetullahçı bir düzen kurulsaydı, Türkiye daha mı demokratik mi olacaktık?

Sorum sadece akademik ablaya değil, Doğan Akın’ın Jurassic Park’ında “eğleşen” liberallere yönelik aynı zamanda...

HAMİŞ

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Yenikapı’da konuşturulmasını “yeni militarizm” olarak değerlendiren eşekler de var. Bunlar da akademisyen. Militarizmin ne olduğunu Cumhuriyet’le yaşıt gazetelerine sorsunlar. Arşiv ortada duruyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi