EHL-İ SÜNNET dairesi içinde olup dinin zâhirine, Şeriata bağlı olan ehl-i Tevhid ve ehl-i Kıble bütün cemaatleri meşru görürüm ve onlara muhabbet ederim.
 
Bu cemaatlerin İslam ahlakı ilkelerini çiğnememeleri gerekir.
 
Para, mal, zenginlik konusunda dikkatli olmaları, Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) ve İslam büyüklerinin yolundan gitmeleri gerekir.
 
Bir ayağı Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesinde, öbür ayağı bunun dışında… Böyle bir cemaat tehlikelidir, kuşku vericidir, zararlıdır, desteklenmez.
 
Ehl-i Tevhid, ehl-i Kıble bütün Sünnî tasavvuf tarikatları haktır.
 
Şeriatı temel ve esas kabul etmeyen, Şeriata uymayan tarikatlar hak değildir.
 
Tasavvufu, tarikatı, şeyhi alet ederek şahsî menfaatleri için para toplayanlar tarikatlı değildir, tarikatçıdır. Onlar makbul değil, menfurdur, said değil, şaqidir.
 
Kâmil mürşidlere, hangi tarikatın şeyhi olurlarsa olsunlar gerçek icazetli şeyhlere sonsuz hürmetim vardır. Hepsinin ellerinden öper dualarını beklerim.
 
Şeriata uyan müteşeyyihlere ses çıkartmam.
 
Bir islamî cemaat, tarikat, grup, hizip, parça zaruriyat-ı diniyeye aykırı işler yapıyorsa o sapıktır. 
 
Resulullahtan sonra hak İslamdan başka din ve hak şeriat olduğuna inananlar küfürdedir.
 
Resulullahtan sonra nebi ve resul geldiğine ve geleceğine inananlar çok bozuktur.
 
Kur’anın kesin hükümlerinden birini inkar ve red edenler küfre düşer.
 
Mutezile mezhebi bir bid’at mezhebidir. Ona bağlı şahıslar ve gruplar doğru yolda değildir.
 
Haricîler, Mücessime, Müşebbihe, Râfizîler, Fazlurrahmanîler, Afganîciler, Abduhîler, Reşid Rıza yolundan gidenler, Kemâlîler hep Ehl-i Sünnet dışıdır.
 
Hayatlarında Resulullah tarafından cennetle müjdelenmiş ilk büyük Müslümanlara saygısızlık edenler Ehl-i Sünnet dışıdır.
 
Ashab-ı Kirama, Tâbiîne, Tebe-i Tâbiîne saldıranlar, saygısızlık edenler Ehl-i Sünnet dışıdır.
 
Efendimizin yolundan giden Ehl-i Beyt’i sevmek farzdır.
 
Osman Zinnureyn radiyallahu anh efendimize düşmanlık ve hakaret edenler, onu Müslüman bile saymayanlar bozuktur.
 
İlk Müslümanların aralarındaki anlaşmazlıklar ve savaşlar ictihad farklılığı yüzündendi. Aradan bin dört yüz yıl geçtikten sonra onlara karışmayız, hesabını Allahü Tealaya bırakırız.
 
Devamlı gıybet eden, yalan söyleyen, iftira eden, tecessüs eden kişi fâsıktır, fâcirdir. O gerçek ve samimî sûfî değildir.
 
Gerçek sûfîler:
 
Sahih itikada sahiptir.
 
Başta beş vakit namaz olmak üzere ibadetlerini dosdoğru eda ederler.
 
Onlar açıkta, açıkça, küstahça, meydan okurcasına günah işlemezler.
 
Onlar Kur’anî ve Muhammedî ahlakla ahlaklıdır.
 
Sûfî olup da mürüvvetli olmayan tek kişi görmemişimdir. Onlar kerim ve mürüvvetli Müslümanlardır.
Onlar kendilerini beğenmezler.
 
Onlarda İslam’ın nurları ve parıltıları tecelli eder.
 
Hepsine hürmetler, selamlar olsun.
 
 
(İkinci yazı)
Dikkat Hafıza Merak
 
DİKKATSİZLİK büyük kusurdur. Sağlam, dengeli, güçlü, vasıflı bir insan dikkatli, hafızası kuvvetli ve faydalı şeylere meraklı olur.
 
DİKKAT, HAFIZA, MERAK…
 
Bu üç konuda kendimizi geliştirmeliyiz.
 
Her üçünün de 10 üzerinden notu vardır. 
 
Herkes 10 üzerinden 10 alamaz ama hiç olmazsa 7 almalıdır.
 
Dikkat notu 3… Böyle birinin başına gelmedik kalmaz.
 
Şu İstanbulun cehennemî trafiğinde 3 numaralık dikkat ile otomobil sürüyor. Vay ona vay ona!..
 
İyi, faydalı, lüzumlu şeyleri merak etmiyorsa, bunları nasıl öğrenecek
 
Öğrenemeyince de cahil ve eksik kalacak.
 
Hafıza zayıflığı çağımızın büyük belasıdır. 
 
Yaşlılara olan olmuş, bari çocuklarımızı gençlerimizi DİKKATLİ, HAFIZALI, MERAKLI olarak yetiştirelim.
 
Bu üç değeri nerede öğrenecekler ve onlara nasıl sahip olacaklar 
 
Öncelikle okullarda değil mi
 
Ev ortamında…
 
Çalışma hayatında…
 
Toplumda…
 
Daha dikkatli, daha hafızalı, iyi ve faydalı şeyleri öğrenmeye daha meraklı olsak mânen ve maddeten yükseliriz.
Şunu da unutmayalım: İyi meraklar yükseltir, kötü meraklar alçaltır.

14.08.2016