Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Hastalık!

Hastalık!

Özellikle de değerli insanları kemirip tüketen bir virüs...
Ruha yerleşiyor.
Önce sessiz sedasız beslenip büyüyor ve sonunda durdurulamaz hale geliyor.
İnsanın "içinde" ne varsa hasta ediyor; yetmiyor, etrafa da bulaşıyor.
Psikiyatri makalelerinde aramayın boşuna.
Belirtileri uyan yığınla terim bulacaksınız ama esas hastalığın kurnazca saklandığını fark edemeyeceksiniz.
Çünkü kendisine meşruiyet üretmeyi iyi biliyor.
Sızlanmayı, yakınmayı, hatta hınç beslemeyi hak belliyor.
Yine de şimdi neden bahsettiğimi söyleyince...
"Hah, işte bu!" diyeceksiniz...

***
"Benim değerimi bilmiyorlar" hastalığından söz ediyorum.
Siyasetçi, yazar çizer, araştırmacı, akademisyen...
Hepsini kolayca ele geçiriveriyor; çocukça ve haklı sayılabilecek bir hayal kırıklığıyla başlayıp kişiyi çekilmez bir hınç abidesine çeviriyor.
Tabii öylesine narsisist bir hayat kültürüne teslim olduk ki... Aslında her kesimden insan bu "ruh virüsü"ne yakalanabiliyor.
Görüyorum zaten...
Gencecik insanlar sosyal medya hesaplarındaki profil bilgilerinde öyle şeyler yazıyorlar ki...
Sanırsınız, hepsi gerçekte küçük birer Steve Jobs'mış da kimse tarafından fark edilmiyorlarmış...
Bazıları da var, dünyanın en fedakâr, en iyi insanlarıymış da bunu bilip anlayan tek kişi bile çıkmıyormuş...
O yüzden de pek asabiler.
***
Ah insanız! Elbette değerimiz bilinsin, yeryüzündeki varlığımız onaylansın, hakkımız verilsin isteriz.
Ve doğrudur; kendimizle o kadar çok meşgulüz ki, başkalarının ne yapıp ettiğine ancak göz ucuyla bakabiliyoruz.
Sevginin, şefkatin, ilginin kıtlık zamanlarındayız.
Sözler, eylemler, değerler hızla buharlaşıp gidiyor sanki!
Ama yaşını başını almış insanların...
"Beni dinlemediniz ya, sonra hesabını soracağım; değerimi bilmediniz ya, cezasını çektireceğim" havalarına girip tepinmeleri başka bir şey. Kabul edilebilir türden değil.
Mesela siyasetçisin...
Geldiğin gibi gitmeyi bilmemek, gönderilince gitmemiş gibi davranmak, yokluğunu büyük bir kayıp gibi pazarlamak ve hınç beslemek neyin nesidir Allah aşkına!
Mesela yazarsın çizersin...
İlginç bir şey söylemiş, iddialar ortaya atmışsın...
Fakat söylesene...
Beklediğin kadar ilgi görmemişsen, kendini büyük alim, başkalarını aptal sayıp ortalığa çemkirmek hezeyan değilse, nedir!
***
İnsanlığın büyük gelenekleri bize diyor ki...
İşler ve güçler de...
Fikirler de...
İyilikler de...
Sayarak değil, saçarak yapılır.
Cömert verene değil, vermeyi adet eden ve buna sevinene denir.
Yoksa o uzun muhasebeler falan var ya...
Güzel değil, kırgınlık hiç değil.
Basbayağı hastalık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi