M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Sünnîler Bugünkü Hallere Niçin Düştü

Sünnîler Bugünkü Hallere Niçin Düştü

SÜNNÎ Müslümanlar bu ülkede çoğunluğu oluşturuyor ama islamî ve şer’î hürriyete sahip değiller; başları belâdan musibetten sıkıntıdan kurtulmuyor. Bunun sebepleri nedir acaba

Birincisi: En akıllı, en ehliyetli, en kabiliyetli, en vasıflı çocuklarını dindar subay olarak yetiştirmediler. Bu yüzden bir sürü askerî, siyasî, sosyal, kültürel darbeler yediler.

İkincisi: Eğitime, öğretmenliğe gereken önemi vermediler. Yeterli miktarda çok vasıflı, çağ seviyesinde Müslüman öğretmen yetiştirmediler.

Üçüncüsü: Din hizmetlerine gereken önemi vermediler, zenginler çocuklarını genellikle ve öncelikle doktor mühendis yetiştirdi. Şehirli zengin ailelerin çocukları din görevlisi (hademe-i hayrat) olmak istemedi.

Dördüncüsü: Sünnî Müslümanları yıkan en büyük zaaf kırsal kesim taşra kültür ve zihniyetine saplanıp, İslamın ve çağın gerisinde kalmalarıdır.

Beşincisi: Güçlü ve etkili bir İslam medyası kuramadılar.

Altıncısı: Teşkilatlı tek bir Ümmet olamadılar; birbirinden kopuk bin parçaya ayrıldılar.

Yedincisi: İslam kültürünün ışığında çağ seviyesinde bir kalkınma, ıslah, yükselme, kurtuluş planı, programı, projesi yapamadılar; her cemaat ve grup kendi kafasına göre yeterli olmayan, Ümmetin bütününü kucaklamayan plan ve programlarla faaliyet ve hizmet etti.

Sekizincisi: Elli senede elli bin yeni cami yaptılar, bu sahada yekun olarak trilyonlarca dolar harcadılar ama İngiltere’deki Eton koleji ayarında bir tek İslam mektebi açamadılar.

Dokuzuncusu: Kemiyete önem verdiler, keyfiyete vasfa önem vermediler.

Onuncusu: Müslümanlar birbirlerini ötekileştirdi.

On birincisi: Emanetleri, işleri, hizmetleri, vazifeleri ehliyetli olanlara vermediler, bizdenlere yâranlara verdiler.

On ikincisi: Başarılı ve ilahî tevfikata nail olmak için gereken tedbirlere ve vesilelere tevessül etmediler.

On üçüncüsü: Azınlıkta olan düşmanlarından ve karşıtlarından daha güçlü ve üstün olmak, onlara galebe çalmak için neler yapılması gerektiğini düşünüp ona göre hareket etmediler.

On dördüncüsü: Kendi içlerinden râşid, âdil, fakih, muktedir, firasetli, kiyasetli, muhlis, muslih, sâlih, müeyyed min ‘indillah birini bulup, onu emir veya imam nasb edip, kendisine biat ve itaat etmediler.

On beşincisi: Kur’anın emr ettiği şekilde Allahın ipine (Dine, Şeriata, İslam ahlakına) sarılmadılar, birbirleriyle çekiştiler, böylece güçlerini, izzetlerini ve devletlerini yitirdiler.

On altıncısı: İşleri, hizmetleri, faaliyetleri İslam hikmetinin ışığında yapmadılar.

On yedincisi: Sünnîlerin bir kısmı, sanki din-i Mübin-i İslam kendilerine yetişmiyormuş gibi, bir sürü İslamcılık cereyanına kapıldılar. Yıllar boyunca aktivisit hareketlerin kendilerini kurtaracağını sandılar, sonunda hüsrana zarar ziyana uğradılar.

***

Allahü Teala bize uyanmamız, derlenip toparlanmamız, kendimizi ıslah etmemiz için mühlet veriyor. Biz bu mühleti değerlendiremiyoruz.

Kur’an ve Sünnet bizi uyarıyor, uyanmıyoruz.

Hikmet bize bin nasihat ediyor, dinlemiyoruz.

Suriyeli kardeşlerimiz bugünkü hale nasıl düştüler

Tek bir Ümmet çatısı altında toplanmadan kurtulamayacağımızı ne zaman anlayacağız

Râşid bir İmam’a biat ve itaat etmeden bizim için selamet olmayacağını ne zaman anlayacağız

İslam mektepleri açıp, vasıflı ve güçlü Müslümanlar yetiştirmedikçe iki yakamızın bir araya gelmeyeceğini bir türlü idrak edemiyoruz.

İslam kadın ve kızlarını Kur’an, Sünnet yoluna sokmadıkça bizim için felah ve necat yoktur.

Bizim gazetelerimiz, tv’lerimiz karşıtlarımızın ve düşmanlarımızınkinden üstün ve tesirli olmadıkça bize rahat ve huzur yoktur.

İslamın ve Ümmetin önündeki en büyük engel olan cahilleri, din sömürücülerini, geri zekalıları, münafıkları, yarı mühtedileri nasıl bertaraf edeceğiz

31.08.2016

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi