İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Türkiye’nin son savunması: Yeni Kobani tuzağına dikkat

Türkiye’nin son savunması: Yeni Kobani tuzağına dikkat

Musul-Halep hattı Türkiye için en önemli savunma kalkanıdır. Bu hattın kuzeyinde hiçbir terör örgütünün kontrolüne izin verilemez.Hiçbir ideolojik yapının, hiçbir etnik unsurun tek başına hakim olmasına, tamamen demografik kriterlere göre harita belirlenmesine izin verilemez, verilmemelidir.

Ayrıca, bu kuşak üzerinde bölgeye yabancı hiçbir ülkenin ya da gücün yerleşmesine izin verilemez, verilmemelidir. Bu hat,Anadolu savunmasının en önemli cephesidir. Eğer bu hattın kuzeyini güvenli hale getiremezsek, savunma hattımızı Anadolu'nun içlerinde kurmak zorunda kalacağız. Zira bu hat geçildiğinde tehdidi sınırlarımızda durdurma imkanımız kalmayacak.

Suriye parçalanırsa Türkiye de parçalanır

Aynı demografik düzenlemeler bu sefer Türkiye için harita taslaklarını belirler hale gelecektir. Suriye içlerinde ne kadar derin bir kuşak oluşturulursa, o kadar da Türkiye içinde bir kuşak oluşturulacaktır. Kuzey Irak'tan Akdeniz'e uzanan koridor, sadece Suriye topraklarında değil, sınırın kuzey bölümünden de devam edecektir. Hesaplar bu şekildedir.

Yine bu hattı savunmak, Suriye'nin parçalanmasının önüne geçmektir. Bir yabancı gücün, bir terör örgütünün bu kuşağa hakim olması ya da etnik kriterlere göre şekillendirilmiş bir harita, Suriye'yi parçalayacaktır. Suriye parçalandığı anda Türkiye'nin parçalanma süreci başlatılmış olacaktır.

Anadolu savunmasını, Türkiye'yi koruma kalkanının sınırlarımızınsıfır noktasında başlatma, 21. yüzyıl Türkiye'si için felaketle sonuçlanacak bir hata olacaktır. Bugünün dünyasında hiçbir ülke savunmasını kendi sınırlarından başlatmamakta, ekonomik, demografik, siyasi etki alanlarını harekete geçirerek, sınırlarının çok ötesinde güvenlik hatları, kaleleri oluşturmaktadır.

En ciddi jeopolitik hamle

Bu anlamda Balkanlar'daki insani yardım faaliyetlerimiz bile bu savunma hattının içindedir. Birçok bölgeye gönderdiğimiz barış gücü askerleri bu savunma hattının içindedir. Tarihi-kültürel bağlarımız olan toplumlar, ortak savunma alanımızın önemli unsurlarıdır.

Türkiye'nin Suriye içlerine operasyonlar yapması, savaş değil, savunma operasyonudur. Terör örgütlerinin bu bölgeden temizlenmesi, meşru mekanizmaların bölgesel hakimiyetinin sağlanması, Türkiye'nin en akıllı müdahalesi, en ciddi jeopolitik hamlesidir. Tehdit güneyden gelmektedir ve tehdit güneyde durdurulmalıdır.

FETÖ ve PKK/PYD dış tehdit aparatıdır

IŞİD gibi, PKK-PYD de bölgeye yönelik uluslararası saldırının, müdahalenin, harita planlarının en önemli aparatlarıdır. FETÖnasıl Türkiye'yi içeriden çökertme projesinin silahlı kanadıysa bu örgütler de Türkiye'yi kuşatma, çevreleme planlarının öncü güçleridir.

FETÖ de, bu örgütler de aynı kaynaktan beslenmekte, yeni Ortadoğu haritaları için kullanılmaktadır ve birer yabancı güçtür. Bu anlamdaPKK'nın Türkiye içindeki her saldırısı, bir dış müdahaledir.PYD'nin Suriye'deki her planı bölge dışı bir müdahaledir. ABD'nin PYD üzerinden doğrudan, IŞİD üzerinden dolaylı yürüttüğü terör koridoru bölgeye yönelen en önemli dış müdahaledir ve bu“yabancı unsurlar” üzerinden yürütülmektedir.

FETÖ kriptoları, PYD kriptoları..

Cerablus'la başlayan operasyon bu anlamda önemlidir, devam etmelidir, Türkiye'nin “son savunması”nda asla yumuşama, kararsızlık, belirsizlik söz konusu olmamalıdır. İçeride ve dışarıda, bu planı, müdahaleyi, savunmayı sulandırmaya dönük yoğun girişimler olacaktır. Daha şimdiden bu yönde işaretler belirginleşmiştir. Türkiye'yi Suriye meselesinde bugüne kadar oyalayan çevreler yine vaziyet almışlar, ince ince, sistematik bir süreci harekete geçirmişlerdir.

Sadece FETÖ kriptoları değil, PYD kriptoları da aynı amaçla operasyonlar yürütmekte, özellikle siyaset ve güvenlik bürokrasisi içinde “yeni formül ve öneriler”le ya da “ortaklık” projeleriyle, “IŞİD'le mücadele” adı altında Türkiye'ye yeni bir “akıl” önermektedirler.

Ankara'nın siyasi aklını sulandıracak her formül Türkiye'ye karşı operasyondur. Dikkat ederseniz, aynı çevrelerin PKK/PYD konusunda hiç de istekli olmadıklarını, dolambaçlı formüllerle PYD'nin elini güçlendirmeye, ona zaman kazandırmaya çalıştıklarını, ABD'nin PYD'ye verdiği taahhütleri içeride pazarladıklarını görürsünüz.

İşte o zaman sesleri çıkacak

Uzun zamandır FETÖ kriptoları kadar PYD kriptolarına da dikkat çekmeye çalışıyorum. Özellikle Suriye meselesinde bu iki çevrenin çıkarlarının birleştiğini, hepsinin ABD'nin bölge tezleriyle örtüştüğünü not edin. Çok yakın gelecekte onların bu planları gizleme gereği bile duymayacaklarını göreceksiniz.

Operasyonda sürecin PKK/PYD'ye dokunmaması için bugün var güçleriyle çalışıyorlar. Yarın Türkiye PYD'yi de vurmaya başlarsa sadece ABD'de değil, onlardan da ses gelmeye başlayacak, türlü bahanelerle bu mücadeleyi akamete uğratmaya çalışacaklardır, göreceksiniz.

İşte o zaman Ankara üzerinde çok ağır baskı uygulayacaklar,medyayı çok etkin bir şekilde kullanacaklardır. Nasıl FETÖ kriptolarıAK Parti çevresinde bile kendilerini kamufle etmişlerse PYD kriptoları da aynı çevrelerde yerlerini korumaktadır. Bu iki çevrenin birleştiği, ortak operasyonlar yürüttüğü bazı “çevreler” vardır ve o odak noktaları şimdiden ortaya çıkmaya başlamıştır.

Ayn el Arab (Kobani) tuzağını iyi hatırlayın

Ayn el Arab (Kobani) olaylarını çok iyi hatırlayalım. Ayn el Arab'da Türkiye oyuna getirildi. Kendi ayağına kurşun sıktı. Kendi eliyle Türkiye'nin çevrelenmesinin önünü açtı. O zaman en çok kimler bağırdıysa, kimler kamuoyunu harekete geçirdiyse, kimler ajitasyona başvurduysa, kimler Ankara'nın siyasi aklını bulandırdıysa, Fırat Kalkanı operasyonu PYD'ye dayandığında aynı çevreler harekete geçecektir. İşte onlar bugün etkinliklerini koruyan PYD kriptolarıdır. HDP'lileri, PKK çevrelerini kastetmiyorum.Başka kimlikler altında operasyon yapanları kastediyorum.

Bir kez daha Kobani oyununa gelmeyelim

Türkiye'nin ikinci Ayn el Arab (Kobani) fiyaskosuna tahammülü yoktur. Böyle bir skandal asla bir daha yaşanmamalıdır. Eğer yaşanırsaFırat Kalkanı operasyonu boşa gidecektir, Ankara'nın siyasi aklı yine felç edilmiş olacaktır. Bu çevrelerin yeni “Kobani senaryosu”nu yine ABD üzerinden servis edeceklerini asla unutmayın.

Yirmi yıldır Ortadoğu'da bir harita uygulanıyor. O haritanın Türkiye cephesini açmaya çalışanlar sınırlarımıza dayanmıştır. Şimdi Türkiye butehdidi sınırlarının uzağına taşımaya çalışıyor. Bunu boşa çıkarmaya çalışan herkes bir şekilde “Yeni Türkiye haritası” projesinin parçasıdır.

15 Temmuz sonrası kendilerini gizlediler

Bu çevrelerin sadece bölgedeki denklemlerden beslendiğini sanmayın.Doğrudan ABD'den, Batı'dan, onların güvenlik çevrelerinden, sermaye çevrelerinden beslenmektedir. 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, o çevrelerin nasıl bir rol üslenecekleri görülecekti.

Darbe ve işgal girişimi başarısız olunca kendilerini gizlediler, korumaya aldılar, verilecek yeni rolü beklemeye başladılar. Şahsen, bu çevreler deşifre olduğunda ülke genelinde yeni bir şokyaşayabileceğimizi tahmin ediyorum.

Bu iç politika meselesi değil

Cerablus'la başlayan operasyon “savaş değil savunmadır”, dedim. Bu asla iç politik malzeme değildir. Sadece önüne bakanlar, içeride itibar suikastleriyle uğraşanlar, dar/küçük çevre kavgaları yürütenler Türkiye'nin bu büyük meselesinin çok uzağındadır.

Suriye'nin kuzeyi Türkiye için ve bölge için tehdit olmaktan çıkarılana kadar müdahale devam etmelidir. Bu bölge bütün yabancı unsurlara kapatılmalıdır. Kimse Türkiye'ye yeni bir Kobani tuzağı kuramayacak hale getirilmelidir. Çünkü operasyonun önündeki en büyük tuzak, tehlike budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İbrahim Karagül Arşivi