Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ele geçirilmiş bir devlette darbe niçin yapılır

Ele geçirilmiş bir devlette darbe niçin yapılır

Hemen her akşam televizyonlarda bir takım kimselerce FETÖ-PKK işbirliği ve darbe girişiminin öncesi ve sonrası üzerine konuşmalar yapılıyor. Konuşmacıları dinlediğinizde özellikle FETÖ yapılanmasından çok önceden haberdar olunduğu dile getiriliyor, hatta iki-üç yıl önce yapılmış bir araştırma sonucunda hazırlanan rapordan söz ediliyor. Bu raporda PKK’nın bir takım FETÖ’cüler tarafından korunduğu, terör örgütüne yönelik operasyonların engellendiği, hatta engelleyen yetkililerin isimlerinin yer aldığı belirtiliyor. Ancak, devlet içindeki FETÖ yapılanması çoktandır biliniyor olmasına rağmen neden 15 Temmuz darbe girişimine kadar üzerlerine gidilmediği/ gidilemediği, bundan kimlerin sorumlu olduğu üzerinde durulmuyor. Sanki devletin FETÖ yapılanması ve PKK sempatizanlarından temizlenebilmesi için bir darbe girişimine ihtiyaç varmış gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Hâlbuki bu tür yapılanmalarla mücadele edilmesi için ille de Olağanüstü Hal İlanı’na gerek olmaması lazımdır. Çünkü esas olan mevcut yasalar çerçevesinde her durumda yasa dışı yapılanmalardan devletin korunmasıdır. Bu arada devleti böylesine ele geçirmiş bir örgütün niçin darbe yapmaya ihtiyaç duydukları sorusu da cevapsız kalıyor.

Bu arada FETÖ ile PKK terör örgütünün ortak hareket sergiledikleri, darbe girişimine kadar gündeme gelmemişti. Ya böyle bir birliktelikten devleti yönetenlerin haberi yoktu, bu birliktelik darbe girişimi ile açığa çıktı ya da ilgililerin haberi vardı ama ciddiye alınmadığı için bu unsurların devletten temizlenmesi için harekete geçilmedi. Bir üçüncü husus ise mevcut yasalar yasa dışı yapılanmalarla mücadelede ilgili kurumların elini kolunu bağlıyor olabilir. O zamanda bunun TBMM’de yapılacak düzenlemeler ile giderilmesi gerekirdi.

Ülkenin içinde bulunduğu bu zor günlerde, ortalığın doz duman bulutu ile kaplı olduğu bir ortamda derdim birilerini suçlamak değil. Ancak, bu soruların cevabının da bugün olmasa bile ortalık durulduktan sonra verilmesi gerekir. Elbette yasa dışı yollarla devlete sızılması, hatta devletin el geçirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunanlar suçludurlar ama bunun farkına varamayan yönetici kesiminin de bunda sorumluluğu vardır.

Bu noktada özellikle de haksız yere haklarında soruşturma açılanların, açığa hatta gözaltına alınanların bulunduğu bir ortamda tüm dikkatin mümkün olduğunca suçsuz insanların mağduriyetine meyden vermemeye yoğunlaşması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “At izi, it izine karıştı” nitelendirmesi bir gerçeği ifade ediyor. Çünkü, çok önceden yani, 17-25 Aralık girişiminin ardından bir özellikle Fethullahçı çetenin mensupları sanki bu günleri önceden görmüş gibi kendileri saf dışı bırakıldığında yerlerine gelebilecek kendileri ile ilgilisi olmayan bir takım insanlar hakkında asılsız ihbar furyası başlattıklarına bu köşede dikkat çekmiştim. Bu bakımdan bugün pek çok kimsenin haksız muameleye tabi tutulması beklenmeyen bir husus değildi. Ancak, ne kadar titiz davranılırsa davranılsın bir takım haksızlıkların olmasını engellemek mümkün olmayabilir ama hatadan kısa zamanda dönüşü sağlayacak mekanizmaların oluşturulması gerekiyor. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki PKK sempatizanı 10 binin üzerinde öğretmene işten el çektirilmesi hususunda niçin şimdiye kadar bir adım atılmadığı da ayrı bir sorudur. Çünkü PKK terör örgütü 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkmış değildir. 30 yılı aşkın bir geçmişi vardır. Böyle olunca nasıl oldu da terör örgütleri mensupları ve sempatizanları böylesine devleti ele geçirme boyutuna varacak şekilde sızma imkânı bulmuşlardır Bu sızmanın sorumlusu ya da sorumluları kimlerdir Yöneticiler şimdiye kadar uyumuşlardır da 15 Temmuz darbe girişimi mi uyanmalarına vesile olmuştur. Demek istediğim o ki, devletin tüm terör unsurlarından temizlenmesi için elden gelen yapılırken, bu işler bitip devlet temizlendikten ve terör örgütlerinin beli kırıldıktan sonra şimdiye kadar bu sızmaların önü niçin alınamamıştır, bundan sonra sızmaların nasıl önleneceğinin tartışılması, gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi