Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Mazlumlar sustukça zalimler azıyor

Mazlumlar sustukça zalimler azıyor

Haçlı ittifakı giderek öylesine azgınlaşıyor ve küstahlaşıyor ki, artık bir takım planlarını gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Dünyayı ele geçirmiş, karşılarında hiçbir gücün kalmadığı inancı ile hareket ediyorlar. Bunun sorumluları arasında elbette mazlumların arasından çıkan bir takım uşaklar ve satılmış maşalarda var. Ancak, sömürgeci güçlere hiçbir destek vermeyen, uşaklık yapmayan kitleler yıllardan beri sessiz kalışlarını sorgulamaları gerekmez mi Bizim gençlik yıllarımızda toplumlar sağ-sol diye ikiye ayrılmış olsa da her iki tarafın da hedefe aldığı bir emperyalist güç vardı. Her ne kadar tüm tepki ve protestolara rağmen bir emperyalist güce hizmet etmiş olduklarının farkına yıllar sonra varmış olsalar da sömürü ve emperyalizme karşı toplumda bir duyarlılık vardı. Şimdilerde bu duyarlılık kaybolmuş veya çok zayıflamış, sömürülen ülkelerde toplumsal tepkiler yok olmuş durumda. Bunun sebepleri sıralanabilir ancak şu anda bu tepkisizliğin sebepleri araştırılırken bu noktaya nasıl gelindiği üzerinde de düşünülmesi gerekiyor.

Yıllar önce dünyaya hâkim olan iki kutbun tarafları vardı ve bu taraftarlar bulundukları ülkelerde karşı kutba karşı sürekli olarak tepki veriyorlardı. Bu tepkiler istenen sonucu verdi, sömürgeciler sömürüden vaz mı geçtiler Buna evet demek mümkün değil. İki kutuplu dünyadan şimdi tek kutuplu dünyada sömürü çarkları daha hızlı dönüyor. İşin boyutları ekonomik sömürüyü de çoktan aşıp sömürü ile birlikte özellikle Müslümanlara yönelik bir soykırım uygulamasına dönüşmüş durumda. Sömürgeciye niçin sömürüyorsun diye kızmaktan çok karşı bir toplumsal tepki oluşturmak gerekirken, mazlumlar adeta sömürü ve sömürgecilere teslim olmuş bir görüntü veriyorlar. Bunu söylerken toplumların ortaya koyacağı tepkinin zalimleri kesin olarak engellemeyeceğini biliyorum. Ancak, en azından mazlumların ayağa kalkması zalimleri geriletilebilir diye düşünüyorum.

Bu noktada İslam dünyasının tepkisizliğinin ve sessizliğe bürünmüş olmasının sebepleri üzerinde durmak gerekiyor. Meseleye ülkemiz açısından baktığımızda bu toplum zulme ve sömürüye karşı hep ayakta ve diri olmuş bir toplumdu. Ne var ki, 12 Eylül 1980 darbesi ile toplumun üzerinden bir silindir geçirildi ve geçen silindir toplumun hassas kesimlerini, bir başka ifadeyle idealistlerini toplayıp içeri tıktı. Bununla da yetinmedi ağır işkencelere tabi tutuldu. Toplumun üzerenden geçirilen bu silindir idealizmi yok edici bir etki yaptı. Sanki özellikle ABD emperyalizmi insanımızın idealizmini yok etmek için darbecilere destek vermiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. Çünkü sadece 12 Eylül 1980 darbesi değil, diğer darbe ve darbe girişimlerinin de arkasında ABD ve bazı AB ülkelerinin olduğu düşünüldüğünde söz konusu darbelerin bölgemize yönelik sömürgeci planın uyulamaya konulmasının bir parçası olarak nitelendirilebilir. Kısacası, sadece ülkemizde değil İslam dünyasının tümünde bir sinmişlik psikolojisi hâkim oldu. Artık, ekmek fiyatlarına zam yapıldı diye insanlar meydanlara inmiyor ya da sömürüye son vermek adına seslerini yükseltmiyorlar. Sanki bir anda tüm İslam dünyası içinde bulunduğu durumdan razı görüntüsüne büründü. Bu da sömürgeci zalimlerin işini kolaylaştırdı.

Sözün özü darbeler ve darbeciler eliyle ülkemize musallat edilen iç ve dış kaynaklı terör örgütleri ile uğraştırılırken nedense ipleri elinde tutan kuklacılar gözden kaçtı. Kaçmasa bile toplumda tepki verecek canlılık kalmadı. Buna bir de İslam dünyasındaki yönetimlerin sergilediği teslimiyetçi tutum eklenince ister istemez sömürüye karşı öfke duyanları da ‘ne yapsam bir sonuç çıkmaz’ duygusuna sürükledi. Bundan sonraki safha sömürüden zevk almaya başlamadır ki dilerim İslam dünyası bu noktaya gelmez ve en kısa zamanda oluşturacağı birlik ile belirleyici konuma yükselir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi