Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Tut birini, vur ötekine

Tut birini, vur ötekine

HALEP’TE hava saldırıları sonucu her gün onlarca sivil hayatını kaybediyor. PKK terör örgütünün eylemleri sonucu bölgeden her gün gelen şehit haberleri toplumu giderek daha çok geriyor. Bu arada Suriye ve Irak’ta ABD ve bazı AB ülkelerinin desteğini alan PKK/PYD ve DAEŞ katliam yapıyor. Kısacası ABD ve Rusya ortak planının sonucu Irak, Suriye ve ülkemizde kan akıtılmaya devam ediliyor. Bir başka ifade ile ülkemiz ile Irak ve Suriye’de akan kanın sorumluluğu konusunda başını ABD’nin çektiği koalisyon ülkeleri ile Rusya ve Esad rejiminin birbirine söyleyeceği sözü olması gerekirken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde birbirlerini suçlama yarışına girdiler. Hatırlanacağı gibi Suriye’de ateşkesin sona ermesi ile gelen haberlere göre Rusya ve Suriye birlikte Halep’e yönelik hava saldırılarını hızlandırdı ve her gün çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 50-60 sivil hayatını kaybetmeye başladı. Bu durumu dünyadan gizlemeye imkân kalmayınca ABD, İngiltere ve Fransa Halep’in bombalanması sebebiyle BM Güvenlik Konseyi’ni acil olarak toplantıya çağırdı. ABD ve ortakları Rusya’yı ağır bir dille suçlarken buna karşılık Rusya da Suriye’de yaşananlardan Batılı ülkelerin sorumlu olduğunu ileri sürdü. Kısacası Suriye’de yaşananlardan ve akan kandan birbirlerini sorumlu tuttular.

Hâlbuki Irak, Suriye ve ülkemizde akan kanda iki tarafın da payı olduğunun artık gizlenecek bir yanı kalmadı. Sorumluluk belirlemede elbette iki tarafı terzide tartma imkânı yok ama bölgemizdeki belirsizliğin ve otorite boşluğunun, bunun sonucu olarak terör örgütlerinin cirit atmasının birinci derece sorumlusu olarak ABD ve koalisyon ortakları olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kaldı ki, Suriye’de çatışmalar başladığında önceleri Rusya gelişmeleri kenardan izlerken ABD ile varılan mutabakatın ardından sahnede Rusya da yerini aldı. Böylece Esad yanında bir destekçi bulmuş, ABD de işlenen cinayetlere bir ortak sağlamış oldu. En azından böyle bir görüntü verildi. Hâlbuki samimi olarak istenseydi Rusya’nın devreye girmesi önlenebileceği gibi Suriye’de çatışmalar bunca yıl devam etmeden engellenebilirdi. Ama bu yapılmadı. Çünkü hedef Suriye’nin parçalanmasıydı. Plan bu olunca Rusya’ya bir pay ayrılarak Suriye’yi parçalamada birlikte hareket etmeyi çıkarlarına uygun buldular. Bu arada, ABD Suriye’de yaşananların faturasını sadece DAEŞ’e keserken ve mücadele edilmesi gereken tek örgüt olarak DAEŞ’i gösterirken bir başka terör örgütü PKK/PYD’nin DAEŞ ile birlikte hareket ettiği de gizlenemez oldu. Daha doğrusu her türlü silah, hatta eleman desteğini bu örgütlere sağlayarak kara gücü olarak kullandı/kullanıyor. Kaldı ki artık PKK/PYD-DAEŞ ilişkisi ve birlikteliğinin de ortak petrol çıkarması boyutuna kadar ulaştığı da düşünüldüğünde hedefin parçalanmış bir Suriye ve bu parçalanmış Suriye’de ortaya çıkan ve terör örgütlerinin kontrolünde olacak bölgelere maddi destek teminine kadar ulaştığı görülüyor. Netice itibariyle ABD ve yandaşları terör örgütlerini kullanarak bölge ülkelerini yeniden dizayn ederken Rusya da parçalanması kararlaştırılan Suriye’de olayların dışında kalmak istemiyor. Bu durum ortaya bir çıkar çatışması olarak değil, ortak çıkar etrafında birleşme olarak çıkıyor. Böyle olunca niçin BM Güvenlik Konseyi’nde ağır bir dille birbirlerini suçladılar bir başka deyişle karşılıklı olarak, “Tencere dibin kara, seninki benden kara” yarışına girdiler

Sözün özü adı ister Rusya ister ABD ve AB ülkeleri olsun Müslümanlara karşı kin ve nefret besledikleri, bunu da her fırsatta gösterdiklerini, birinin diğerine tercih edilemeyeceğini görmek durumundayız. Kısacası, ‘Tut birini, vur ötekine’. İslam dünyasının birbirine sarılması ve kucaklaşmasının dışında bir yol yok. En kısa zamanda horoz dövüşü yarışının seyircisi olmaktan kurtulmak durumundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulkadir Özkan Arşivi