Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ABD’ye birilerinin haddini bildirmesi gerekiyor

ABD’ye birilerinin haddini bildirmesi gerekiyor

Başlığa bakıp da ABD ile Rusya arazsındaki laf yarışının bir çatışmaya varacağını, hatta bunun bir Üçüncü Dünya Savışı’na yol açacağını düşündüğüm sanılmasın. Çünkü onlar birbirlerini ısırmazlar. Ayrıca, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması için ABD ve yandaşları ile Rusya ve yandaşlarının karşı karşıya gelmesi gerekmiyor. Şu anda Irak ve Suriye’de 63 ülke ve örgüt sahada çatışma halindeyse bunun adı dünya savaşı değilse nedir. Dünyanın neresinde bir çatışma varsa orada sıcak çatışmadan mümkün olduğunca uzak duran, ama çıkarlarını korumak ve dünyayı sömürmek için yapılması gerekenleri yapan sömürgeci güçler zaten var. Bir diğer ifadeyle ipler sömürgecilerin elinde.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından başlayan Soğuk Savaş döneminde dünya gerçekten bir soğuk savaş mı yaşıyordu, yoksa sıcak çatışmalar hep devam ediyor muydu Uzun yıllar Uzakdoğu’da çatışmalar devam etti. Ülkeler parçalandı. Bir taraf Sovyetler Birliği’nin diğer taraf ise kendilerini hür dünya olarak dünyaya pazarlayan ABD ve yandaşlarının payına düştü. Çin, Kore ve Vietnam bunun örneklerini oluşturur. Daha çok yerli halktan olmak üzere milyonlarca insan bu çatışmalarda hayatını kaybetti. Aslında Çin, Kore ve Vietnam’da yaşanan sıcak çatışmalarda da perde arkasında Sovyetler Birliği ve ABD vardı. Yıllar süren çatışmalarda bu iki güç sıcak bir çatışmaya girmedi ama çatışmalar hep devam etti. Sadece Küba’da Sovyetler Birliği ile ABD sıcak bir çatışmaya girecekmiş görüntüsü ortaya çıktı ama o da perde arkasında varılan anlaşma ile sonuçlandı. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Rusya devre dışı kalmış gibi bir görüntü ortaya çıkmış olsa da İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ABD, Rusya ve İngiltere arasında varılan dünyayı paylaşma anlaşması hep işlerliğini korudu. Böyle olmasaydı Afganistan ve Irak işgal edilirken, Libya, Tunus, Mısır ve Suriye’de iç karışıklılar yaşanırken, Kırım Rusya tarafından ilhak edilirken bir kez olsun bu iki taraf yalancıktan da olsa bir çatışmaya girmezler miydi Olaylar karşılıklı açıklamalardan öteye gitmedi. İki taraf derken bir tarafta ABD ve AB ülkeleri ile diğer tarafta Rusya ve müttefiklerini kastettiğimi hatırlatmak isterim.

Bu bakımdan son olarak Suriye konusunda Rusya ile ABD arasındaki söz düellosunun bir Üçüncü Dünya Savaşı’na yol açabileceği yorumlarını aşırı değerlendirmeler olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Kaldı ki, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması için ille de ABD ve Rusya’nın çatışması akla gelmemeli. Bu köşede daha önce de ifade ettiğim gibi Üçüncü Dünya Savaşı uzun zamandan beri zaten yaşanıyor. Hatta diyebiliriz ki İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından başlatılan mahalli çatışmaların arkasında bu iki kutup vardı ama hiç birbirlerini ısırmadılar. Yani Üçüncü Dünya Savaşı ABD ve Rusya arasında değil ama bu iki gücün kullandığı maşalar vasıtası ile devam ediyor. Bu gerçeği görmeden gelişmeleri doğru değerlendirmek mümkün olmaz.

Kaldı ki, bir atasözümüzde ifade edildiği gibi günümüzde sömürgeciler bir takım yöntemler ve algı operasyonlarıyla bir bakıyorsunuz bölgemizi nükleer silahlardan kurtarmak ya da demokrasi ve özgürlük getirmek adına ülkeleri işgal ediyorlar. İşleri bittiğinde askerilerini alıp gitmiyor, oralarda oluşturdukları üslerde 10 binlerle ifade edilen askeri varlık bırakıyorlar. Tüm bunları yaparken de Irak yönetimini Başika kampındaki sınırlı sayıda Türk askerinin çekilmesi yönünde kışkırtıyorlar. Bir de hiç utanmadan ve dünyayı aptal yerine koyarak, “Askeri eylem Irak hükümetinin rızasıyla olmalıdır” yönünde ABD’li yetkililer açıklamalar yapabiliyorlar. Sanki kendileri Irak’ı Irak yönetimin rızasını alarak işgal ettiler ve bu işgallerini hâlâ sürdürüyorlar. Ve yine Kuzey Irak Bölgesel yönetimi oluştururken de Irak yönetiminin rızasına(!) ihtiyaç duydular. Tüm bunlar eşkıyanın dünyaya hükümran olduğu görüntüsünü veriyor. Ancak, bundan kurtulmak gerekiyor. Artık, İslam ülkelerini yönetenlerin tek ölçüsü iş başında olmak, bir takım makam ve mevkileri korumak, maddi çıkarlar olmak yerine ülkelerinde iktidar değil muktedir olabilmeyi tercih etmeleri ile mümkün dür. Yoksa oturulan koltuklardaki varlıkları kukla olmaktan öte geçmez/geçmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi