Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Bahara sandık, yaza başkanlık!..

Bahara sandık, yaza başkanlık!..

İçeride terörle mücadele, Irak ve Suriye’de sıcak çatışma sürüyor ama iç politikada gündemi başkanlık sistemi oluşturuyor. Hemen belirteyim ki başkanlık sistemini Türkiye’de siyasi gündeme ilk getiren Milli Görüş’tür. Böyle olunca başkanlık sistemine karşı bir tavır sergilemem söz konusu olmaz. Bugün başkanlık sisteminin hararetli savunucularından bir kısmı belki bu dünyada yoklarken, Milli Nizam Partisi’nin kuruluş yıllarında rahmetli Erbakan Hoca Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini gündeme getirmiş ve gerekliliğini savunmuştur. Ancak, Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam ister istemez insanın aklına, “Böylesine sıcak çatışmanın söz konusu olduğu bir ortamda iç politikanın ana gündem maddesinin başkanlık sistemi olması doğru mudur” sorusunu getiriyor. Dost ve müttefik olarak nitelendirilen ülkeler Türkiye’ye yönelik düşmanca tavırlar sergiliyor, komşularımızı parçalama planlarını uygulamaya koyuyorlar. Tüm bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin kayıtsız kalması elbette söz konusu değil. İster istemez doğrudan ya da dolaylı olarak çatışmalarda taraf olmak durumunda kalınıyor. Öte yandan içerde de sınır ötesinden beslenen ve korunan terör örgütleri ile ciddi bir mücadele söz konusu. Kısacası, Türkiye sıcak çatışmalardan etkileniyor, kendini bu gelişmelerin dışında göremiyor. Böylesine olumsuz bir ortamda bulunulmuyormuş gibi başkanlık sistemi iç politikada birinci gündem maddesi olarak ortaya çıkıyor/çıkartılıyor. Aslında bu konunun yıllar önce halledilmesi, meselenin yeni bir sivil anayasa olarak ele alınması, başkanlık sistemi de yeni anayasa hazırlanması sırasında değerlendirilmesi gerekiyordu. Olmadı, oldurulmadı.
Meclis’te temsil edilen partilerin hepsi ile uzlaşma arayışına gidilmeseydi bugün sağlanan ikili mutabakatın benzeri yıllar önce sağlanabilirdi. Ne var ki, mesele komisyonlara havale edildi, bununla da yetinilmedi her madde üzerinde tüm partilerin uzlaşması şartı gündeme getirildi. Böyle olunca yeni anayasa hazırlanması gerçekleşmemek üzere komisyonlara havale edilmiş oldu. Hatta AK Parti, geçmiş yıllarda yeni anayasayı tek başına hazırlayarak Meclis’e sunma ve en azından referanduma sunacak oya sahip olduğu dönemler oldu. O zaman bu işler gündeme gelmedi. Tek başına anayasa hazırlamanın bir takım sakıncaları olacağı ileri sürüldü. Hâlbuki o zamanlar ne terör bu kadar azgındı ne de çevremizde söz gelimi bir Suriye olayları vardı. Ayrıca FETÖ darbe teşebbüsü yaşanmamış, toplum böylesine bir travmaya sürüklenmemişti.

Bugün ise bir yandan devlet kurumlarında FETÖ mensupları temizlenmeye çalışılırken, öbür yandan PKK, IŞİD ve PYD gibi terör örgütleri ile mücadele söz konusu. Bu bakımdan tüm dikkatin millet olarak bu mücadeleye yöneltilmesi öncelikli mesele olması gerekiyor. İçeride ve dışarıda böylesine ciddi meselelerle uğraşırken başkanlık sisteminin gündemin birinci maddesi haline getirilmesi muhalefetin sert tepkisine yol açacak, toplum gerilecektir. Kısacası, şu günlerde iç ve dış düşmanlarla mücadelede birlik olunması gerekiyor. Kaldı ki şu anda Türkiye sadece terör örgütleri ile mücadele etmiyor, bu örgütlerin arkasındaki Haçlı ittifakı ile de mücadele halindedir.
Gazetelerde bir yandan Musul’a yönelik hareket manşetlerde, “Katliamdan kaçış” başlığı altında verilerek ülkemizin yoğun yeni bir göç dalgası ile karşılaşabileceğine dikkat çekilirken hemen yanında başkanlık sistemi, yani yeni anayasa değişikliğinin, “Bahara sandık, yaza başkanlık”  başlığının yer almasını yadırgamamak mümkün değil. İnşallah korkulan olmaz ama eğer Musul’dan ülkemize yönelik yeni bir göç dalgası söz konusu olursa ne bahara referandum sandığı gündeme gelir ne de yaza başkanlık söz konusu olur. Yani, ülkemizin öncelikli konularını doğru belirlemek gerekiyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi