Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Türk usulü önleyici vuruş

Türk usulü önleyici vuruş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün muhtarlarla buluşmasında, Türkiye’nin bir süredir içerde - dışarda icra etmekte olduğu güvenlik operasyonlarının ilkesel mantığını açıkladı.

Bunu, Bush döneminde ABD’nin savunma konsepti olarak ilan ettiği ve Türkçe’ye “önleyici vuruş” olarak tercüme edilen “pre-emptive strike” olarak değerlendirebiliriz.

İşin mantığı şu: Size saldırması muhtemel bir tehlike odağını, harekete geçmeden önce imha etmek.

Türkiye yıllardır terörle mücadele ediyor, Türkiye, sınırlarının ötesinde oluşan bir takım sıcak gelişmelerin bedelini ödüyor.

Bunlar karşısında nasıl hareket edilmeli?

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir muhasebe yapıyor. 1923 -2016 muhasebesi.

O günlerin zorluğunu kabul ediyor. “Kurtuluş Savaşı’na girerken hedefimiz Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkmaktı, maalesef hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibariyle bu durumu mazur göstermeye çalışanlar olabilir. Bir yere kadar mazur görmek mümkündür, zorunluluktan kaynaklanan durumları kabul edip kendi kabuğumuza hapsolma anlayışı tehlikelidir” diyor.

Sonra “Bizi böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır. Biz bugün 1923’ün psikolojisiyle hareket edemeyiz.”

Ve içerde PKK, FETÖ, dışarda Suriye ve Irak planındaki yeni güvenlik konseptini açıklıyor:

“Türkiye artık bu yanlış güvenlik anlayışını terk etmiştir, bunu bitirmiştir. Bundan sonra sorunların kapımızı çalmasını beklemeyeceğiz, gırtlağımıza kadar bataklığa gömülmeye rıza göstermeyeceğiz. Terör sorunumuz mu var? Terör örgütlerinin gelip saldırmasını beklemeyeceğiz. Bunlar nerelerde yuvalanıyorsa gidip tepelerine tepelerine bineceğiz. Suriye’de, Irak’ta bize yönelik tehditler mi var? Sınırımıza dayanmasını beklemeyeceğiz. Sineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmanın yolunu bulacağız. 30 yıla aşkın süredir PKK ile mücadele ediliyor. 40 bine yakın mensubunu etkisiz hale getirdik, bundan sonra PKK’yı saklandığı inlerinde bulup bertaraf edeceğiz. Ülke içinde bunların yıllardır saklandığı, eylem hazırlığı yaptığı yerleri tespit ettik. Bölücü örgüte destek veren kim varsa hepsinin kökünü kurutacağız. Şimdiden söylüyorum; biz kendilerini bulup yok etmeden nereye gideceklerse gitsinler.”

Cumhurbaşkanı elbet bu sözlerin bölge ile ilgilenen birçok dünya ülkesini ilgilendirdiğinin farkında. Bu konseptin onlara da anlatılması lazım. Şunları söylüyor bu çerçevede:

“Bölgede etkin olan ülkeler Türkiye’nin bu hakkına saygı göstermek zorundadır, biz burada sınırdaş olacağız, biz söz söylemeyeceğiz? Ee, sınırı olmayanlar istediği gibi kesecek, biçecek elbiseyi yapacak... Yok öyle bir şey. Bu tavrımızın ne savaş çığırtkanlığıyla ne de başka herhangi bir art niyetle ilgisi yoktur. Biz kendi istiklalimizi korumak için mücadeleyi nerede yürütmemiz gerekirse orada olacağız.”

Cumhurbaşkanı’nın şu sözleri de, yeni güvenlik konseptinin dünyadan doğru okunmasını sağlamaya yönelik:

“Meseleyi inceldiği yerden kopsun noktasına getirmedik, getirmek istemiyoruz. Ama yeni güvenlik anlayışımızın gereği olarak sorunların kapımıza dayanmadan çözme konusunda kararlıyız.”

Türkiye’nin bir süredir Suriye - Irak bağlamında aldığı tavır, bölge ile ilgilenen her güç odağının dikkatini çekiyor olmalıdır. Dost, düşman, müttefik... Sınırlar bir hayli farklılaşmış durumda. Çok ciddi serzenişlerimiz, tepkilerimiz, arayışlarımız var. Ama canımızın yandığı bir noktada olduğumuz çok açık. “Beka” konusu, “istiklal - istikbal meselesi” gelip gündemine oturuyor Türkiye’nin... İşte bütün bunların içinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine yansıyan böyle bir konsept çıkıyor.

Güç kullanıyoruz. Böyle bir konsept için güç lazım. 1923’ten farklı zamanları yaşamamız için de güç lazım. “İp inceldiği yerden kopsun” demiyor olmamız bunun için.  

Ortadoğu - İslam coğrafyası yeniden yapılanacaksa, -ki o süreç yaşanıyor- bunun Türkiye ve bu coğrafya için en iyiyi sağlaması lazım. Cumhurbaşkanı, “Bu neslin boy
nunun borcudur” bilinciyle konuşuyor. Büyük, zorlu mücadele söz konusu. Adeta tarih yeniden yazılacak. Allah yardımcımız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi