Kemal Belgin

Kemal Belgin

Ne haftaydı ama...

Ne haftaydı ama...


Düşünebiliyor musunuz; Galatasaray’ın hayati kongresi gelip de Fenerbahçe’nin Yüksek Divan Kurulu’na çarpmaz mı Daha doğru bir deyişle bu iki toplantı aynı güne, aynı saate denk gelmez mi İşte buradan baktığınızda ülkemin bu iki ezeli rakibi, sporunun temelinde taşları bakınızı ne hallere düşmüş... Yazık!
 
Açalım o zaman... Galatasaray’ın 1, 5 milyar liraya dayanan borcunun altından kalkmanın tek yolunun eldeki mal varlıklarını uygun bir şekilde elden çıkarmaktı. Riva ve Florya arazilerini kulübün borcunun sıfırlayacak bir konuma getirmek adına genel kuruldan yetki isteyen Dursan Öbek yönetimi olağanüstü kongre kararı almıştı. Bizim de beklentimiz böylesine hayati bir eylemin yetkisinin verilip verilmeyeceğini Galatasaray genel kurulunun büyük katılımıyla belli olacağı yönünde idi. Ama o da ne Sadece 1500 civarında üye vardı kongrede... Oysa Galatasaray’ın üye portföyünün 10 bin kişi aştığı söylenmişti. Buradan bakınca demek ki bizim büyüklerimiz artık emin ellerde değilmiş. Kimse darılmasın, kızmasın; böylesine hayati bir kongreye en azından 5/ 6 bin kişi katılmaz mı O zaman, söz konusu araziler için çıkan yetkiyi yarınlarda eleştirme hakkı sadece ve sadece 42 kişiye kalmıştır. Tarihi Galatasaray Kulübü değil mi 
 
Galatasaray’daki bu acı tablo sergilenirken, Fenerbahçe’de de Yüksek Divan Kurulu vardı. Malum maddelerden sonra Aziz Yıldırım kürsüye çıktı. Ama ne çıkış! Basından tutun da kimlere kadar savurdu durdu. Öylesine ki bu kitlileri şerefsiz ve ahlaksız ilan etti. Bu arada bence en çarpıcı cümleleri de şuradaydı: “Buraya gelip bir iki sene görev yapanlar ceplerini doldurup gidiyor...” Yani kendisinden önce bir numaralı koltukta oturanlar, onların ekibinde bulunanlar, hatta kendisiyle işe başlayıp sonra ayrılanların tümü hırsızdı. Açık ve alenen... Ne demekti ; “Burada görev yapıp giderken cepleri dolduranlar...” Bunun başka bir anlamı olabilir mi Bendeniz de şimdi Fenerbahçe’de görev yapmışların bu ağır suçlamaya nasıl cevap vereceklerini merakla bekliyorum. Aziz Bey bu kadarla da kalmadı... Kendisini eleştirenlerle sokakta karşılaştığında ne yapacağını da söyledi. Tabii ki yanaklarından öpmeyecekti. Çünkü “Hukuken hesap sormanın yanı sıra başka türlü de hesap sorarım” demez mi Neredeydi sayın savcılar Bu ülkede artık adalete inanmak mümkün müdür
 
Neyse toplantılar böyle idi ne yazık ki iki büyükte! Devamla, pazartesi günü, yani iki gün sonra Konyaspor-Fenerbahçe maçı başladıktan bir kaç dakika sonra ekrandaki alt yazıda şunlar yer alıyordu : “Ali Koç, normal kongrede başkanlığa adaylığını koyacak...” Haydaaaa! Hem de tam maç oynanırken... Yani kimilerine göre Fenerbahçe için dönemeç maçı, ama bana göre en kolayı belki de... Neyse, bu, ilk defa oluyordu, alt yazı işi... Yani, Fenerbahçe yenilirse olaylar büyüyecek, belki de statta, belki de dışında, hatta Kadıköy’e inişte hava alanında Aziz Bey ağır protestolarla karşı karşıya kalacaktı. Ama öyle de olsa, artık Ali Koç başkan adayı idi ya, oh be denenecek ve her şeyin üstü 2018’e kadar kapanacaktı... 
Ne film ama değil mi Neyse, özetle ülke sporunun Üç Büyüklerinden ikisinin durumu apaçık ortadadır. Beşiktaş ise rahmetli gerçek efsane başkan Süleyman Seba’dan sonra şimdilerde Fikret Orman’la yeni bir efsane sunmak yolunda emin adımlarla ilerliyor... Allah nazardan saklasın diyelim!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi