M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Onların Altın Çağında…

Onların Altın Çağında…


1924-45 yılları arasında tek parti iktidarının; demokrasi, fikir hürriyeti, medya serbestisi anlayışı ve uygulaması hakkındadır:
1. İstiklal Mahkemesi giyotinleri avukatsız ve Yargıtaysız idam kararları veriyor, mahkum olanlar kısa zamanda ipe çekiliyordu.
2. Yarın gazetesi sahibi ve baş muharriri Arif Oruç, canını kurtarmak için Bulgaristan’a kaçmıştı.
3. Muhalifler gazete çıkartamıyor, yazı yazamıyordu.
4. Bursa’da, Ulucami minaresine çıkıp Ezan-ı Muhammedî okuyan Müslüman vatandaşa korkunç zulümler yapılmıştı.
5. Fikir hürriyetinin “F”si bile yoktu.
6. Eski Maliye Vekili (Bakanı) Cavit bey, Dönme olmasına rağmen asılmıştı.
7. İktidarın astığı astık kestiği kestikti.
8. Halka sormadan, referandum yapılmadan, Ayasofya camilikten çıkartılmıştı. 
9. İstanbul’da Ayazpaşa camiinin minaresi, Park Otelin orkestrasını rahatsız ettiği için, geceleyin belediye temizlik amelesine yıktırılmıştı.
10. Ezan-ı Muhammedî okumak yasak edilmişti.
11. Tasavvuf tekkelerinde zikrullah edilmesi yasaklanmıştı.
12. Bütün İslam medreseleri kapatılmıştı.
13. CHP’nin aylık fikir dergisi ÜLKÜ’de, “En iyi din terbiyesi dinden hiç bahs etmemektir” cümlesi yayınlanmıştı.
14. Camiden çıkarken dalgınlıkla takkesini başında unutmuş olan Müslümanlar tutuklanıyordu.
15. “Kâbe Arabın olsun, Çankaya bize yeter” hezeyanları terennüm ediliyordu.
16. Tek partinin yarı resmî gazetesinin baş muharriri, Ankaranın yeni şehrini kasd ederek “Biz tarihte ilk defa mâbetsiz bir şehir inşa ettik” diye kâfirâne ve mülhidane öğünüyordu.
17. İslama, imana, Kur’ana, Resulullah efendimize (Salat ve selam olsun ona), Şeriata, tüm mukaddesata hakaret ediliyordu.
18. Tekin Alp takma adının arkasına saklanan Yahudi Moiz Kohen, “Kahr olsun Şeriat” diye uluyordu.
19. Müslümanlar ağlıyor, mâtem yapıyor, kâfirler ve münafıklar sevinç içinde şâd ü hürrem bayram yapıyordu.
 
(İkinci yazı)
Bir Serçeye Nasihat
*BİR serçeye: Sen miskin bir serçesin, yükseklerde uçamazsın. Oralarda kartallar, çaylaklar, atmacalar, leylekler, akbabalar, yaban kazları, kırlangıçlar uçar. Yükseklerde uçma hevesini bırak ve serçe fıtratında yaşamaya bak.
*Birine: Sakal bırakmak sünnettir. Sakalınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum. Sakal yüzünden gurur ve kibre kapılıp sakalsız mü’minleri tahkir ve tezyif etmek ise haramdır. Sizi bu konuda uyarmama izin veriniz. 
*Türkiye, olimpiyat oyunlarında dünya birincisi olmalıydı. Birinci olamazsa, hiç olmazsa İngiltere’nin önüne geçip ikinci olmalıydı. Olimpiyatlarda ülkemizi dünya ikincisi yapamayanlar suçludur. 
*Medenî, vasıflı, güçlü Müslüman ile bedevî vasıfsız güçsüz Müslüman arasındaki farkı bilmedikçe yükselmemiz ve kurtulmamız mümkün değildir.
*Biz niçin, on milyon nüfuslu İsveç gibi mükemmel otomobiller, uçaklar, savaş gemileri, denizaltılar yapamıyoruz
*Bir cahile: Okuyamadığın o yazı Çince, Tibetçe, Keldanice, Hititçe, Etrüskçe veya eski Mısır lisanı değildir, Türkçedir. Ana dilindeki bu metni okuyamadığın için utanmalısın.
*Hakk’ın rızasına ve iradesine aykırı halk iradesi bâtıldır.
*Biz Müslümanlar Allah’tan korksaydık, onun emirlerini yerine getirip, yasaklarından uzak dursaydık Türkiye böyle olmazdı.
*Bırakın faiz alıp vermek, faizin tozuna bulaşmak bile büyük vebaldir.
*Light ve ılımlı bir İslam türeterek, dinin içini boşaltmak Kur’an ve Sünnet İslamlığına hıyanettir ve küfürdür.
*Medenî Türkiyeli olabilmek için üç yüz kelimelik sokak Türkçesi yetmez; en az otuz bin kelimelik yazılı edebî zengin Türkçe bilmek gerekir.
*Başı beladan kurtulmayan bir zevzeğe: Dilini ne kadar tutarsan, o nispette selâmette olursun.
*Cemaatle kılınan namaz başına on lira verilseydi, camilerin kapıları pencereleri izdihamdan kırılır, ölenler yaralananlar olurdu.
*Bundan yetmiş seksen yıl önce Japonya’da yapılmış porselen bir obje. Oradan bir şilebe yüklenmiş, bin maceradan sonra Türkiye’ye getirilmiş. Bizde de on yıllar boyunca sağlam kalmış. Sonra bendenizin eline geçmiş. Ve bundan sonrası pek acıklı… Bizden biri onu hoyratça kırmış.
*Liselerde okumaya istidadı, liyakati, ehliyeti müsait olmayan gençleri, ite kaka zorla okutmaya çalışmak, ülkenin devletin halkın batmasına yol açar.
*Çaydan anlamayan birine dünyanın en nefis, en leziz, en harika çayını içirseniz, bir şey anlamaz, acı bir su gibi içer, o kadar.
*Dün o zatın elini öpmek için uzun yolculuklar, büyük masraflar yapanlar, onu yere göğe koyamayanlar; bugün ona en galiz küfürleri savuruyor. 
*Cami bahçesine modern WC yaptırmayı, minarelere hoparlör taktırmayı, cami kaloriferlerini ve klimalarını islamî hizmet sananlarla konuşmak bile istemem.
*Bugünkü (yüzde yüz olmasa bile) çok geniş din hürriyetinden, fırsat ve imkânlardan yararlanıp, başta İngiltere’deki Eton Kolejinden üstün mükemmel İslam Mektepleri açılması olmak üzere doğru dürüst islamî hizmetler yapamayanlara yazıklar olsun!
*O adamın gerçek Nakşî, gerçek Kadirî veya gerçek Nurcu, gerçek dindar ve sofu olması mümkün değildir. Çünkü durup dinlenmeden devamlı olarak gıybet etmektedir. 
*İslam devletinde, bütün cami imamlarının hatiplerinin vaizlerin icazetli faqih olması gerekir. 
*Subaylıkla zengin olunamıyorsa, din hizmeti yaparak da zengin olunamaz.
03.11.2016
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi