İnsan akıl ve iradesiyle diğer varlıklardan ayrılıyor. Aklını kullanarak kendini keşfediyor, büyük icatlara, köklü medeniyetlere imza atıyor. Eğer isterse akıl ve iradi gücüyle iyi olanla kötü olanı ayırt edebiliyor, varlığına anlam katacak değerler inşa edip büyük başarılar kat edebiliyor. İnsan eğer isterse beşer olmaktan insan olmaya doğru yol alabiliyor. Fakat tercihini doğru yöne kanalize etmezse karanlık dehlizlerde kaybolup gidiyor.
Bu ne demektir
 
Beşer nefes alıp veren ve sadece fiziki ihtiyaçlarını merkeze alan bir organizma gibidir. İnsan ise fiziki ihtiyaçlarının yanında inanan, düşünen, üreten, seven, sevilen, medeniyetler inşa eden ve bu değerlerin devam etmesi için çaba gösteren etkin varlıktır. O eğer isterse fıtratında mevcut olan iyilik ve erdemleri yeşertebilir bu tamamen onun seçimine bağlıdır. Rabbimiz bizlere, vahiy ekseninde doğru bir hayat yaşamamızı emrediyor. Beşer olarak kalmayın, insanlaşın buyuruyor.
 
İnsan olmak ve insan kalmak… Aslında her şey bu iki kavramda düğümleniyor. 
İnsan olmayı başaramayan karanlık zihniyetlerin ektiği kin ve nefret bugün bütün dünyayı kan gölüne çevirmiyor mu
Yeryüzünde katliamlar yapılıyor, insanlar yurtlarından sürülüyor.
Ağzı süt kokan bebeler daha hayata başlamadan katlediliyor.
Kadınların ırzına geçiliyor.
İnsanlar kalabalıklar içinde yalnızlaşıyor.
Komşu komşunun bebeğini öldürüyor.
İki mahalle ötede yaşayan bir genç yaşlı bir kadının evine girip iki kuruş parası için onu katlediyor.
Sokaklarda saç başa kavga eden gençleri insanlığa davet ettiğinizde yüzünüze tükürüyorlar.
Teknoloji hızla ilerliyor. Yaşamımızı kolaylaştıracak büyük icatlar yapılıyor, insanlar uzayda yaşam alanının olup olmadığını araştırıyorlar. Fakat bilim ve teknolojide çığır açan insanoğlu varlığının mahiyetini keşfedemiyor ve insanlıkta sınıfta kalıyor. Ne acıdır ki, yaşadığı konforlu hayat gözünü o kadar köreltmiş ki, içine düştüğü dehlizlerin farkına dahi varamıyor.