Kemal Belgin

Kemal Belgin

Muslera’nın takımı!

Muslera’nın takımı!


PUAN cetveline şöyle bir bakayım dedim... Baktım ki Galatasaray’ın henüz arkamızda bıraktığımız 13. haftada puanı 26... Sıralaması da üçüncülük şimdilik. Sonra şöyle bir hafızamı yokladım ve de bu 26 puanın en azından yarısının kaleci Muslera’ya ait olduğunu gördüm. 
 
Peki, böyle bir konum hangi tür takımların sığınağıdır. Tabii ki ligde kalmak, yani küme düşmemek için çok iyi bir kaleciye ihtiyaçları vardır. Çünkü genelde kaleleri sık sık pozisyon yaşar, iyi bir kaleci de bunları önler, siz de bir atarsanız kazanırsınız veya atamazsanız beraberlikle yırtarsınız. 
 
Bu iki paragraf sanırım günümüz Galatasaray’ı iyi tarif etmiştir. Bakar mısınız; Kasımpaşa takımı 10 kişi kalmış ve bu rakip karşısında maçı koparıp almak şöyle dursun paçayı zor kurtarıyorsunuz. Hem de 6. dakikada gol atmış olmanıza rağmen. Yani sizden her türlü geride bir ekip için tam da fark atabilme ortamı yani... Ama nerede
 
Kasımpaşa Galatasaray’a karşı çok iyi planlanmış ve iyi de uygulanan bir oyun taktiği ile oynadı. Topu Galatasaray’a teslim edip, kendi yarı alanının az biraz önünde hem alan, hem de adam markajını gayet iyi uyguladı. Tam iyi bir plan idi. Çünkü Galatasaray takımı sezon başından beri topa her sahip olduğunda 30-40 pas yapıp pozisyona giremiyor, sonra da bir hatalı pas veya rakibin bastırması üzerine topu kaybedip kalesinde pozisyon sunuyordu. Savunma da desteksiz kaldığından iş Muslera’da bitiyordu. Kasımpaşa maçı da bunun tam bir kopyası idi.
Kaleci degajı sonrası yenen gol maçın gitmekte olduğunun habercisi olmuştu. Carol’dan pek beklenmeyen incelik sonrası Bruma’ya gelen top onun ayağından gol olunca tamam, maç bitti denildi. Çünkü rakip zaten on kişi kalmıştı. Ama o da ne Kasımpaşa yakaladı Galatasaray’ı ve bir penaltı kazandı. Kalede Muslera vardı, Adem’in yerden köşeye plaselediği topu, kurtardı, hatta bloke de etti. Galatasaray bu arada ne mi yapıyordu Tabii ki bol bol yalan paslar. 
 
Sonra baktık ki Riekerink Bey oyuncu değişikliklerine gitmez mi Linnes 88. dakikada, Eren 91. dakikada, Josue de 93. dakikada oyuna girdiler... Bu, tam bir zayıf, ligde kalmak için vakit geçirmeye çalışan bir takımın fotoğrafı idi. Senaristi ise bir alt yapı hocasıydı. Şayet Galatasaray bu uzatmalar dâhil son 7 dakikada bir gol yiyip maçı berabere bitirseydi acaba ne olurdu Konuşmayayım değil mi Çünkü bu Galatasaray yine üçüncü sıradadır. Gelin bizim futbolun, bizim 600 milyon dolarlık havuzu olan futbolumuzu siz değerlendirin.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi