Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Doğru olan nedir?

Doğru olan nedir?

İnsanlığın zaman içinde hayatı tanımlamada ve algılamada kavramlara biçtiği rolü “cehalet lobisi” refüze etmekte ve ters bir anlayış ve kavrama biçimine dönüştürmektedir. Cehaletin savunucuları, birey ve toplumları Allah’a kul olmaktan uzaklaştırarak, putlaştıkları araçların esaretine sürüklemektedirler. Bugün ne yazık ki, kokuşmuş yaşam tarzları popüler söylemlerle insanlara empoze ediliyor. Çocuklarımız neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda bir karara varamıyorlar. Zira medya bütün aygıtlar ile evlerimize sokağımıza ve mahallemize hükmedip çocuklarımızı bizden koparıyor. Popüler kültür insanların kendilerine ve yaşadıkları topluma yabancılaşmasına neden oluyor. Bu durum bizi mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürüklüyor.
Ne yazık ki enformasyon sofrasına oturan toplumlar beyinsel ve ruhsal hazımsızlıklarından dolayı global kültür spazmı geçirmekten kurtulamıyor. İşte bu son durum bizlere Cehaletin yön ve taktik değiştirdiğini göstermektedir. 
Küresel kültürün bize musallat ettiği cehalet:
Anlamsızlık, Kavramsızlık ve Değersizlik zemininde
Sonsuz ihtiras ve arzuların ilahlığıdır
Ruhunu erdem ve faziletlerle beslemiş, bedenini sonsuz tatminler peşinde koşan bir binek yapmamış, ihtiraslarının üzerine kurduğu küresel bir dünya değil, hak ve adaletin hâkim olduğu bir dünyada yaşamak istiyoruz. 
“Selam ve Şahadet” üzerine kurulu bir nizamın sahibi olan Allah’ı hakkıyla seven bir mümin olarak yaşamak istiyoruz. 
Bütün çabamız, bütün gayretimiz, bütün duamız bunun içindir…
Allah’ın rızasına ulaşmak ve O’nun razı olduğu bir yoldan yürüyebilmektir hedefimiz!
Fakat kör cehalet gafletimizi fırsat bilip ayaklarımıza dolaşıyor. Aydınlık yarınlar diyoruz ama elimizde meşale yokken bunu nasıl başarabileceğiz
Modern ve çağdaş (!) kurumlarda eğitilmiş, öğütülmüş, rendelenmiş ve nihayet insanlık onuru açısından püre kıvamına getirilmiş insanın zengin malvarlığı, güçlü ve etkili silahları, sahip olduğu tüm makam ve yetkiler onu iyi bir beyin ya da ruh celladı haline getirmişse, nasıl bir aydınlıktan, ilericilikten, müreffeh ve huzurlu bir hayattan bahsedebiliriz. Dedik ya, cehalet kavram ve anlamların oluşturduğu değerlerin düşmanıdır.
İslam’ın ve onun kutlu elçisinin cehaletle olan savaşımı ve sürdürdüğü mücadele, bütün semavi dinlerin ana temasıdır. Bu tema semavi olmayan felsefi ve ideolojik akımların dikkatini çekmiştir. Lakin bu dikkat mücadelenin daha çok sonuçlarıyla ilgilidir ve nedenselliğine pek girilmemiştir. 
İslam tarihinde ve İslami ilimlerde cahilliye tabiri anlam ve içerik olarak bilimsel ve akademik yönden belli bir kültür birikimini kapsamayıp; din dışında oluşan, din ile çelişen her şey olarak aktarılmaktadır. Bu kavramı kendi tarihimiz ise İslamiyet’ten önce Mekke dönemi için kullanmayı daha uygun görmektedir. Çünkü İslamiyet öncesi Mekke toplumu İslam’la çelişen ve tamamen ahlaki ve kültürel olduğu gibi siyasal ve sosyolojik olarak ta çöküntüye maruz kalan bir toplumdu. Nitekim Kur’an-ı Kerim ayetlerinden de bu çıkarımlara destek gelmektedir.
“Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar Şüphesiz ehl-i yakin bir kavim için hükmü Allah-ü Teala ‘ dan daha güzel olan kimdir “ Maide - 50
“O kâfirler kalplerine o taassubu o cahiliye taassubunu yerleştirdiği sırada idi ki hemen Allah resulünün ve müminlerin üzerine kuvve-i maneviyyesini indirdi, onları takva sözü üzerinde durdurdu. Onlarda buna çok layık ve buna ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilendir “ Fetih- 26
“Ey Peygamber kadınları, siz (diğer) kadınlardan biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah’tan) korkuyorsanız, yılışarak (kırıtarak, dikkat çekerek) konuşmayın. Sonra kalplerinde bir maraz (Kötülüğe meyilli) olanlar tamaha düşerler. Konuşunca yapmacık hareketlerden uzak ciddi ve ağır başlı konuşun. Evlerinizde oturun. Evvelki cahiliye (Devri kadınlarının kırıta kırıta süslerini göstere göstere sallana sallana yaptıkları gibi) yürümeyin.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi