Halil Mert

Halil Mert

Güvenliğin Koordinasyonu.. TSK, Polis, Jandarma, MİT, KGM..

Güvenliğin Koordinasyonu.. TSK, Polis, Jandarma, MİT, KGM..

Devlet, Milletimizin, Vatanımızda Beka, Adalet, İstikbal vd. ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş en büyük ve emredici, düzenleyici organizasyondur. Dinimizde tanımlanmıştır. Töremizdeki ise; “YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE.” cümlesi ile yer bulmuştur. DEVLET, Milletimiz için kutsiyet de ifade eder.

Yıllarca devleti yönetenlerin baskıcı, aşağılayan, tepeden bakan tutumları ile devletin millet değerlerine yabancılaşması ile en kötüsü de ülkenin bizzat okumuşlarının devletin Şahs-ı Manevisi’ni rencide edip aşağılaması ile… İdeoloji, cemaat, tarikat ve çıkar guruplarının devleti ele geçirme hastalıkları sonucu maalesef devletimiz temellerini kaybetmeye devam etmektedir.

Yeni Anayasa, Başkanlık vb. değişimin adı ne olursa olsun, yeni yapı Milletimizin İmanı, gelenekleri, töresi ve terbiyesi ve tarihi gerekliliklerine uygun olmalıdır.

 

Terör tüm satılmış, kalleşlik ve alçaklığı ile dış güçlerin ve düşmanlarımızın koordinesinde saldırmaya devam ediyor.

Devletin buna karşı mücadele edecek Silahlı Unsurları neler?

Türk Silahlı Kuvvetleri. Malum şu anda birkaç başlı..

Jandarma. TSK’nden ayrıldı, İçişlerine bağlandı. Yasal düzenleme ve personel kaynağı ile ilgili çalışmalar devam ediyor.

Emniyet yani polis.. 15 Temmuz dâhil terör olaylarının artması ile yeniden yapılandırılmaya ve personel teminine çalışılıyor. Özellikle, Özel Harekât Unsurları çoğaltılmaya çalışılıyor.

Sahil Güvenlik Komutanlığı. İçişleri Bakanlığı’na bağlandı.

MİT.. Çalışıyor. Ne kadar etkin bilemiyoruz. Güvenlik Koordinasyonu nasıl yapılıyor?

KGM (Kamu Güvenliği Müsteşarlığı). Ölü doğdu. Etkinliği var mıdır? Aslında sosyal ve güvenlik anlamında her türlü önalma faaliyetlerini içerecek Psikolojik Harp/Harekât faaliyetlerini yönetip koordine edebilir. Bu alan tamamen boştur. Bu alanda MGK’nun direktiflerine uygun olarak kurumsal koordinasyon ve takibi de yürütebilir.

 

Kırsalda ve dağda güvenlik birimleri edeben TSK koordinasyonunda iş yapıyor. Ancak FETÖ İhanetinden sonra, maalesef TSK ciddi manada güven kaybına uğradı. Şu anda kimse geleneksel hale gelmiş bu edeple davranmıyordur. Valilerin ne kadarı güvenlik ve terörle mücadele konularına vakıftır? Onların koordinasyonu ne kadar etkili olur? Bilemiyorum.

 

Malum, İzmir’de bir terör eylemi oldu. Adliye’nin kapısındaki trafik polisimiz kahramanca karşılık verdi, mermisi bitti ve şehid oldu. PKK’lı teröristler ise jandarma aracının arkasına saklandılar. Aracın içinde silahsız, şoför olarak görevli bir personel vardı.

Olayı değerlendirelim.

Adalet Sarayı, kritik bir bina. Orada tam teçhizatlı Özel Harekât ve ya Çevik Kuvvet personeli olmalı. Trafik Polisi de olsa tek başına değil, en az iki kişilik GÖREV TİMİ olarak görev yaptırılmalı. Araçlarında ve ya görev mahallinde bellerinde tabanca dışında mutlaka Makineli Tabanca/Tüfek olmalı. TSK’nde iç kuşak nöbet yerine bile en az iki personel görevlendirilir.

Jandarma Personeli, rütbesi ne olursa olsun, tıpkı emniyet personeli gibi mutlaka silahla göreve çıkmalı. Şoför bile olsa. En azından kendi yakın emniyetini alabilmeli.

 

Gelelim asıl önemli konuya!..

İl/İlçe/Mahalle/Köy.. Polis ya da Jandarma kimin alanında ise o bölgeye doğal olarak o kolluk kuvveti müdahale ediyor. Peki, İzmir’deki terör eyleminde olduğu gibi bir terör olayı oldu. Polis Bölgesinde. Orada bulunan Jandarma ve ya Sahil Güvenlik personelinin tepkisi nasıl olacak? Koordinasyon ve takip gerektiğinde emir komutayı kim alacak?

Kurumsal anlamda ilgili yerel yönetim merciinde Vali ya da Kaymakam’ın altında o mahallin Kolluk Kuvvetlerinin Amiri bir makam var mı? Yok… Polis Jandarma ve SGK’nda TSK’ndeki devre (Mezuniyet yılı/dönemi) ve ya benzeri esaslı ortaklaşa bir rütbelendirme sistemi olmalı. Personel liyakat, ehliyet ve rütbesine göre İçişleri Bakanlığı içinde bir diğer kuruma da tayin edilerek Polis ve Jandarmanın birbirini tanıması sağlanmalı. İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatında tıpkı Genelkurmay Karargâhı ve MSB gibi ortak çalışılan birimler kurulmalı. Örneğin, Bakanlık bünyesinde oluşturulacak Narkotik Daire Başkanlığında, başkan emniyet personeli ise, yardımcılarından biri Jandarma personeli, diğeri Sahil Güvenlikçi olmalı. Ya da tam tersi. Okullarının bir çatı altında oluşturulması çok doğru oldu.

Rütbelendirmede en doğru sistem şu anda TSK’de. Ölçü ve örnek alınabilir. En azından tepe kadrolar hariç, taşra teşkilatlarında.

FETÖ’cüler TSK’ndeki sicil sistemini de mahvettiler. Subaylar Sicil Sıralarını bilemiyorlar artık. Bu personelin onur, devlete ve kurumuna güven, istikbal beklentisini zedelediği gibi, kuruma ve devlete bağlılığını da zayıflatmakta. Hak aramak ve adalet talebi herkese gerek.

Ülkemizin içinde bulunduğu kritik dönem, kurumların yeniden yapılandırılıyor olması, an itibari ile kapsamlı ve kalıcı tedbirlerin alınmasını gerekli hale getirmekte. Bu geçiş ve hazırlık dönemi fırsat olarak değerlendirilmelidir.

İstanbul’daki Gece Kulübü baskınından çıkartılacak çok ders vardır. Özel Güvenlik Kurum ve şirketleri de disiplin altına alınmalıdır. Güvenlik, amatör ruhlu mafyasal kişilerin, parası olup, siyasi ilişkileri ile temizlik ve güvenlik işleri bağlayan paragözlerin elinde olamayacak kadar önemlidir. Bunların da yerelde İl ve İlçelerde kurulacak Güvenlik Müdürlüğü/Komutanlığı bünyesinde takip, kontrol ve görevlendirilmesi yapılmalıdır. Özel Güvenlik gereken işletmeler için Güvenlik Planlama, görevlendirme ve silahları, bunların kullanımı, muhafazası ilgili müdürlükçe denetlenmeli ve emredilmelidir. Güvenlik Müdürleri ve personeli için yasal bir standart getirilmelidir. Bir olay vukuunda işyeri sahibi ve Güvenlik Müdürlerine de hesabı sorulmalıdır.

 

Zor günlerin aşılması için kalıcı tedbirler gerekmektedir.

Mevcut süreç, ihtiyaçlar, FETÖ tahribatına karşı alınacak tedbirler kapsamında İçişleri Bakanlığı’nda ivedilikle gerekli TMK (Teşkilat, Malzeme, Kadro) çalışması yapılmalıdır.

Terör her yerde karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmalara Güvenlik Soruşturması yapılmış, devletten ücret talep etmeyecek, silah ruhsatı olan sivil kişilerin dâhil edilmesi bile düşünülebilir. Emekli askeri personel, emekli emniyet personeli gibi kişiler İzmir’deki gibi, havaalanı baskınındaki gibi bir terör eyleminde mukabele edebilmelidir.

 

Büyük Türk Milleti’nin coğrafyamızda yükü ağırdır. Tarihi sorumlulukları çoktur. Gayretler iyi organize edilmezse sonuç başarısızlık olur. Karar vericiler her şeyi değerlendirmelidir. Siyaset kurumu, çözümü sadece kendi içinde bulmaya çalışmaktadır. Ancak, siyaset kurumunda özellikle strateji ve güvenlik alanlarında yeterince personel olmadığı da açıktır. STK ve kurumların dışında kalmış ehil ve istihdam edilebilecek kişilere dönük AR-GE yapılması da zorunludur. Kadrolar ancak böyle toparlanabilir. 150 yıldır devam eden İstiklal Savaşımızdan zaferle çıkamaz isek Milletimizle birlikte ümmetin de sonu karanlıktır. Dolayısı ile güvenlik, üzerinde en çok çalışılması gerekli alanlardan biridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi