Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

FETÖ’ye saray, PYD’ye Beyaz Saray’a nazır büro!..

FETÖ’ye saray, PYD’ye Beyaz Saray’a nazır büro!..


FETÖ ile mücadele geliştikçe bu örgütün toplumun tüm kurumlarını bir kanser uru gibi sarmış olduğu ortaya çıkıyor. Bunun da ötesinde araştırma sonuçlarından medyaya yansıyan haberler insanı derinden sarsıyor, “Bu kadar da olmaz” dedirtiyor. Bu noktada geçtiğimiz Cuma günü gazetelerde yer alan iki haberi kısaca aktarmak istiyorum. Söz konusu haberlerin ilki, medyada, “Amerika, İngiltere ve İsrail’e her ay rapor veriyorduk” başlığı altında yer alırken içeriğinde özetle şöyle deniyordu:
“FETÖ çatı davasında tanıklığına başvurulan eski örgüt mensubu Hayati Küçük, kendisinin de görev yaptığı Gürcistan’da örgüt faaliyetleri ile ilgili her ay ABD, İngiltere ve İsrail Büyükelçiliği’ne rapor verildiğini söyledi. Küçük, daha sonra şunları ifade etti: Bize öğretmen olarak gelen Amerikan vatandaşları vardı. Daha sonra bunların CIA, FBI ile bağlantılı olduklarını fark ettik. Okullar ABD’den gelen heyetçe teftiş ediliyordu. Para bizim, emek bizim, ama biz bu ülkelere rapor veriyorduk.”
Sanıyorum olayın boyutlarını görebilmek için daha fazla detaya gerek kalmıyor.
 
Yukarıda sözünü ettiğim ikinci haber ise medyada, “PKK’daki ajanları deşifre eden FETÖ imamı yakalandı” başlığı altında yer aldı. Haberin içeriği ise özetle şöyleydi: “İstanbul’da PKK’ya sızan emniyet ve MİT görevlilerinin listesini Kuzey Irak’a giderek bölücü örgüt yöneticilerine veren FETÖ eğitim imamı Cemal Bulut yakalandı.”
 
Bu haberlerin doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda son kararı elbette yargı verecek. Ancak, eğer bu haberlerdeki bilgiler doğru ise ülkenin tüm kurumlarının bu örgüt tarafından işgal edilmiş olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Öte yandan söz konusu terör örgütü, bu işi tamamen başka ülkelerin istihbarat örgütleri ve çıkarları adına yapıyor ve bunu bir görev biliyor. Diyebiliriz ki, ülkemizde uzun yıllar devam eden bir ihanet faaliyeti sergilenmiş. Ne adında olursa olsun bu ülkenin 30 yılı aşkın bir süreden beri mücadele ettiği, bu mücadele sırasında 10 binlerle ifade edilen şehit verdiği PKK terör örgütüne emniyet ve MİT içindeki elemanları vasıtasıyla edindikleri bilgileri Kandil’deki örgüt elebaşılarına vermeleri ve bu istihbarat elemanlarının PKK tarafından infaz edilmesi ile sonuçlanan bu ihanetin hiçbir şekilde izahı olamaz. Hele hele böyle bir ihanetin bırakın bir inanç ile izah edilmesini hiçbir iddiası olmayan bir vatandaş olarak bile böyle bir yaklaşım sergilenemez. Çünkü yapılan işin adı bu ülke ve insanına ihanettir. Bu ülkenin tarihinde böyle bir ihaneti yaşadığını düşünmüyorum.
 
Bu arada Suriye’de çatışmaların başlamasından bu yana Türkiye, PKK’nın Suriye kolu PYD’yi terör örgütü olarak ilan ederken dost ve müttefik denilen ABD’nin PYD’ye  havadan silah yardımı ve sosyal medya üzerinden ‘PKK ile ilişkisi yok’ desteği verirken Obama’nın giderayak gündeme gelen desteği eklendi. Obama yönetiminin PYD’nin paravan örgütü SDG için Washington’da Beyaz Saray’a nazır büro açılmasına ön ayak olduğu ortaya çıktı. Yani, uzun yıllardan beri FETÖ elebaşı kendisine tahsis edilmiş sarayda ülkemize yönelik faaliyetlerini rahatlıkla yürütmesi sağlanırken şimdi bir başka terör örgütü PYD’ye benzer bir imkân sağlanıyor. Bu arada DEAŞ militanlarının Kandil’de eğitildikleri de hatırlanacak olursa sanıyorum ABD’nin terör örgütleri eliyle bölgemizi yeniden dizayn etmeye çalıştığı, bununla da kalmayarak ülkemize diz  çöktürmede bu terör örgütlerini kullandığını görmek ve söylemek yanlış olmayacaktır. Elbette ABD’nin tavrını doğru tespit etmek tek başına yeterli değildir. Bu tespiti yaptıktan sonra içerideki tüm farklılıkları bir kenara bırakarak, gücümüzü kısır iç çekişmelerde harcamak yerine bu dost görünümlü düşmanlara karşı yeni bir strateji ve tutum belirlemek gerekiyor. Öncelikli olarak da artık ABD’yi dost ve müttefik olarak nitelendirmekten de vazgeçmeliyiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi