Kemal Belgin

Kemal Belgin

Zirveye darbe savaşı!

Zirveye darbe savaşı!


Fenerbahçe’nin lig şampiyonluğunda iddiasını sürdürebilmesi için namağlup lider Başakşehirspor’u mutlaka ama mutlaka yenmesi gerekiyordu. Beraberlik bile yaramazdı. Çünkü bu defa da diğer ezeli rakibin ekmeğine yağ sürülmüş olurdu. Lider için ise böylesine bir ortamda beraberlik baldan da tatlı olurdu.
 
İşte Kadıköy’deki maçın öncesinde tarafların durumu böyleydi. Peki, sonra ne oldu? Fenerbahçe amacına ulaşmak adına müthiş agresif veya tatlı sert diyelim bir futbol anlayışı ve hatta uygulaması ile Başakşehirspor’un en büyük ve en önemli özelliği olan takım yapısını harap etti. Emre’nin kumandasındaki takım yapsa yapsa en azla bir-iki metreye pas yapabildi. Hani öyle Visca’ya derin top, Cengiz’in koşu yoluna uzanan pas falan hak getirdi. Sadece liderin savunması iyi yerleşti ama hücumdaki eksiklikleri giderecek çıkışlar yapamadı. Tabii ki bunda da en büyük rolü, özellikle ilk yarıda, sahanın her yerine yardım yetiştiren, bunda geç kaldığında da sertlikle rakibin düşüncelerini yerle bir eden Fenerbahçe’nin rolü büyüktü. Aynı Fenerbahçe ikinci yarıda topu ve sahayı rakibe bıraktı. Çünkü yorulmuştu. Üstüne üstelik lider böylesine yüklenerek oynama özelliği hiç mi hiç yoktu.
 
Advocaat’ın sahaya sürdüğü takımda Salih de vardı. Sousa ve Ozan ağırlıklı olarak geri dörtlü sigortası görevini üstlenirlerken Salih öndeki takımı topla buluşturmaya çalıştı ama hamlık olduğundan bunda sadece golde pozitif göründü. Lens ise artık deşifre olduğundan Eren tarafından bloke edildi desek yalan olmaz. Fernandao rakibin en sağlam ve bu maçtaki en iyi ikilisi Yalçın ve Eprueanu’ya karşı adeta bir savaş verdi. Penaltı da yaptırdı ama onu fazla teknik davrandığından gole çeviremedi. Alper çalışkan ama üretken değildi.  Hazır Fenerbahçe teknik adamından söz etmişken, Van Persie’yi on dakika kala oyuna alırken acaba neler düşündü? Ayakta zor duran Hollandalı acaba memleketli olmasının  avantasını mı kullanıyor? Hani maç başına para falan gibi... Mustafa Pektemek’in oyuna girmesinden sonra Salih’in kenara alınıp yerine üçüncü hava topu ismi Neusttater’in alınması da doğruydu. Çünkü Başakşehir’in oyunu o olamazdı.
 
Tabii liderden de söz edelim. Avcı’nın takımı bir makine takımdır. Kurgulanmış, ayarlanmıştır. O makineye sertlik başta olmak üzere aşırı markaj koyarsanız makine arıza yapar. Hatları arasında irtibat kesilir. Koca oyunda siz lideri vay be diyebildiğiniz bir pozisyonunu hatırlıyor musunuz? Ne koşu yoluna atılan topları gol atan Visca, o da bir kere cılız vurdu, top bulabildi, ne de Cengiz’e driplingle alan kat etmesine izin verildi. Mossoro tek bir olumlu hareket yapmadan 72 dakika oynadı. Oynadı çünkü makinenin asıl parçalarındandı. İşte makine takımların en büyük zaafı budur. Dişlinin arasına çomak soktunuz mu işi biter. Bu nedenle yeni alınan İrfan Can’a ciddi ihtiyacı vardır liderin.
 
Maçın hakemi mi? İyiydi. Sekizden az not almaz. Kartlarında adil davrandı. Ve de maçın gidişatı ve sonucu da tam anlamıyla beklenen biçimde noktalandı.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi