Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İpler koptu kopacak!

İpler koptu kopacak!

Batıda kriz derinleşiyor.. Kılıçlar çekildi ve kimsenin geri adım atmaya niyeti yok.

ABD, İngiltere ve Fransa.. Yeni savaşın “Şeytan üçgeni”nin 3 köşesinde bunlar oturuyor.. Bu cadı kazanının içinde Almanya, Vatikan ve İsrail var.. Tarafların kendi içlerinde ve ötekiler ile arasında bir uyum yok. Korkuyorlar ve öfkeliler.. Kimsenin birbirini dinlemeye tahammülü yok.. Birbirleri hakkında söyledikleri batı medyasında, siyaset dünyasında şok etkisi yapıyor.

Artık kimsenin demokrasiden falan söz ettiği yok. Taraflar birbirini teröre yardım ve yataklık yapmak, silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılık, organ mafyası olmakla suçluyor.. Politikacılar ve bürokratlar sermayenin köpeği, kapı kulu olmakla suçlanıyor..

NATO’yu yerden yere vuruyorlar. NATO’nun görevinin hedef ülkelerde savaş çıkartması ve bölge devletlerine silah satışı için silah üreticilerinin bir pazarlama kuruluşu olduğunu söylüyorlar.

Batı medyasının görevinin hedef ülkelere ve kişi ya da kuruluşlara karşı, efendilerine hizmet eden tetikçiler olduğunu söylüyorlar.. Batıdaki % 1’lik sermayenin % 99’u kontrol etmek için medya ve siyasetçileri kullandığını söylüyorlar..

İstihbarat örgütlerinin politikacılar, bürokratları, gazetecileri, bilim adamlarını nasıl avladıklarını anlatıyorlar..

Batının en tanınmış gazetelerinin televizyonlarının arkasında CIA’in olduğunu söylüyorlar. Tanınmış etkili yazar ve TV sunucularının CIA elemanı olduğunu söylüyorlar.. Bunlar arasında Fox TV, CNN, Axel Springer gibi basın kuruluşlarının da bulunduğunu söylüyorlar bu işin içindeki bazı isimler..

Peki, bu yayın organlarının Türkiye’deki temsilcisi kim? Doğan medya ya da ötekiler kimse, bu konuda bir açıklama yapmayacaklar mı?

Bunlar o kuruluşların sadece acentesi değil, aynı zamanda ortaklık ilişkileri de var.

Peki, ya bu kurumlarda çalışan, aynı zamanda CIA’den maaş alan birileri yok mu? Geçen gün Haber A’da, “Yaz Boz” programında yayınlanan bir programda konuşan ABD’li, Alman uzmanlar çarpıcı iddialarda bulundular..

Savcılar bu röportajları alıp incelemeyecekler mi? İddialar ile ilgili, iddianın muhatapları hakkında soruşturma açmayacaklar mı?

Hükümet, milletvekilleri, Amerikan üsleri üzerinden kaçakçılık yapılıp yapılmadığı, terör örgütlerine silah aktardıkları iddiasının üzerine gitmeyecekler mi? İddialar son derece ciddi ve vahim.

İnsanın aklına bu planların arkasındaki çevrelerin Türkiye’deki işbirlikçilerinin kim olduğu sorusu takılıyor. Bunların medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK’lardaki uzantıları kimler? Bunlar Can’dan ibaret olmasalar gerek!

Bu iddialar konusunda ABD ve AB ülkelerine sığınan, Türkçe Olimpiyatlarında gözyaşı döken ablalar ve abiler ne düşünüyorlar acaba!

Bir iddia da dünyadaki bu protestoları Soros’un düzenlediği.. Bir takım STK ve medya aktörlerine, tanınmış kişilere, katıldıkları eylem başına 500 Dolara kadar katkı sağlıyorlarmış.. Yani Masraflar “Sam amca”dan.. Ötekiler de “Tom amca” oluyor. Yani batıda olan daha önce bizim Taksim’de yaşadığımızın Amerikan versiyonu. Baksanıza Trump’ın görev devir teslim töreni 200 milyon dolara mal olmuş. Külliyenin maliyetine yakın..

Bu arada; Rothchild, Trump’a 20 milyar Dolar rüşvet teklif etmiş. Trump kabul etmemiş.. Trump, global sermayenin ilk 100’ü içinde yok.. Büyük patronlara göre orta sınıftan biri.

Öyle anlaşılıyor ki, ABD 11 Eylül’e doğru hızla gidiyor.. ENRON’un başına gelen, İkiz Kuleler’in başına gelen bakalım kimin başına gelecek bu sefer.. Mesela en büyük darbeyi alacak iki kuruluş sanki NATO ve AB gibi.. BM de yara alır bu işten, Euro da, Dolar da, IMF de yara alır, LIBOR ve benzeri yapılar da..

Batı da Demokratlar, Neo faşistler ve global sermaye arasında bir kör dövüşü yaşanabilir..

Vatikan ve İsrail’in bu kavgada nerede duracağını göreceğiz.. Almanya kimin kontrolüne girecek? Çin ve Rusya ne yapacak? İngiltere ne yapacak?..

Bütün bunlar olurken, herkes bir yandan da göz ucu ile Türkiye’yi izleyecek.. Türkiye’nin; ABD, AB, NATO ile ilişkilerinin seyri merak edilecek.. Türkiye’deki üsler, PKK-PYD ve FETÖ konusu Türkiye açısından bu süreçte hep masada olacak.

Bu arada; belli üniversitelerde, batıdaki bir takım strateji kuruluşları ve enstitülerle yakın temas halinde çalışan akademisyenler ve bazı STK temsilcileri ve basın mensuplarının ABD ve batılı istihbarat örgütleri ile doğrudan ve dolaylı ilişkileri gün yüzüne çıkarsa bu durum benim için sürpriz olmayacak. Bana göre bu durum ByLock’tan daha önemli. Bunlar FETÖ’den talimat almasalar da FETÖ’nün bağlı olduğu sisteme hizmet ettikleri için yine FETÖ’ye hizmet ediyorlar.

Bunlar her partide, her ideolojiden ve siyasi görüşten kuruluşlarda varlar.

Doğrusu ben bunu bekliyordum ama, bu kadar erken değil.. Bu saatten sonra, gelinen noktadan geri dönüş de çok zor.

İpler koptu kopacak..

Sadece “Bir damla kan, bir damla petrol” diyen Churchill yeniden hayata dönmedi, Stalin ve Roosevelt’i bakalım bu kez kim oynayacak.. 1945’e geri döndük. Churchill Trump ise, Putin Stalin’i oynayacaktır. Roosevelt de Kraliçeye kalıyor. Ama bu defa bu ülkede liderleri barış için değil, barışın bugünkü bu şartlarda imkânsızlığını daha yakından görmek için toplanacak sanırım. Tabi toplanabilirlerse.. Toplansalar da, toplanmasalar da uzlaşma olmayacağı kesin.. Ayrışma derin ve çözümsüz. Bu kriz Kapitalizm’in ve Siyonizm’in krizidir.. Zaten 19. YY sonu oluşan kavram ve kurumlarla 21. YY’ı açıklamak mümkün olmayacaktı. Selam ve dua ile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi