Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Sorunlar çözümü daha çok zorluyor

Sorunlar çözümü daha çok zorluyor

Yakın tarihte Türkiye’nin dış politikada hiç bu kadar çetrefilli bir dosya yoğunluğu olmamıştı. ABD’den Avrupa’ya, Ortadoğu’dan yakın bölge ülkelerine kadar hemen hemen her ülkeyle ya çözülmesi gereken bir sorunumuz ya birlikte karar verilmesi gereken konularımız ya da her ikisi birden karara bağlanması gereken dosyalarımız var. Üstelik bütün bunların merkezinde başkanlığının ilk günleri “Müslümanlar” için bir kabus gibi geçmekte olan Trump bulunuyor. Yeni başkanın bir İslam ülkesi olarak Türkiye’nin de işlerini daha baştan zorlaştırdığı aşikardır. Türkiye, dünya siyaseti ve medeniyet ilişkileri bağlamında neyi temsil ediyorsa Trump bunların tamamen aksini temsil ediyor. Ayrıştırıcı, reddedici, yasaklayıcı, önyargılı ve ırkçı... Vatandaşları dahil bütün dünya bu sıfatlarla onu eleştirirken bunlardan kaçınmayacak kadar da özgüven sahibi. 

Manzaranın bu hali zorluk içeriyor elbette. Türkiye’nin ise devam etmekte olan tartışmayla birlikte üstesinden gelmesi gereken acilden daha acil Suriye/PYD/IŞİD meselesi var. Soğukkanlı olmak zamanı… Eğer Trump Washington’dan sızdığı gibi hem Türkiye hem de PYD ile aynı anda işbirliğini ve Esad’lı çözümü önerecek olursa bu Ankara’nın tahammül sınırlarını yerle bir etmek anlamına gelecek. Dahası, Suriye politikası bir felaket olan Obama’nın da gerisine düşülmüş olacak.

ERDOĞAN’IN HAMLESİ NE OLACAK?

Trump’ın ne yapacağından çok geleneksel Cumhuriyetçi refleksin egemen olması ve makulün politikaya dönüşmesi en garantili yol olacak. Ne var ki bu sadece bir temenni… Muhtemelen en güçlü senaryo, ABD yönetimi mevcut durumu radikal ve hızlı bir şekilde değiştirmek yerine zamana yaymayı deneyebilir, ki bu tam bir karın ağrısı olacak demektir. Bu vasatta Türkiye için bir samimiyet ve dostluk sınavı olan FETÖ ile mücadele ve Gülen’in iadesi konuları nereye gider veya gitmez kestirmek çok zor. Hem PYD hem iade konusunda mevcut frenli durum devam ederse de tadımız kaçar.

Ama bu noktada Erdoğan ile Trump’ın beklenen görüşmesinin önemini ıskalamayalım. Cumhurbaşkanı da hiç şüphesiz bu tabloyu görüyor ve kilidi açmanın yolunu arıyor. Zira, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu en iyi Erdoğan biliyor. Ayrıca unutmayalım, eski yönetime yönelik aleni reaksiyonları da yeni yönetimden beklentilerini gösteriyordu. 

Geçelim… Meselemiz sadece Trump’ın şapkadan ne çıkaracağıyla sınırlı değildir. Rusya’nın da PYD konusunda verdiği mesajlar giderek can sıkıcı olmaya başlıyor. Moskova’dan esen ve Ankara’nın pek yüzleşmek istemediği yeni rüzgarın kırılması için Washigton’dan bir hamle şart görünüyor. Görünürde pazarlık gücümüzün sınırlanması anlamı taşıyan bu sürecin akıbeti için yine de Erdoğan’ın hamlesini beklemek gerekiyor.

BİRBİRİNİN DEVAMI SORUNLAR

Esasen karşı karşıya bulunduğumuz sorunların hemen hepsi birbiriyle ilişkilidir. İlaveten ekonomide kur ve finansal dengeler üzerinden yaşanan kırılganlığı da buna eklemekte fayda var. Yeniden yabancı sermaye girişi temin etmek zorundayız ve bu da içerideki stresin yanı sıra çevremizde yaşanan ve terör üreten sorunların çözümüyle yakından ilgilidir. Bir zamanlar olduğu gibi daha çok uluslararası ilişki ve hatta fotoğraf işe yarayacaktır. Bu bağlamda İngiltere Başbakanı May ve Almanya Şansölyesi Merkel’in ziyaretleri bile önem arzediyor. Sorunlarımız olabilir ama çözüm için zemin hala var… Biri çözüldüğünde buna bağlı birkaç sorun da çözüm yoluna girebilir.

Şunu da tekrar hatırlayalım. Normal şartlarda, yani hiçbir sorun ve gerilim yokken bile dünya ile fazlasıyla iç içeyiz. Sorunlar sökün ettiğinde bu ilişki daha da güçlenir ve hakimiyet kurar. Mesela aylardır dolar kurundan şikayetçiyiz, düşürmek için art arda önlemler alıyoruz. Bütün değişkenler sabitken dolar kuru, ABD Merkez Bankası (Federal Reserve/FED) faiz artırımını erteleyince düşmeye başlıyor. FED faiz artırma kararı veya işareti verirse de yakın geçmişte olduğu gibi kur artacak demektir. Gerçek bu… Dünyayla ticaret ilişkisi içinde olan, dış ticaretinin yarısını euro bölgesiyle yapan, Suriye’de rol oynamak isteyen, NATO üyesi ve AB ile müzakere halindeki bir ülke için bu gerçek avantajdır da. Bu ilişki ağı, oyunu kuralına göre oynadığınızda kazanmayı kolaylaştırır; en azından kaybetmemeyi garanti eder.

Madem yeni dönemin arifesindeyiz. O vakit, bu ilişki ağını bir kez daha gözden geçirmekte, paslanmış dişlileri yağlamakta, işlemeyen üniteleri çalıştırmakta fayda vardır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Karaalioğlu Arşivi