Ahmet Hakan haber sunduğu tv. kanalında kısa bir yorum yaptı. Trump’ın Müslümanları Amerika’ya almama kararına İslam dünyasının sessizliğini kınadı.

Dinlerken “çok ayıp!” dedim. “Adam gibi beyanat verip kınamaları ve haksızlığını söylemeleri yetmiyor mu? “Hadi çıkın sokaklara korkaklar” mı demek istiyorsun? Ne yani, Selman Rüşdi ile Hollanda ve Fransa’daki karikatür alçaklığında olduğu gibi sokaklara çıksınlar, bağırıp çağırsınlar, provokatörlerin devreye girmesiyle etrafı ateşe vererek yakıp yıksınlar da kendilerine mi zarar versinler? Sonra da yine siz kalkacak ve “bu ne vahşet yahu? Adam gibi kınayamaz mısınız?” diye ayıplayacaksınız.. Allah şerrinizden korusun!” dedim.  Ama üstünde durmaya değer bulmadım.

Ertesi gün medyayı okurken Ahmet Kekeç Beyin yazısının başlığını gördüm. “Cibilliyetsizin derdi şu: İslam ülkeleri neden sessiz?”

Kimdi bu “cibilliyetsiz” dediği? Niçin bu kadar kızmıştı? Bunu düşünürken birden Ahmet Hakan geldi aklıma ve gülmeye başladım. Bilirim, araları iyidir, girmeye gelmez. Sadece “acaba o mu?” diye okudum yazıyı. İsim vermiyor. Basının hepsini okumadık, başka bu konuyu yazan var mıdır bilemiyoruz. Bu yüzden maalesef o “cibilliyetsizin” kim olduğunu öğrenemedik.

“Ne yazmış? Niye bu kadar kızmış?” diye merak ettim ve okudum.

“Bizim meselemiz, “demokrat” ve “İslam dostu” bilinenlerle” diyor ve mıymıntı ve bulaşık Obama belasını anlatıyor önce. İleride yazacaklara toplu belge sunmuş:

“En çok Müslüman kanı, Müslüman ismi taşıyan ve “İslam dostu bir demokrat” diye pazarlanan Obama döneminde döküldü. En çok işgal bu dönemde yaşandı. Obama yönetiminden müşteki İsrail’e en çok bu dönemde savunma yardımı yapıldı. (38 milyar dolar...) NATO üyeleri, en çok bu dönemde zarara uğratıldı. Üçüncü dünya ülkelerine ekonomik yaptırım en çok bu dönemde uygulandı. Terör örgütleri bu dönemde palazlandırıldı. DEAŞ bu dönemde kuruldu. PYD, bu dönemde ağır silahlarla teçhiz edildi. Ülkemiz bu dönemde bir “işgal girişimine” sahne oldu. FETÖ bu dönemde şımartıldı. Daha kötüsü ne olabilirdi?

Evet, Obama’nın gidişi “ikiyüzlü demokratlık bitti” diye nümayişle karşılandı ama bu zaten tıynetinin gereğini yapacak olan Trump’ı desteklemek anlamına gelmezdi. Bütün seçim stratejisini demokratların sahtekârlığı üzerine kurmuş Trump’tan beklenen, müttefiklerini hatırlaması ve terör örgütleriyle kurulan stratejik ortaklığa son vermesiydi.

Hepsi buydu...

Cibilliyetsiz diyor ki, “Trump duvar örüyor, göçmenleri kovuyor, bazı İslam ülkelerine giriş yasağı uyguluyor, niye tepki göstermiyorsun?”

Bunlar, Obama döneminin “işgal” ve “dolaylı katliam” planlarını desteklemiş kitleler. Dışarıdaki cibilliyetsiz, Trump’la meselesini halletmek için Müslüman kucaklıyor, timsah gözyaşları döküyor, “Hepimiz Müslüman’ız” sloganları atıyor...

İçerideki cibilliyetsiz ise, Erdoğan’la ve istikbaldeki Cumhurbaşkanlığı sistemiyle meselesini halletmek için Trump pataklıyor, “Türkiye’nin suskunluğu dikkat çekti” şeklinde operasyon haberleri yapıyor.”

Yazı böyle uzayıp gidiyor. Sonunda şunları söylüyor:

“Bu cibilliyetsize şunları söylemek isterim: İnanç ve değer tercihlerine savaş açan sensin... Başörtüsü karşıtı nümayişlerde sahne alan sensin... İkna odalarını “hukuka uygun” bulan sensin... Ezan’dan rahatsız olan sensin... Temel hak ve hürriyetlere karşı Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tutan sensin... Özgürlüklere karşı tankları “güvence” olarak gören sensin... Müslümanların ve göçmenlerin hukukunu hatırlaman için, ille de bir manyak Amerikalının başkan olması mı gerekiyordu?”

Evet, bütün bunlar bir adama “cibilliyetsiz” dedirtmeye yeterde artardı bile. Sevgili Ahmet Beye hak verdim; hangi bir cibilliyetsizin isimlerini yazsın, o kadar çoklar ki kitaplara sığmazlar.

Batılılaşmanın gündeme girdiği günden beri bu aydın görünümlü cibilliyetsizler böyle çoğaldılar maalesef.