Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Suriye’de ABD ve Rusya’ya ne kadar güvenilebilir?

Suriye’de ABD ve Rusya’ya ne kadar güvenilebilir?

Ülke olarak Suriye’de çatışmaların taraflarından birisi olarak sahadayız. Ancak, bu ülkede çatışmaların başlatıcısı, akan bunca kanın birinci dereceden sorumlusu Esad ile birlikte sorumlusu olan ABD araziye inmiş değil. Oluşturduğu koalisyon ile arada bir hava harekâtı yapıyor hepsi ondan ibaret. Bu hava harekâtları da başta DEAŞ olmak üzere terör örgütlerine ve Esad rejimine bir zarar vermiyor. Diyebiliriz ki, terör örgütleri ABD ve koalisyon ülkelerinin koruması altında. Böyle olunca Suriye’de DEAŞ’e karşı mücadeleyi ÖSO ve TSK veriyor, diğerleri seyrediyor. Bu arada Rusya ise Esad ile birlikte hareket ediyor. Esad’ın iktidarını korumasında destek veriyor. Görünen o ki, bundan sonrası için Suriye’de ABD ve Rusya Esad’lı geçişi öngörüyorlar. Bu durum resmen açıklanmış olmasa da kulislerde dile getirildiği gibi olaylar incelendiğinde açıkça görülüyor. Bu arada ABD ve Rusya’nın ortak hareket ettikleri bir diğer husus PKK-PYD konusu. Çünkü açıkça ilan ettiler ki, Türkiye istediği kadar PKK-PYD’yi terör örgütü olarak ilan etsin ABD ve Rusya bu görüşü paylaşmıyor. Onlara göre PKK-PYD terör örgütü değil. Peki, PKK-PYD terör örgütü değilse nedir? sorusunun cevabını da özellikle vermiyor, kendilerine saklıyorlar. Bu tavır Türkiye’nin Suriye’de ABD ve Rusya’ya güvenemeyeceğini, hatta bu iki ülkenin Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmeleri ihtimalini de gözden ırak tutmamak gerekiyor. Denebilir ki tüm bunları bu ülkenin asker sivil sorumluları da görüyor ve ona göre tedbir alıyorlardır. Bizde bunun görülmesi ve gerekli tedbirin alınması temenni ederiz. Ancak, geçmişte Irak’ta yaşanmış bir durum söz konusu. Hatırlanacağı gibi Türkiye’de yönetimde hangi siyasi parti ya da koalisyon hükümeti işbaşında olursa olsun Irak’ın kuzeyinde yeni bir oluşumun her gündeme gelişinde yapılan açıklamalarda böyle bir durumun kabul edilemeyeceği ısrarlı bir şekilde dile getirilmiş olasına rağmen Irak’ın işgalinin ardından Kuzey’de bir özerk bölge oluşturuldu. Aynı duruma Suriye’de düşmemek gerekir.
Anayasa değişikliği referandum kampanyasının başlamasının heyecanı içinde Suriye’nin unutulmaması gerekiyor. Çünkü kurt dumanlı havayı sever misali Türkiye bir yandan terör örgütleri ile mücadele yürütürken, diğer yandan ülkemizdeki 3 milyona yakın mültecinin ortaya çıkardığı problemlerle boğuşmaktadır. Bu bakımdan Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölgenin oluşturulması giderek daha da önem kazanmaktadır. Ne var ki, bu güvenli bölgenin oluşturulmasını ABD ve Rusya’nın engellemek için her an bir numara çevirmesi, verdikleri sözleri unutması uzak ihtimal değildir. Yani, Suriye’de ABD ve Rusya’nın dostluğuna sonuna kadar güvenmek başımıza iş açabilir. Çünkü ABD ve Rusya açıkça PYD’nin yanında yer alıyorlar. Bir diğer ifadeyle bizimle birlikte gibi görünürken geleceğe dönük atılacak adımlarda PYD’nin menfaatlerini korumayı ihmal etmiyorlar. Esad Rusya’nın açık, ABD’nin kapalı koruması altında iken PYD; Rusya ve ABD’nin açık korumasına sahip.
 
Bir programda Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın’ın dile getirdiği, “ABD ve Rusya Türkiye’ye karşı birleşir mi?” sorusu haklı bir soru olarak ortaya çıkıyor. Daha önceleri de belirttiğim, ısrarlı bir şekilde dikkat çekmeye çalıştığım gibi ABD ve Rusya Türkiye’yi yanlarında görmek istiyorlar ama bölgede de belirleyici konuma gelmemesini istemiyorlar. Bu çok açık bir gerçek. Yani bölgede Türkiye’ye biçtikleri rol, Haçlı ittifakının sahneye koyduğu oyunda verilen rolü oynaması, oyunun gidişatında belirleyici olmaması. Hâlbuki Suriye’deki her gelişme ABD ve Rusya’dan önce bizi ilgilendiriyor. Çünkü hem ortak bir geçmişimiz var hem de uzun bir sınıra sahibiz. Geçmişte olduğu gibi bundan sonra da Suriye terör örgütlerinin üssü olma konumunu koruyacak olursa Türkiye’nin başı dertten kurtulmayacak demektir.
 
Sonuç olarak, anayasa değişikliği referandum kampanyası iç meselemizdir. Netice itibariyle hayır ya da evet çıksa da meseleyi aramızda sonuçlandırabiliriz ama Suriye’de yaşananlar geleceğimiz açısından büyük önem taşıyor. Bu gerçeği bir kenar iterek referandum sonucunu ülkenin ve milletin bekası olarak takdim etmek doğru bir yaklaşım olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi