Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Doğan’dan başka derdimiz yok mu?

Doğan’dan başka derdimiz yok mu?

Fuat Uğur yazılması gerekenleri “fazlasıyla” yazdığı için ayrıntıya girmiyorum.

Doğan’ın en kıymetli tetikçisinin iddialarıyla ilgili birkaç kelam edip, şimdilik kapatayım bu defteri.

Diyor ki eleman, “Niye başka yayın organlarının evet’i ya da hayır’ı görülmüyor da, Doğan’ınkiler görülüyor, Doğan’ınkiler mesele yapılıyor? Nedir bu Doğan takıntısı?”

Çünkü çocuğum, başka yayın organları sizin gibi “tarafsızmış” ayaklarına yatmıyor.

Kim hangi görüşteyse, onu açıkça deklare ediyor.

Hem “Biz en tarafsızız, en bağımsızız, en bağlantısızız” deyip, hem de (Adanalıların ifadesiyle) “taraflılığın tillahını” sergilemiyor.

Sizler gibi ikide bir “Yalan söylemeyeceğiz, kişilik haklarına dokunmayacağız, namussuzluk yapmayacağız, terörü desteklemeyeceğiz, meşru hükümetlerin yanında duracağız, mutlak tarafsızlığı benimseyeceğiz” diye deklarasyon yayınlamıyor.

Kim hangi rengi kuşanmışsa, o renkle çıkıyor kamuoyunun huzuruna.

Sizin hem renginiz bozuk, hem tıynetiniz bozuk, hem niyetiniz bozuk, hem de “şişmansınız” herkesten...

Referandumda “hayır” oyu kullanacağını söyleyenleri kapı dışarı ediyorsanız, bunu tüm “hayır”cılara uygulamalısınız ve “evet”i de “kovulma gerekçesi” saymalısınız.

Kaldı ki, ister evet deyin, ister hayır deyin.

Kimse sizi tazyik altına almıyor.

Söylenen şu:

Kurnazlık yapmayın, tarafsızlık ayaklarına yatıp, “Rüzgâr tersine mi dönüyor, ne?” diye sinsi manipülasyonlara girişmeyin.

Neyseniz, o olun.

Daha saygın, daha dürüst, daha şerefli bir tutum sergilemiş olursunuz.

Bir de şu:

Hemşireye tekme atan magandayı haftalarca, aylarca manşetten indirmediniz, neredeyse bir milyon adet haber yaptınız...

16 yaşındaki çocuğu “öleceksiniz” diye darp eden laik magandalarla ilgili niçin çeyrek haber yayınlamıyorsunuz?

Başörtülü çocuğu ziyaret eden Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerlere göklere sığdıramıyorsunuz...

İyi yapıyorsunuz...

Bence de Kılıçdaroğlu örnek bir davranış sergiledi.

Hep böyle olsun, hep mağdurun hukukunu gözetsin...

Peki, siz neden bu örnek davranışı “farz-ı kifaye” sayıp, saldırganlarla ilgili “sistematik yayın faaliyetine” girişmiyorsunuz? Laik ve Kemalist oldukları için mi? Neden saldırının üzerini alelacele kapatıyorsunuz?

Üç-beş haber görmek isteriz...

Üç-beş makale...

Üç-beş televizyon oturumu...

Kara gözlüklü Ayşe’den röportajlar serisi...

Hadi davranın kaleme klavyeye, biz de “Doğan da Doğan!” diye tutturmayalım.

 

HAMİŞ

Hürriyet’in bir kurnazı, İrfan Değirmenci’nin kovulmasını gerekçelendirmek için şöyle bir açıklama yapmış: “Taraf olmak, köşe yazarlarına tanınmış bir haktır. Haberciler ve televizyoncular tarafsız olmak zorundadır.”

Çok kurnaz gördüm ama böylesine ilk kez şahit oluyorum.

Tarafsızlığın köşe yazarlarına tanınmış bir hak olduğunu düşünüyorlarsa, hem televizyoncu hem köşe yazarı olan kazurat takımını nereye koyacaklar? Televizyondan kovup, köşelerinde mahfuz mu tutacaklar?

E, yapsınlar o zaman. Aynı zamanda garsonlukla taltif edilen şahsı kovsunlar...

Efendim?

Garsonlukta tarafsızlık şartı aranmıyor mu?

Bilelim o zaman...

Bilelim de, ona göre konuşalım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi