Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Suriye’de, ABD ve Rusya’ya güvenilmez

Suriye’de, ABD ve Rusya’ya güvenilmez

Başlığa bakınca akla hemen, “ABD ve Rusya’ya Suriye’de güvenilmez de başka bir alanda güvenilebilir mi?” sorusu gelebilir. Bu konudaki düşüncemi sıkça, “Küfür tek millettir. Haçlı ittifakı ile yürümek ülkemize zarardan başka bir şey sağlamaz” şeklinde dile getirdim. Bu düşüncemde bugün de bir değişiklik olmadı. Ancak, yazımda sadece Suriye üzerinde duracağım ve buraya yönelik ABD, Rusya ve Türkiye arasındaki görüşmelerin hız kazandığı bir noktada meseleye sadece bu açıdan bakacağım için başlığı, “Suriye’de ABD ve Rusya’ya güvenilmez” şeklinde belirledim. Aslında Suriye’deki gelişmelere sıkça temas ediyorum ve ülkemize yansımalarına dikkat çekiyorum. Bunun da ötesinde bölgemize yönelik 100 yıllık bir planın ve haritanın varlığını hatırlatıyor, bu haritayı hazırlayanların yüz yıl önceki düşüncelerinden vazgeçmediklerine de vurgu yapıyorum. Bu defa iki haberin başlıklarını aktararak konu üzerinde durmak istiyorum. İlk haberimiz Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a ait. Bir gazetemizde, “Bir elinde ABD bir elinde Rus silahı” başlığı ile yer alan haberin spotunda şöyle deniyordu:
“Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş El Bab’daki DEAŞ militanlarının Rus ve Amerikan silahları taşıdığını söyledi ve ’DEAŞ’ı kim çıkardı?’ diye sordu.”
 
İkinci haber ise Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olması beklenen David Petraeus’un bir açıklaması ile ilgili. Açıklama gazetede, “PYD PKK’nın Suriyeli kuzeni” başlığı altında yer alıyor ve başlığın hemen altında şu bilgiye yer veriliyordu:
 
“CIA’nın eski Başkanı olan ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak ataması beklenen David Petraeus, Münih’te gerçekleşen Türkiye konulu bir toplantıda terör örgütü PYD’yi PKK’nın kuzeni olarak nitelendirdi ve Rakka için Ankara’nın çok somut öneriler sunduğunu belirtti.”
Suriye konusunda Ankara başından beri PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu belirtiyor ve ABD’nin bu terör örgütü ile birlikte hareket etmesinin müttefiklikle bağdaşmayacağına dikkat çekiyor. Buna rağmen ABD yönetiminin PYD’ye verdiği destek devam ediyor. Obama döneminde olduğu gibi şimdi de ABD’nin PYD’den vazgeçmediği görülüyor. Çünkü görüşmelerin ardından yapılan açıklamalarda ABD’nin Suriye konusunda nasıl bir tavır takınacağının belli olmadığı, Rakka operasyonu ile ilgili kararın 10 Mart’ta açıklanacağı söyleniyor. Bu arada Türkiye’yi Rakka’ya yönelik operasyonda PYD ile birlikte devreye sokmaya ya da operasyonda PYD’nin de yer almasına razı etmeye çalıştıkları da dikkatlerden kaçmıyor. Bunun sonucu olsa gerek Türkiye’nin Rakka operasyonuna sadece taktik destek vereceği açıklanıyor. Böyle olunca Suriye konusunda ABD ve Rusya’nın aralarında anlaştığını, bu anlaşma çerçevesinde hareket ettiklerini, bundan sonra da bu durumun değişmeyeceğini söylemek abartma olmaz.
 
Bu noktada Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un DEAŞ militanlarının bir elinde ABD diğerinde Rus silahı bulunduğu yönündeki açıklaması da aslında ABD ve Rusya’nın Suriye’de birbirinin ayağına basmayacağının, çünkü ortak hareket sergilediklerinin bir göstergesidir. Bu noktada DEAŞ denen terör örgütünün çekirdeğini Irak’ın işgalinin ardından yer altına çekilen Saddam ordusunun bazı elemanlarının oluşturduğu da düşünüldüğünde, bölgenin başına terör örgütlerini musallat edenlerin başta ABD ve bazı AB ülkeleri olmak üzere Rusya geldiğini söylemek doğru bir tespit olur. Kısacası, terör örgütleri için sömürgeci güçler önce bir takım bahaneler icat ediyor, ardından müsait bir ortam sağlıyor ardından da her türlü desteği vererek bölge ülkelerine saldırtıyorlar. Bununla da yetinmiyor, bu terör örgütleri ile yüz yüze mücadeleyi de Türkiye ve diğer bölge ülkelerine ihale ediyorlar. Böyle bir ortamda dost-düşman ayrımını sağlıklı yapmaktan başka çare yok. Özellikle de sömürgeci güçlerle ilişkilerde karşı tarafın söylediği ve gösterdiğine fazlaca inanmamak gerekiyor. İnanıldığı takdirde oldubittiler gündeme geliyor, dost kazığı(!) yenilmiş oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi