Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ABD’nin PKK/PYD sevdası bitmez!..

ABD’nin PKK/PYD sevdası bitmez!..

ABD ve koalisyon ortakları için bölgemizdeki terör örgütlerinden sadece DEAŞ tehlikeli görülüyor. Bunun yanında PKK ve PYD söz konusu olduğunda bu örgütlerle birlikte hareket etmeyi tercih ediyorlar. Bu tavrın artık gizlisi saklısı da kalmadı. Peki, ABD ve müttefiklerinin PKK-PYD sempatisinin hedefi nedir? Bu terör örgütlerini uzun yıllar desteklemeyi sürdürecekler mi? Bu sorulara yaklaşık 40 yıllıdır terör örgütü ilan etmelerine rağmen PKK’ya desteklerini sürdürdükleri düşünülürse, İngiltere’nin hazırladığı, uygulamasını ABD’ye havale ettiği yüz yıllık planda hedefe ulaşılana kadar birlikte hareketleri devam edecek demektir. Bu bakımdan ABD ile ilişkilerde her türlü ihanete hazır olunmak, her türlü tedbiri almak gerekiyor. Peki, İngiltere’nin hazırlayıp ABD uygulamasına terk edilen plan nedir? Bu sorunun cevabı artık gizli bir yanı kalmış değil. Bu da bölgemizde bir Kürdistan’ın bağımsız olarak hayata geçirilmesi, bölgede Batı’nın çıkarlarının bu yolla korunması düşünülmektedir. Kısacası ABD ve koalisyon ortakları PKK ve PYD terör örgütlerini özerk yapıya kavuşturmanın peşindedirler. Bazen söz konusu örgütler aleyhine açıklamalar yapmaları kimseyi kandırmamalıdır. Bu tür ileri geri adımlar diplomasinin gereği olarak atılmaktadır. Bu arada Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne de terör örgütleri ile mücadelede fazlaca güvenmemek gerekiyor. Bölgemizdeki Kürt örgütlerinin en eskisi Barzani ailesinin oluşturduğu, sonunda ABD’nin Irak’ı işgali ile özerk bir bölgeye kavuştukları hatırlanırsa ne demek istediğimiz net bir şekilde görülür. Eğer, ABD ve koalisyon güçlerinin, hatta Rusya’nın PYD sevdası anlaşılamaz ise, bölgemize biçilen nihai hedefi anlamak da mümkün olmaz. Bu arada dört devlete dağılmış olan Kürt kökenlilerin tamamının bu oyuna evet dediklerini söylemek yanlış olur. Ancak, uzun yıllardan beri Batı’ya ve İsrail’e bağımsızlık adına taşeronluk yapan grupların olduğu bilindiğine göre PKK ve PYD’nin bölgemizde faaliyetlerine son verilmesini ABD’den ya da koalisyon ortaklarından beklemenin sonucu hüsran olur.
 
Bir adım daha atarsak Irak ve Suriye’ye yönelik ABD politikalarında Trump yönetiminin önemli ölçüde değişiklik yapacağını, Türkiye’nin beklentilerine yaklaşacağını beklemenin de gerçekçi olmadığını söyleyebiliriz. Böyle olmasaydı bir takım ABD’li yöneticiler Türkiye’ye geldiklerinde söylediklerinin aksini yapar, burada YPG aleyhine bir takım sözler sarf ederken, ardından Kobani’ye geçerek PYD’ye silah sözü verirler miydi? Bunun da ötesinde Türkiye ısrarlı bir şeklide PYD’yi terör örgütü ilan ederken Irak üzerinden zırhlı araçlar sevk ederler miydi? Hem de uluslararası hukuku çiğneyerek. Bu arada PKK’nın son zamanlarda Kuzey Irak’ta yeni bir kamp kurmakta olduğu, buna karşı ne Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin ne de ABD ve koalisyon ortaklarının seslerinin çıkmıyor oluşu da önemli bir gelişmedir. Netice itibariyle Türkiye’nin dost ve müttefik(!) ilan ettiği ülkeler bölgemizde Türkiye’yi değil terör örgütlerini partner olarak kabul ediyorlar. Böyle olunca Suriye’de terör örgütü DEAŞ’tan temizlenen bölgelerin bir oldubitti ile PYD’nin kontrolüne geçmemesine dikkat etmek şart. Çünkü Suriye’de çatışmaların son bulması, ülkenin terör örgütlerinden temizlenmesinden söz edildiğinde ABD’nin olayı sadece DEAŞ ile sınırlandırması böyle bir gelişmeyi ihtimal dışı bırakmıyor. Özellikle bundan sonra ABD Suriye’ye kara gücü sevk edecek ve sevk ettiği bu askerler PYD’nin kontrolünde olan alanda yerleşecek olursa bilinmelidir ki, DEAŞ’tan temizlenen bölgelerin PYD kontrolüne terk edilmesi uzak ihtimal değildir.
 
Hemen belirteyim ki derdim felaket tellallığı yapmak değil. Ancak, dünden bugüne yaşanan olaylar hatırlandığında ABD ve İsrail’in bölgede kendilerine bağlı bir Kürt devleti kurmanın peşinde oldukları açıkça görülür. Türkiye olarak her fırsatta PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu ifade ettiğimize göre Suriye’de PYD’ye alan açılmasının aynı zamanda PKK’ya alan açılması anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki kullanılan diplomatik dile bakarak dost görünen ülkelerin düşmanlık peşinde olduğunu gözden kaçırmadığımız takdirde oyun bozulabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi