Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Ekmekleri çalınan çocuklar

Ekmekleri çalınan çocuklar

Vahiy insanın yol haritası, pusulasıdır. Eğer pusulayı şaşırırsanız her şey ters yüz olur. Nitekim günümüzde eğitimden, sosyal yaşama, aile içi ilişkilerden iş hayatına kadar hayatımızın tüm safhalarında bariz bir tenakuzla iç içe yaşıyoruz. Bu durum sadece düşünce karmaşasına yol açmıyor aynı zamanda devasa bir israfın ortaya çıkmasına da neden oluyor.
 
Bir yanda tonlarca ekmek israf edilirken diğer yanda her dört saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor, her on kişiden biri açlığa maruz kalıyor. Onlarca insan açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybederken, yılda 1,3 ton gıda çöpe gidiyor. Oysa israfın dörtte birinin önlenmesi bile açlıktan ölen insanların gıda ihtiyaçlarının karşılaması için yeterli gelecektir. 
 
Dünyanın gündemi hızla değişiyor. Birey ve toplumlar üretilen suni gündemlerle meşgul olurken hemen her dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Başta da dediğim gibi yaşadığımız çağ bir çelişkiler yumağı. Burada her şey iç içe geçmiş durumda, her şey karşıtıyla ortaya çıkıyor. 
Bunca çelişkiler içinde insan olmak ve insan olarak kalabilmek ne zor şey değil mi? 
 
Bir yanda lüks ve şatafat içinde yaşayan elit kesim, diğer yanda toprakları madenleri sömürülmüş ve açlığa terk edilmiş halklar... Bir yanda kilo verebilmek için her yolu deneyen insanlar diğer yanda açlıktan ölenler.
 
Birleşmiş milletler gıda ve tarım organizasyonuna göre dünyada yaşayan her 100 kişiden 11 yetersiz beslenmeden hayatını kaybediyor. Bu insanların büyük çoğunluğu yoksul ülkelerde yaşıyor…
 
Küresel kapitalizm Afrikalı yoksul insanların topraklarını sömürmekle kalmıyor, onları açlığa terk ederek kitlesel ölümlere sebebiyet veriyor. Hayat hakları ellerinden alınan Afrikalı halklar, sömürgeci baronların çizmeleri altında yok olup gidiyorlar. Yabancı yatırımcılar tarafından satın alınan ya da kiralanan araziler ise bu kesimler tarafından endüstriyel tarım için kullanılıyor. Yani bölgede bir nevi tarım emperyalizmi yapılıyor. Ülkede yer alan tarım alanlarının büyük bir bölümü ise hâlâ kullanılmıyor.
 
Eğer toplumun bir kesiminde israf hat safhaya ulaşmışsa, diğer kesiminde açlık ve yoksulluk baş gösterecektir. Çünkü hayat hassas bir terazinin üzerine kurulmuştur, israf ise bu terazinin ölçüsünü bozmaktadır.
 
Kapitalist zümreler, Afrika halkının kaynaklarını sömürerek onları yoksullaştırıyor sonra da göstermelik yardımlar yaparak bu toplumları kendine bağımlı hale getiriyor. Fakat ilginçtir ekranlara yansıyan göstermelik yardımlar şuursuz kitleler üzerinde etkili oluyor. Oysa ne yapılan yardımlar ne de imzalanan mutabakatlar Afrikalı halkın sorunlarına merhem olabiliyor.
 
Sömürgeci zihniyetlere göre Afrika, açlığın ve yoksulluğun hüküm sürdüğü bir kıta. Açlıktan boylu boyunca uzanmış, son nefesini vermek üzere olan bir çocuğun fotoğrafına ödül veren bir zihniyetten bahsediyoruz. Ötekileştirdiği halkların kanları üzerinden rant elde etmeye çalışan bir güruhtan bahsediyoruz. Bu güruhlar Afrika halkına medeniyet götürmemiştir aksine bu topraklarda mevcut olan değerli madenleri ve petrolü işgal etmek için yola çıkmış ve hedefine de büyük oranda ulaşmıştır. Mesela açlık ve yoksulluğun hüküm sürdüğü Etopya zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip, bu yönüyle belki de Afrika’nın en zengin ülkelerinden biri. Fakat Etiyopya birey ve toplumların zihinlerine açlık ve yoksullukla kazındı ne garip bir çelişki değil mi? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi