Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Avrupa: Akıl tutulması değilse...

Avrupa: Akıl tutulması değilse...

- İslam düşmanlığı vardır Avrupa'nın genlerinde.

- Türkiye'ye karşı da tetiktedirler.

- İstanbul'un İstanbul yapılmasından bu yana, ordularımızın Viyana kapılarına dayanmasından bu yana bir iç hesaplaşma duygusu yaşar, gelir.

- Osmanlı sona ererken, mirasa konmak için “kimi Hindu – kimi yamyam” olarak üzerimize çullanmaları da o hesaplaşma ile ilgilidir. Yakında Çanakkale'yi yaşayacağız.

- Bizans'ın varlığına son verilmesinden bu yana Batı'nın gündeminde olduğu var sayılan “Şark Meselesi bitti mi?” sorusunun cevabını “Evet bitti” diye vermek çok kolay değil.

- Şu sıralar Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da, Danimarka'da sergilenen iz'ansızlık, islamofobik tırmanış, onun yönetimleri de zehirlemesi, bu derin tarihi birikimin yansıması mıdır? Akla onların gelmesi kaçınılmaz. İslam ve onun ön yüzündeki sesi Türkiye denildiğinde Avrupa'nın kimyasında hareketlenme başlıyor ve “Batı değeri” diye nitelenen demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, özgürlükler vs... çöplük malzeme haline geliveriyor.

- Bir kere, suçlandıklarında fevkalade irrite oldukları Nazi – Faşist zeminin iktidar alternatifi olacak biçimde geniş kitlelerde karşılık bulması başlı başına bir sendrom. Avrupa, şayet Nazi – Faşist tanımlamalardan rahatsız oluyorsa, oturup bunun tedavisi için çaba sarf etmeli. Ve o akım, bir oy potansiyeli olarak görülüp, üzerine yatırım yapmak için bir “Dost, müttefik ülke”ye karşı her şeyi gözden çıkaracak bir sahiplenme ile ödüllendirilmemeli.

- Hollanda'nın bir bayan bakanımıza yaptığı muamele, diplomatik teamüllere aykırı olmanın ötesinde, insanlık için utanç vericidir. Avrupa'nın bu olaya Türkiye'den çok önce tepki vermemesi ise gerçekten insani bir tükenişin göstergesidir. Öyle bir muamelenin Türkiye'de nasıl bir “onur meselesi” yapılacağını düşünmemek, bir akıl tutulmasının eseri değilse, “Türkiye karşıtlığı”nın cinnet boyutuna ulaştığının göstergesidir.

- Avrupa ile ilişkimiz var. Tarih boyunca da ilişkimiz oldu. Bazı ülkelerle savaştık, bazıları ile ittifak yaptık.

- Avrupa da bir bütün değil. AB'ye girmek için müzakere halindeyiz. Almanya'ya kızıyoruz, Fransa'ya teşekkür ediyoruz. İngiltere “Gelin bizde toplantı yapın” diyor.

- “İdeolojik” anlamda bütün “Batı” ile hesaplaşabiliriz. Batı'daki “değer pörsümesi”ni sorgulayabiliriz. Batı kendi içinden de kendi değer pörsümesini sorguluyor.

- Avrupa ile ilişkimiz var. AB ile bütünleşmek hala “stratejik tercih” olarak görülüyor. Ekonomik ilişkiler malum. Olan biten nasıl yansıyacak bu alana? Avrupa medyası, olan biteni pek “Türkiye bakışı” ile görmüyor. Aksine, Erdoğanfobisini beslemek için malzeme haline getiriyor. Zaten bununla mücadele ediyoruz, şimdi onun geniş kitleler nezdinde beslenmesine imkan vermemek lazım.

- Avrupa ile ilişkimizde en önemli bağlantı noktalarından birisi oradaki insan varlığımız. 4 veya 5 milyonluk bir Türkiye insanı var Avrupa'da. Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa'daki vatandaşlarımızla buluşmalarında onlara “içinde bulundukları ülke ile iyi ilişki kurmalarını ve anavatanları ile bağı diri tutmaları”nı tavsiye etti bugüne kadar. Bulundukları ülkenin dilini öğrenmelerini, çocuklarının kendi ülkelerine aidiyeti kaybetmemelerini istedi onlardan. Onların birçoğu oralarda “vatandaş” oldular. Bu çerçevenin korunması önemli aslında. Uzun vadede Türkiye için bir zenginlik bu insan varlığı. Yabancı karşıtları, muhtemelen gerilimleri istiyor ve kışkırtıyor. “Azınlık” halindeki insan varlığımıza nefes aldırmak istemiyor. Bunu aşmak için de politikalar geliştirme ihtiyacı var. Yönetimlerle ilişkiler de bu açıdan önemli.

- Türkiye'nin, 16 Nisan'da “Evet”leri pekiştirmek için böyle bir gerilimi tırmandırdığını asla düşünmüyorum. Yakın zamanda yaşadığımız “Rusya gerilimi” önemli bir tecrübe oluşturmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı Almanya'yı Hollanda'yı kınarken Fransa'ya teşekkür etmiştir. Başbakan yüksek tonlu tepkilerin yanında diplomatik dili de ihmal etmiyor.

- Avrupa'ya son söz: Türkiye'nin düşmanlığı değil dostluğu kazandırır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi