Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Mayınlı tarlada top oynamak!

Mayınlı tarlada top oynamak!

Bizim yaptığımız mayınlı tarlada top oynamak..
Her taraf mayınla dolu..
Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
İlginç bir kamplaşma var. Kimse kendi içine dönüp, “Biz nerede yanlış yaptık” diye sormuyor..
PKK ya da DTP'liler soruyor mu? Ülkücüler, ya da bizim dindarlar?.
Ergenekon 28 Şubat'ta canımıza okudu.. Şimdi kimilerimiz Ergenekon'la aynı telden çalıyor..
Niye!
Çünki onlar ulusalcı, anti Amerikan, anti siyonist.
Aslında onların anti Amerikancılığı ve anti siyonistliği, ABD'nin kendilerini bırakıp bizimkilerle flört etmesi sebebi ile.. ABD sarışın, mavi gözlü, batılılaştırılan, kıyafetini, yaşam tarzını, düşünce kalıplarını radikal şekilde değiştirip, kendini batıya uyduran birlikte yaşadığı sarışını bırakıp, başörtülü, esmer köylü kıza dünür gönderiyor..
Sarışın Ergenekoncular kıskançlık histerisine kapılmış durumda.. “Beni nasıl terk edersin, senin için saçımı süpürge ettim, ne dedin de yapmadım” diye gözyaşı döküyorlar..
“Ben senin eserinim! Peki niçin bugün ben değil de o.. Ona karşı bugüne kadar beni sen kışkırtmadın mı? İkna odalarını ‘Çağdaş yaşam tarzı’ için senin adına ben kurmadım mı?”
Bizimkiler de “gömlek değiştirip” siyaset sahnesine çıkıyorlar..
Birileri, “gömlek değiştirmemekte direnenler”i kışkırtıyor.: “Bak onlar kafirlerle flört ediyor, Amerikan uşaklığı yapıyor, siyonizmin kucağına oturuyor.”
Sanki dünki “gömlek değiştirmeyenler”i, iktidar koltuğundan yaka paça indiren kendileri değilmiş gibi.
Dün dündü, bugünse bugün!..
Ergenekon'un Agartha'sından geçin de kadınlar erkek, erkekler kadın oluyor netekim.. İlhan Kesici CHP'li oluyor mesela..
Sanki dünki Batı Çalışma Grubu'nu onlar kurmadı!
Bakın Ergenekoncular yarın iktidara gelseler, hemen saflarını değiştirip, bugün dostluk eli uzattıklarına silahlarının namlusunu gösterirler..
Satarlar yani.
Ateş Paşa, İran'ı, Rusya'yı, Çin'i AB'ye alternatif olarak gösterirken samimi mi buluyorsunuz! Yok canım, dengeler değişir, 24 saatte satarlar birbirlerini..
Bu alemde dostluk ve vefa diye bir şey yok.. Dengeler değişince hesap da değişir..
Apo'nun ortaya çıkışına, yükselişine, düşüşüne bakın, ne demek istediğimi anlarsınız..
Beni üzen bu yalan rüzgarına kanıp, oynanan oyunu ciddiye alan figüranlar.. Ölüyor, öldürüyorsunuz, işiniz bitince bir kenara fırlatılıp atılıyorsunuz..
Hani öyle diyordu ya adamın biri, Kur’an-ı Kerim'e, bayrağa ve silaha el basıp yemin ettiriyordu! Ölmek var, öldürmek var, öldürülmek var..
Memleketimin insanı da buna inanıyor..
Koca koca memleketleri, 3-5 siyasi önder, 3-5 dini önder, 3-5 ideolojik önder, örgüt lideri ile kontrol ediyorlar.. Önce herkes örgüte, liderine, ideolojisine iman ettiriliyor, dışlananların işini bitirecek bir düzen kuruyorsunuz, zaten sizin dışınızda kalana hayat hakkı yok, bağlananlar ise köle. Biyonik robot.. Siz onları, onlar toplumu kontrol ediyor. Sizi de birkaç ülkenin istihbarat örgütleri.. Bu kadar kolay..
Sağ-sol, Alevi-Sünni olaylarına bakın; Sivas'ı, Başbağlar'ı hatırlayın..
Parti liderleri desen her biri kendini küçük Atatürk zannediyor..
Bir yanda Atatürk'ün dev portresi, öte yanda kendi resmi, ortada Milli Bayrak ve parti bayrağı. Hepsi “Tek Adam”. Tabii bir de 2. adamları var majestelerinin!
Lider dediğin böyle olur. O zaten partinin sahibi, ideoloğu, her şeyi..
Bizim insanımız oy verdiği adamı kolay kolay eleştirmiyor. Muhalefetin azgınlığından korkup, kendi adamını sonuna kadar savunuyor, ötekilerin ekmeğine yağ süren adam durumuna düşmek istemiyor....
İktidar o muhalefet sayesinde, muhalefet ise o iktidar sayesinde varlığını sürdürüyor..
Bakın! Derin parti yapılarını aşmadan, derin devletle hesaplaşamazsınız. Partilerdeki kayıtdışı işlemleri sonlandırmadan, devletteki kayıtdışılıkla mücadele edemezsiniz..
Peki ben derdimi kime, nasıl anlatacağım!..
Kimseden yana değilim..
Suçlu da olsa insanların hakları olduğunu düşünüyorum.. Hukuki cezanın dışında, insanlara insanlık dışı işkenceler yapılmasını doğru bulmuyorum..
Bir askere, polise.. ya da PKK'lıya haksızlık yapılsa ona da karşı çıkmamız gerekmiyor mu aslında!
Vatandaş buna razı değil..
Sanki PKK kanundışı cezaları da hakkediyormuş gibi!.. Onun rolü bu; “Kötü adamı oynamak”. Biz filmdeki aktörlerin yakasına sarılıyoruz..
Siyaset sahnesindeki iyi ya da kötü adamlar sadece kendi rollerini oynuyor..
Maskeli baloya benziyor siyaset dünyası.. Bir tek yüzleri de yok.. 28 Şubat'ın şeyhinin gerçek kimliğini yeni yeni öğreniyoruz..
Peki bizim insanımızın ferasetine ne oldu? Nasıl bu kadar kolay kanıyoruz?!
Nasıl bu kadar kolay savruluyoruz? Neden hep aynı çukura düşüyoruz?.
Bir topluluğa olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor.. Zulmün doruklarındaki insanların bile tevbe edebileceklerini bilmemiz gerekiyor..
İçine sürüklendiğimiz siyasi kan davaları, ideolojik kavgaların zebunu olmaktan kurtulmadan bize huzur yok..
Dağdaki çatışma görüntüleri, ovadaki şehid cenazelerinin törenleri arasına sıkışmış insanların duygularını kontrol etmelerinin güçlüğünü biliyorum, ama başka çaremiz yok! Bu kanlı ve kirli oyunun kurbanı olmak istemiyorsak, adalet, barış, özgürlük temelinde buluşmamız gerekiyor ve herkesin önce kendi içine dönüp bakması gerekiyor.
Yaptığımız işin, kimin işine yaradığı ya da yaramadığından önce, kendi işimize yarayıp yaramadığını, yaptığımız için ahlaki ve hukuki olup olmadığını düşünsek daha iyi bir şey yapmış olmaz mıyız?
“Onlar sözü dinler doğrusuna uyar, işe bakar doğru ise yapar, yanlışsa karşı çıkarlar. Onlar bilirler ve yalan söylemezler, söz verdiklerinde sözlerinde dururlar, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşıdırlar.” Bizi kurtaracak formül burada gizli değil mi?
İşin gerçeği şu ki, hiç birimiz tam anlamı ile temiz değiliz. Yeteri kadar bilgili, dürüst ve cesur da değiliz.. Unutmayalım ki, Allah zalim ve cahil bir kavme hidayet nasib etmez! Ve her topluluk layığını bulur! Biz kendimizi değiştirmedikçe de Allah (cc) bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir!
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi