Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ABD dost ise düşmana gerek yok demektir

ABD dost ise düşmana gerek yok demektir

İçerde halk oylaması sebebiyle birbirimizle didişmeyi bir kenara bırakarak dost ve müttefik ilan ettiğimiz ülkelerle içine düştüğümüz çatışmaya yönelmemiz gerekiyor. Halkoylamasında evet ya da hayır denilmesi netice itibarıyla bir iç meselemizdir ve ne olursa olsun bu ülkede birlikte yaşamak, birlikte yaşayabilmek için de ülkemize birlikte sahip çıkmak durumundayız. Yani gereksiz yere içeride birtakım kırgınlıklar ve küskünlükler üretmekten kaçınarak dış düşmanlara karşı ortak bir tutum sergilemeliyiz. Buna ihtiyacımız var. Millet olarak bizim dışa karşı oluşturacağımız birliktelik ister istemez dost görünümlü düşmanların atacakları adımları biraz daha düşünerek atmalarına sebep olacaktır. Bunun aksi, yani kamplaşmış bir görüntü bu dış düşmanların işini kolaylaştıracaktır. Bunun için halkoylaması öncesi sürdürülen kampanyada kullanılan kelimeleri dikkatli seçmek, muhataplarımızı incitecek sözlerden kaçınmak gerekiyor. Halbuki, iktidar ile anamuhalefet arasında sürdürülen karşılıklı söz düellosunda dozaj giderek artıyor.
 
Bu noktada gelişmelerin sadece ABD ile ilgili boyutunu bir kez daha kısaca hatırlatmak istiyorum. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, “ABD’yi dost ve müttefik görüyoruz” sözlerini sarf ettiği sıralarda ABD liderliğindeki koalisyon güçleri tarafından Musul El Cedide mahallesine düzenlenen hava saldırısında 200’den azla sivilin öldüğü haberi ajanslara düşüyordu. Aynı ABD, Suriye’de geçen hafta cemaat yatsı namazını kılarken bir camiye saldırarak 50’nin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Bu olayın üzerinden çok geçmeden yine Suriye’de bir okulu bombalayarak çok sayıda çocuğun ölümüne sebep oldu. Kısacası, ABD ve koalisyon güçleri Irak ve Suriye’de terör örgütlerini yok etmek için değil, siviller katletmek için çalışıyorlar. Bu gerçeği artık herkesin görmesi gerekiyor. Öncelikli olarak Irak ve Suriye’de önce ortalığı karıştırarak karmaşanın önü açıldı, ardından terör örgütler meydana sürüldü. Ardından da bu iki ülkeyi terör örgütlerinden kurtarmak gibi sahte bir gerekçe ile bir yandan işgal, öbür yandan insan varlığı yok ediliyor. Önümüzdeki günlerde gelişmelerin hangi boyuta ulaşacağını insan düşünmek bile istemiyor. Çünkü işgalci güçler için hayatını kaybeden Müslümanların hiçbir önemi yok.
 
Bu arada ABD’nin cinayetlerine YPG denen terör örgütünün de ortak olduğunu söylemeye gerek yok. Çünkü bu gerçeği sağır sultan bile gördü ve anladı. Yani Irak ve Suriye konusunda Türkiye’nin söyledikleri ve ikazları dikkate alınmıyor. Bu gelişmelerde artık özellikle kurulacak üsler için Suriye’nin paylaşılmasında ABD ve Rusya’nın anlaştığı da bir başka husus. 
 
Türkiye’nin bir yandan AB ile ilişkileri gerilirken, öbür yandan ABD’nin terör örgütü ile Suriye’deki hareketi Türkiye aleyhine sonuçlar verecek boyutta devam ediyor. Bunlar da yetmiyormuş gibi ABD ve İngiltere tarafından cep telefonundan büyük elektronik aletlerin uçakta yolcunun yanında bulundurmasının yasaklanması kararı da özellikle ABD’nin Türkiye’ye yönelik bir hamlesi olarak nitelendiriliyor. Özellikle THY’nin transit yolcu sayısındaki artış ve üçüncü havalimanın bu kararın alınmasında etkili olduğunu söylemek mümkün. Kısacası THY’yi baltalamak, Batılı şirketleri korumak için alınmış bir karar.
 
Yukarıdan beri sıraladığımız ve hepsinin arkasında ABD’nin bulunduğu tüm bu gelişmeler karşısında Dışişleri Bakanı’mızın, “ABD’yi dost ve müttefik görüyoruz” sözlerini nasıl yorumlamak gerekir? Karşı tarafı kırmamak için söylenmiş olsa bile böyle bir yaklaşım bunca katliam ve aleyhimize alınan kararlar karşısında tepkisiz kaldığımız anlamına gelmez mi? Bir yandan özellikle Gülen’in iadesi hususunda ABD’nin sergilediği olumsuz tavır karşısında yapılan işin dostlukla bağdaşmadığı yüksek sesle dile getirilirken, öbür yandan da “ABD’yi dost ve müttefik olarak gördüğümüzün ifade edilmesi ya bir kararsızlığın sonucudur ya da her şeye rağmen ABD’yi kırmama çabası olabilir. Ancak böyle bir yaklaşım bir yanağımıza atılan tokadın ardından öbür yanağımızı çevirmekten farksız olmaz mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi