Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Esad ilk defa mı çizgiyi aştı?

Esad ilk defa mı çizgiyi aştı?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acil olarak toplandı ama bir kınama bile çıkmadı. Güvenlik Konseyi henüz toplanmamışken yazdığım dünkü yazımda Birleşmiş Milletler’in mevcut yapısı ile zalimleri dize getirmesinin mümkün olmadığını belirtmiştim. Çünkü zalimlerin dünyayı sömürüde ve kan dökmede birlikte hareket etmeseler bile dayanışma içinde olduklarına dikkat çekmiş, BMGK’nden Esad’ın zehirli gazla çocuk ve kadınları katletmesine karşı ciddi bir adım atmasının mümkün olmadığını hatırlatmıştım. Artık herkes biliyor ki, Birleşmiş Milletler’in yaptığı tek şey çatışma bölgelerinden canlarını kurtarmak için başka ülkelere sığınanların, çatışmalarda hayatını kaybedenlerin listesini yayınlamaktan ibaret. Bu haliyle, Birleşmiş Milletler’in belki yokluğu varlığından daha hayırlı olurdu.
 
Birleşmiş Milletler’le ilgili bu tespitin ardından ABD Başkanı Trump’ın, “Esad çizgiyi aştı” şeklindeki açıklaması üzerinde durmak istiyorum. Öncelikle Esad’ın çizgiyi ilk defa aşmıyor olmasını hatırlatmak gerekir. Daha önce de çeşitli kereler çizgi aşıldı ama, dünyadan ciddi bir tepki görmedi. Daha doğrusu tepki birtakım açıklamalarla geçiştirildi. Fiili bir müdahale söz konusu olmadı. Böyle olunca Trump’ın bazı medya organlarında “Müdahale sinyali” olarak değerlendirilen açıklamasının BM Güvenlik Konseyi’nin tavrından fazla bir arkı olmasını düşünmeme rağmen fazla iyimser değilim.
 
Suriye’de çatışmaların başlangıcında ABD’nin işin içinde olmadığını düşünen var mı bilmiyorum. Türkiye’de olayların hemen başında “Esad kısa süre içinde iş başından uzaklaştırılacak” açıklamaları yapılırken bunun ABD kaynaklarından gelen değerlendirmelere dayandığını söylemek yanlış olmaz. Tüm bunlara rağmen 6 yıldır milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk ederek komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Bu arada Birleşmiş Milletler’in tuttuğu ve zaman zaman açıkladığı çeteleye göre çatışmalardan bu yana Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısı milyonu aşmış durumda. Şimdiye kadar Esad’ın iş başından uzaklaştırmak adına bırakın fiili müdahaleyi, dolaylı olarak bile ABD hiçbir davranış sergilemediğini söylemek yanlış olmaz. Suriye’de Esad karşıtı çeşitli gruplar faaliyet gösteriyor. Bu gruplara verilen her türlü desteğin Esad’ın devrilmesi için değil, PKK’nın Suriye uzantısı YPG’yehakimiyet alanı kazandırmaya yönelik olduğun bilmeyen kaldı mı? Demek istediğim o ki, ne ABD ve koalisyon ortakları ne de Rusya bugüne kadar Esad’ın gitmesi ile ilgili bir faaliyetin içinde olmadılar. Dolayısı ile bugüne kadar rejim tarafından işlenen cinayetlerin tümünde sorumlulukları vardır. Böyle olunca zehirli gazla 100’ü aşkın insanın hayatını kaybetmesinin ardından Trump’ın çizginin aşılmasından söz etmesi dünya ile alay etmekten öte bir anlam ifade etmez. ABD için Irak ve Suriye başta olmak üzere İslam dünyasında milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi kırmızı çizgi oluşturmuyor. Yani, zalimler zehirli gaz kullanmamak şartıyla istedikleri kadar Müslümanı katledebilirler. Bu ne biçim mantıktır? Esas olan insan hayatın değil midir? Havadan ve karadan atılan bomba ve füzelerle milyonlarca insanın ölümü onların insanlık anlayışına ters düşmüyorsa, gazla öldürülmesi de bu zalimleri fazla ilgilendirmez, vicdanlarını rahatsız etmez.
 
Gelişmelere dikkat edildiğinde aslında BM’nin varlık sebebini çoktan kaybetmiş olduğu görülür. Varlığını sürdürüyor olması, dünya barışına hizmet ettiğinden değil, sömürgeci güçlerin birbirlerini dengelemeye yönelik olduğu görülür. BM Güvenlik Konseyi’nin görevi 5 daimi üyesinin sömürü çarkını sürdürürken ortaya çıkan tepkilerin veto ile hafifletilmesidir. Kısacası, BM’nin görevi zalim sömürgecilerin sömürülerine ve işledikleri cinayetlere uluslararası bir kılıf uydurmaktan ibarettir. Bu gerçekler ortada iken hâlâ ülkemizde bazı yöneticilerin “Batı ile ilişkilerimizi kesecek değiliz” şeklinde açıklamalar yapmaları da dikkat çekicidir. Bir yandan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bazı bakanlar son zamanlarda AB ülkelerinde yaşanan çirkinlikler karşısında, “Haddinizi bilin. Bilmezseniz biz ne yapacağımızı biliriz” anlamına gelen açıklamalar yaparlarken, bir başka sorumlunun, “Türkiye, Batı ile kopacak filan değil” şeklindeki açıklaması bir bakım karşılıklı paslaşmadan öte gitmiyor. Yani BM’de olduğu gibi bir taraf çizgiden söz ederken öbür taraf tepkiyi azaltıcı açıklamalar yapıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi