Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Söylenenlerin yerine getirilme zamanı

Söylenenlerin yerine getirilme zamanı

Ötekileştirici ve kamplaştırıcı bir kampanyanın sona ermiş olması sanıyorum ülke ve insanımız açısından önemli bir durumdur. Çünkü şahsen sergilenen üslubun sertliği, hatta hakarete varan birtakım söylemlerin havada uçuşuyor olmasından rahatsızdım. Bu sebeple kampanya boyunca 17 Nisan sabahı siyasilerin birbirlerinin yüzüne bakamayacak noktaya gelmemeleri gerektiğine, nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın bu ülkede birlikte yaşayacağımıza dikkat çekmeye çalışmıştım. Nihayet şapka düştü kel göründü. Hemen belirtelim ki,  sandıktan çıkan sonucun hukuki olarak tartışılması doğru değildir. Çünkü demokratik mekanizmaların uygulanmasında mevcudun dışında yeni bir usul belirlenmiş değildir. Yani sandıkta bir oy fazla almış olan kazanmış demektir. Bunun güçlü ya da zayıf bir kazanım olmasının hukuki açıdan önemi yoktur. Ancak olay siyasi olarak birtakım değerlendirmelere tabi tutulabilir. Tutulması da gerekir. Bu da siyasi partilerin kendi içlerine dönük değerlendirmeleri ile ilgilidir. Söz gelimi ortaya çıkan sonuç en son 1 Kasım seçimlerinde AK Parti ile MHP’nin aldıkları oylarında bir gerileme olduğunu gösteriyor. Buna rağmen referandumun galibi hukuki olarak ‘evet’ cephesi olmuştur. Bundan böyle işin bu boyutunun tartışılmasının anlamı yoktur.
 
Özellikle MHP kanadında bir iç sorgulama kaçınılmaz görünüyor. Hatta bir iç hesaplaşma bile gündeme gelebilir. Bu arada Bahçeli’nin konumunun da tartışmaya açılması sürpriz olmaz. Ancak tüm bunlar partilerin iç meselesidir. Bu arada, AK Parti’nin  ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski oylarını alamadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Halbuki, referandum sonucunun 55-60 arasında olabileceği tahmin ediliyordu. Bu olmadı, ama netice itibarıyla anayasa değişikliği milletimiz tarafından kabul edilmiştir. Hemen belirteyim ki siyasette oluşturulan ittifaklarda her zaman 2 artı 2 dört etmez. Bazen bu toplam 3’te kalabileceği gibi 5’te olabilir. Buna rağmen MHP ve AK Parti tabanında az ya da çok ‘hayır’ oyu kullanılmış olduğu da kesindir. Bunun nedenlerini sanıyorum iki parti de araştıracak gerekli tedbirleri alacaktır. Özellikle de kampanya boyunca sergilenen dışlayıcı ve kavgacı üslubun ne getirip ne götürdüğü incelenmesi gereken önemli bir konudur.
 
Olayın bundan sonraki toplumu yakından ilgilendiren boyutu ise meydanlarda ‘evet’ cephesinin verdiği sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğidir. Çünkü anayasa değişikliğinin kabulünün ülkenin her alanda atağa kalkması, terörün son bulması, ekonominin düze çıkması anlamına geleceği ileri sürüldü. Hatta, anayasa değişikliğinin sihirli değnek gibi sunulmasının doğru olmadığını söyleyen ve yazanlar ise tepki ile karşılandı. Bu ise toplumun beklentilerinin yükselmesine yol açtı. Bu bakımdan çeşitli kesimler verilen sözlerin ne zaman yerine getirileceğini sorması, yapılanları sorgulaması doğaldır. Referandum sona erdiği, iktidar kanadı oylamadan istediği sonucu aldığına göre kampanya sırasında yapmadığı/yapamadığı tüm toplumu kucaklama tavrını bundan sonra sergilemesinde hem ülkenin, hem iktidar partisinin geleceğinde hem de toplumsal barışın sağlanmasında etkili olacaktır. Çünkü ülkemizin başta terör olmak üzere ekonomi ve sosyal alanlarda sorunları vardır. Bu sorunların daha fazla ertelenmeden/ötelenmeden çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bu arada dış politikada sergilenen tutum toplumun bir kesimini rahatlatsa, yüreğini soğutsa da büyük bir kesimde bundan sonra olsun laftan çok çözüme dönük adımların atılması beklentisi var. Ayrıca meydanlarda özellikle AB ülkelerine yönelik meydan okumalar hususunda toplum bir adımın atılmasını bekliyor. Söz gelimi bundan sonrası için AB ile ilişkilerde bir tavır değişikliği gerekiyor. Hatta bunca sürtüşmenin ve dışlanmanın arkasından hâlâ ‘AB ile birlikteliğimiz devam edecek’ şeklindeki açıklamalar toplumda hayal kırıklığına yol açacaktır. Çünkü böyle bir tutum ‘Siz bizi kapıda bekletseniz de biz kapıdan ayrılmayacağız’ anlamına gelir ki, bu milleti rahatsız edecektir.
 
Kısacası, artık laf devri bitmiş sıra eyleme gelmiş olmalıdır. Meydanlarda strateji gereği herkese meydan okunmuş olabilir, bugün için yapılması gereken meydan okumak değil, daha önce söylenmiş sözlerin hayata geçirilmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi