D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Bu bizim Batman!

Bu bizim Batman!

Ne tesadüf! İlk Batman filmini seyrettiğimiz yıl Batman vilayet olmuştu! Türkiye’nin 72. vilayeti...

Batman’ın birincisini gören çoktur, ikincisini az. Biz de artık Batman’ı görenlerdeniz!

Batman’a gitmeden gençlerle hararetli bir tartışmaya tutuştuk. Meşhur dizi filme ad olan Batman’ın “Yarasa adam” demek olduğunu söylüyorlardı. Filmin seyircisi olmak, bunu bilmek için yeterliydi. Ben sözlüğe baktım. Bat “Yarasa” idi elbette, batman ise “Emireri, seyis, çomakçı” anlamına geliyordu. Batman bu sıfatı hak ediyor; çünkü Amerikan kültürünün emireri, bu dizi film kahramanı!

Daha önce defalarca içinden geçmiştik Batman’ın. Hatta son defasında TYB’nin 35. yılında, “Ankara’dan Siirt’e Kültür Kervanı” ile Batman’dan geçerken gece vakti, aziz bir dostumuzu burada anasının elini öpmek için bırakmıştık. Abdülvahab Akbaş Batmanlı idi, memleketinde bir gün kaldı. Onunla ertesi gün Ziyaret (Veysel Karani) de buluştuk ve Kültür Kervanı, Diyarbakır, Adıyaman, Kahramanmaraş... güzergâhında yoluna devam etti.

Bu defa Batman’ı gündüz gözüyle gördük ama Abdülvahabsız... Onu üç yıl önce kaydettik. Hem de başka bir seyahatten sonra. Mehmed Âkif’in baba yurdu Kosova’da İpek ve Tahir Efendi’nin doğduğu köy olan Suşitsa’yı ziyaret ettik. Oradaki harab mabedi gördük. (Daha sonra Âkif’in babasının hatırına onarılıp ibadete açılmış.)

Dönüş günü Priştine havaalanı sisler içinde, uçaklar kalkmıyor. Bizi bir arabayla Arnavutluk’a geçirdiler. Tiran havalimanından dönüş yaptık. Vahab, uçaktan indiğimizde iyi görünmüyordu. Biz Ankara yolcusuyduk. Ona tavsiyemiz, bir taksiye binip hemen Çorlu’ya, evine dönmesi oldu. Vahab, Çorlu’ya döndü. Bu dönüş, âhiret yurduna dönüşün başlangıcı imiş meğer.

O güzel insan, vefalı dost, göçünü topladı. Çorlu’da irtihal etti; onu Batman’da sırladılar...

Evet biz görünüşte vilayetin, Millî Eğitim’in davetlisiyiz. Ben asıl davet sahibinin kim olduğunu biliyorum. Sıkışık bir zamanda Batman’ın yolunu tuttum. Aziz dostumun daveti başım gözüm üstüne!

Abdülvahhab Akbaş, doğduğunda Batmanlı mı idi?

Bu abes bir soru değil. Abdülvahab doğduğunda, haritada görünmeyen bir istasyondu Batman. 1956’da yayınlanan Türkiye Ansiklopedisi’nin 1. cildinden okuyalım:

“Beşiri kazasının İluh nahiyesinin merkezi olan 915 nüfuslu bir köydür (1950 sayımına göre). Batman, Beşiri’nin güney batısında, Diyarbakır- Kurtalan demiryolu üzerinde bir istasyon olup Haydarpaşa’ya mesafesi 1853, Diyarbakır’a 90, Kurtalan’a ise 69 km. mesafededir.”

Batman, yeni bir şehir ve vilayet, Orta Anadolu’daki Kırıkkale gibi. “Cumhuriyet şehri” denildiğinde bu ikisinden başka hatırınıza gelen var mı?

20. yüzyılda petrolün var ettiği birçok şehirden biri Batman. 1940’larda Raman dağında bulunan petrol, haritada yeri olmayan Batman’ı önce ilçe, sonra il yapıyor. Şu sıralar merkez nüfusu 400 bini geçmiş durumda. Diyarbakır hariç, bütün komşu illerden daha fazla bu nüfus. Güneydoğumuzun hendek terörüne geçit vermeyen bir şehri olması, onu güvenli kılmış. Çukur kepazeliğinin sürdüğü günlerde yakın yerlerden, ekseriya Cizre ve Şırnak’tan öğrenciler Batman’a getirilmiş. Burada binlerce öğrenci memleketlerinin cehenneme çevrilmesinin zihinlerinde meydana getirdiği tahribatı giderme fırsatını bulmuşlar. En önemlisi, ölümle kalım arasında Batman’ın eli hayata tutunma fırsatı olmuş onlar için.

Burada acılı öğrencilerden dinlenen çok yürek dağlayıcı hikâye var. Birisini bile nakletsek yeterince açıklayıcı olur sanırım.

Bir kız çocuğu anlatmış. Birgün evlerinin önünde çukur kazanlar peydahlanmış. Evin annesi, “Çocuklar yapmayın, bu iyi bir şey değil!” diyecek olmuş. Tabiî sesini kesip evine gitmesi ihtar edilmiş. Bu defa eşinin maruz kaldığı muameleyi gören baba, çukurcuları ikaz etmeye çalışmış. Silah zoruyla çukur kazdırılarak almış karşılığını. Babasının ağlaya ağlaya çukur kazmasını kızının unutması ne mümkün!

Halkoylamasından hemen sonra Batman’daydık. “İlk defa terör örgütünün baskısını hissetmeden oy kullandık” dediler.

Bunun ne büyük bir nimet olduğu Batmanlıların gözlerinden okunuyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi