Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Savaş kabinesiyle yüzleşmek

Savaş kabinesiyle yüzleşmek

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yılların en önemli görüşmesini yapmak için ABD'de. Sadece biz değil, Amerikan basını da bu görüşmeye oldukça önem atfediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “ABD ziyareti virgül değil, nokta mesabesinde” demesi, sanırım ziyarete olan dikkati iki katına çıkardı. Noktadan sonra nasıl bir cümle kuracak ben asıl onu merak ediyorum.

İlişkileri noktalayacak sorun, YPG'ye verilecek silahlar meselesi ve onlara kurulacak 'butik devlet' konusu. 50 yıllık müttefiklik ve stratejik ortaklık, gelip PKK'dan bozma, toplama, kiralık asker grubuna takılıp kaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, görüşmelerde karşılaşacağı isimlere ve özelliklerine bakarsanız, aslında bir savaş kabinesiyle masaya oturacağını anlarsınız.

Bu nedenle de mesele o kadar da kolay çözülecek bir mesele değil. Tanıtayım kabinenin bir kısmını.

SAVUNMA BAKANI: TAM BİR 'SAVAŞ TANRISI'

ABD'de siyaseti domine eden güç Pentagon son yıllarda. Dışişleri Bakanlığı, uzun süreden beri devre dışı kalmış durumda. Zaten ben dahil, birçok gazeteci bile yeni dışişleri bakanının adını bilmiyor.

Pentagon, yani Savunma Bakanlığı'nın başına sertliği, İslam karşıtlığı ve agresifliği dillere desten, emekli Orgeneral James Mattis oturdu. Trump'ın asker kökenli kabinesinde en dikkat çekici isim. 65 yıl aradan sonra sivilleri ekarte edip savunma bakanı olan ilk kişi.

Ortadoğu, Asya, Uzak Doğu bölgelerinde sıcak çatışmaların içinde pişmiş, hayata silahın namlusundan bakan biri. 2005 yılında askerlerine, “bazı insanları öldürmek zevklidir, sizi desteklerim” demiş, kıyamet kopmuştu. Ancak ordu içinde yükselişini kimse engelleyemedi.

Başbakan Binali Yıldırım Londra'da görüştüğünde Mettis, “YPG ile sadece Rakka için anlaştık, sonra işimiz bitecek” demişti. Ancak '30 binden fazla silahlı adam sonra ne olacak?' sorusuna cevap veremedi.

Mattis, şu anda sadece ordunun değil, ABD dış politikasının en etkin ismi. Masada başköşede oturacak.

CIA BAŞKANI: ESİR KAMPINI SAVUNAN ADAM

Mike Pompeo, Trump'ın tercihlerinde önemli kriter olan, İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, sertlik yanlısı gibi kriterlere tam uyuyor. Guatanomo'nun kapatılmasına karşı çıkıp, ABD istihbaratının yasa dışı yollardan bilgi toplamasını savunuyor. Bu konuyu ilk duyuran eski CIA ajansı Snowden'ın de idam edilmesinden yana.

Pompeo'nun 15 Temmuz gecesi, Türkiye'deki darbeye destek verip, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'İslamcı totaliter bir diktatör' olmakla suçlayan tiviti büyük yankı uyandırmıştı. Ama CIA Başkanı olmasına engel olmadı.

Sertlik ve savaş hevesi konusunda Savunma Bakanı Mettis ile yarışacak en önemli aktör. Erdoğan ile oturulacak masada, Mettis'in iki koltuk sağında olacak muhtemelen.

ADALAT BAKANI: GÖÇMEN KARŞITLIĞININ SÖZCÜSÜ

Trump, başından beri ABD'de yaşayan göçmenlere karşı aşırı sert tutumunun bir yansıması olarak, Jeff Session'u Adalet Bakanı olarak atadı. Kendileri, Ku Klux Klan gibi şiddet yanlısı ırkçı örgütlere sempatisini saklayamayacak kadar, 'dürüst'. Siyahi vatandaşları aşağılamak için kullanılan “negro” kelimesini sarf ettiği için de epey gürültü koparmıştı senatörken.

Ülkedeki göçmenlerin korkulu rüyası. Bir ara, göçmen bürosunu şehirlerde göçmen avına çıkartacak kadar da agresif. FETÖ Lideri'nin iadesinde, kırk dereden kutsal şarap getirilmesini isteyecek kadar da işi yokuşa sürüyor.

Sanırım masada oturacak bakan görünümlü şahinlerden biri de o olacak.

İSRAİL YANLISI 'DAMAT DANIŞMAN'

Trump, kızı Ivanka'nın kocası Jared Kushner'i üst düzey danışman olarak Beyaz Saray'a atadı. Musevi kökenli olan Kushner, koyudan da öte, safkan İsrail yanlısı politikaları savunuyor. Ortadoğu ve İsrail söz konusu olduğunda, ondan öteye geçmek mümkün değil. O da Ortadoğu'ya ve Müslümanlara 6 kollu şamdanın perspektifinden, yani İsrail'in çıkarları açısından bakmayı tercih ediyor.

Masa olacak mı bilmiyorum ama ruhunun masada olacağı kesin.

BENNON: TRUMP'IN BEYNİNİN YARISINDAN FAZLASI

Bennon, bence en renkli ve en ilgi çekici figür olarak Trump'ın ekibine girdi. Üstün zekası, yetenekleri, onu aşırı sağcı, hatta ırkçı olmaktan kurtaramadı. Beyaz Saray'a taşınmadan önce, yönettiği gazetede, Trump'un zaferini Hitler selamıyla kutlama fotoğrafları yayınlandı da tepkileri takmadı bile.

İslam ülkelerine vize yasağı, göçmenlere zulüm ne arasanız Bennon'un başının altından çıktı. Neyse ki, güç savaşlarında biri ayağının altına sabun koydu da, güvenlik kabinesinden çıkartıldı. Lakin hala Trump'ın beynin yarısından fazlasının Bennon olduğuna herkes emin. O da toplantı esnasında oralarda olacak.

Dua edelim, tüm ABD'nin en kritik makamı olan Güvenlik Danışmanı Flynn istifa etmek zorunda kaldı da masada olmayacak. Yoksa o da İslam ve göçmen karşıtlığı ile meşhurdu. Bir de 'radikal İslamcılarla' dünya savaşında olduklarını söyleyecek kadar da komplo teorilerine düşkündü.

Tüm bunların başına oturan isim de Trump, iyi mi?

Şimdi siz düşünün bakalım Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi ne kadar zor. Çok umutlu olmamak lazım. Bir savaş kabinesiyle karşı karşıyayız zira.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi