Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur değilse

Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur değilse

Bir süre önce bir diş operasyonu geçirdim. Diş doktoruna gittim. Yaş gelmiş 70’e, çene kemiğinin güçlendirilmesi gerekmiş. Ama kemik tozu diye piyasada satılan tozların nerede ise tamamı domuz kemiğinden. Sığır kemiği tozu da sadece birkaç batılı ülkelerce üretiliyor ve bu ülkelerde de daha çok “Koşer” olması dolayısı ile daha çok Yahudi hekimler tarafından kullanılıyor.  

Bu durum doktorum Talat Buğur’a dert olmuş olacak ki, konuyla ilgili detaylı bir çalışma yapıyor. Çarpıcı bir takım bilgilere ulaşıyor.

Talat Buğur, daha önce de TÜBİTAK desteğinde implant üretmiş, ihracat yapıyor.

Çene kemiği tedavisinde, daha doğrusu kemik takviyesi için kullanılan kemik tozunun Türkiye’ye yıllık maliyeti milyar dolar.

Buğur, TÜBİTAK desteği ile bir ARGE yapıyor ve sığır kemiğinden yerli kemik tozu üretimi gerçekleştiriliyor. Projeye Cumhurbaşkanı ve borsa başkanı destek veriyor. 

Bilmiyor ki, birilerinin ballı ticaretine çomak sokmuş oluyor..

Bakın, ameliyatla alınan organ ve dokuların imhası için, cerrahi müdahaleden başlayarak imha aşamasına kadar özel torbalar kullanılıyor. Peki, bu torbaları kim nerede üretiyor. Bu işin içinde, arkasında kimler var, bu para nereye gidiyor? Bu işin kârı bir terör örgütüne gidiyor olabilir mi?

“Kemik tozu” deyip geçmeyin. İşin bir manevi boyutu var. Bir de ekonomik boyutu. Devlet eli ile garantili bir soygun düzeni kurulmuş.. Bu çarka çomak sokanlar hakkında birileri devreye girerse şaşmamak gerek.

Bu işleri kim yaparsa yapsın, bu bozguncular, iktidarda kim olursa olsun, onlara yakın birileri üzerinden yaparlar bu tür işleri.. Ve bu müdahaleler de bu çevreler üzerinden yapılır.. Bunların medya da, bürokraside, meslek odalarında, STK’larda da adamları vardır.

Sahi, neden meslek odaları bu konuya hiç eğilmezler.. Üniversitelerin neden bu konuda sesleri çıkmaz? Basın pek bu işleri gündeme taşımaz. Bu konuyu ekrana taşıyan Akit TV’de teknoloji programı “Teknovia” olmuştu..

Buğur, önümüzdeki günlerde, Megatron ve RF Jeneratörü ile bu kemikleri hücre zarı yırtılmadan kurutmayı ve öğütmeyi deneyecek.. Türkiye bu konuda yeni bir ihracat kapısı açacak.

Geçen gün hacamat ve sülük tedavisi için Suat Arusan’ı ziyaret ettim. Yine diş dolgularında kullanılan “Amalgam”ı konuştuk. Dünyadaki tıbbi sülüğün % 80’inin Türkiye’de olmasına rağmen, hâlâ sülük havzalarının tesbit edilmediği ve bu bölgelerin koruma altına alınmamasını konuştuk.

Zor olan bazı şeyler oluyor da, çok basit bazı şeyler neden olmuyor anlamak zor. Geleneksel tıp alanı da zorlaştırılan bir başka alan mesela..

Bakın, namuslu insanlar, namussuzlar kadar akıllı, dürüst ve cesur değilse biz bu savaşı kaybedebiliriz.

Şu kemik tozu işine taktım. Bitmiş bir projenin hayata geçirilmesi konusunda, Cumhurbaşkanımızın iradesine rağmen hayır diyebiliyor. Bakın, kemik tozu diş hekimliğinden ortopediye, beyin cerrahisinden omurilik cerrahisine kadar kemikle ilgili alanlarda kullanılan bir materyal.Kemik tozu pazarı dünyada 2.35 milyar dolardır. Bu pazarda Türkiye’nin payı % 0’dır. % 100 ithaldir. Hayvan kaynaklı üretimin % 95’i domuz kaynaklıdır. 2015 yılında SGK bu ürüne 135 milyon TL ödemiştir. Özel sektör dahil edildiğinde bu rakam 200 milyon TL civarındadır. Son 10 yılda Türkiye, 1 milyar dolarlık kemik tozu ithal etmiştir.

Peki, bu konuda kamudan birileri destek verirken bu işi kim sabote etmeye kalkıyor. Bu Domuzcu’lar kimler! Ben İMKB Başkanı Himmet Beyin bu projeye destek verdiğini biliyorum. “Himmet” deyince sakın bu işin içine başka “Himmet sahipleri” karışmış olmasın..

10 yıllık süreç içerisinde 1.3 milyar dolara yakın bir paranın Türkiye’ye kazandırılması planlanan bir projeyi kim niçin engellemeye kalkar? 1.5 milyarlık Müslüman nüfus da hedef pazarlar içinde. Türkiye ve İslam dünyasını bu konuda batıya bağımlılıktan kurtaracak bir projeden söz ediyoruz.. Bu işin dini bir boyutu var, bu işin iktisadi bir boyutu var. Bu işin siyasi bir boyutu var. Ve bir el bugün bile ortaya çıkıp bu işi sabote edebiliyorsa, bu işi sulandırmaya kalkıyorsa!.

Doktorum Talat Buğur bir mesaj atmış: “Ülkem her sene bu ürün için 100 milyon USD’den fazla ithalat yapıyor ve çoğunlukla helal olmayan ürün kullanıyor. Bu rakam 10 yılda bir milyar doların üzerinde bir değer ifade ediyor. Ramazan geldi. Biz Müslüman bir ülkeyiz. Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin durduğu yer belli. Milletimizin hassasiyetleri belli. Benim bugün olanları aklım almıyor ağabey. Cumhurbaşkanımıza bu konulara gösterdiği ilgi ve projemize verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum.. Öte yandan, bu projeleri birilerinin engellemesini anlayamıyorum. Bu ürün stratejik bir ürün. Bugüne kadar 3 ülke (Katar, İsviçre, Hollanda) bize ortaklık teklif etti kabul etmedik, milli kalsın ve sayın Cumhurbaşkanımıza söz verdik diye.”

Bu arada iyi bir haber: Dr. Talat Buğur, TÜBİTAK  Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı tarafından, Biyoteknoloji, Tarım, Çevre ve Gıda Teknoloji Grubu BİYOTEG Yürütme Komitesi Üyeliğine atanmış..

Eee, kardeşim, BİYOTEG Yürütme Komitesi Üyesi bile bu kadar önemli bir konuda engellenmeye çalışılıyorsa, geriye ne kalıyor ki! Selam ve dua ile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi