Kemal Belgin

Kemal Belgin

Şiş ve kebap meselesi!

Şiş ve kebap meselesi!

Hani derler ya, “Ne şiş yandı, ne de kebap...” Yani bir meselenin, bir işin içinden kimsenin zararlı, kimsenin de kârlı çıkmadı anlamı taşır bu halk deyimi... İşte Kadıköy›deki ucuz hedefli maçta da böyle oldu. Ne ev sahibi ki yıllarca Trabzonspor üzerinde hâkimiyet kurmuş takım olarak bu maçı kazanamadı. Hoş kazansa ne olurdu, kaybetse ne olurdu? Karşıya baktığımızda da Trabzonspor zaten futbol ve hedef olarak ufalmışken, kazansa ne olurdu, kaybetse ne olurdu? Haaa uzun zaman sonra Fenerbahçe›ye evinde gol atabildi, hepsi bu kadar...
 
Yukarıdaki girişte yaptığı özet aslında maçın temposunu, heyecanını, üzerine çok konuşulmasını kafadan iptal eden durum idi. Fenerbahçe sahaya öyle bir on bir çıkarttı ki, maçı kazanmasını ben hiç beklemedim kafadan... Van Persie yeni icat olarak santrfor arkası idi. Önünde de iç sahada asla oynayamayacağı yerde görevlendirilmiş Emenike vardı. Mehmet Topal hafif arızalı, dolayısıyla o önleyici hamlelerden yoksun oynuyordu. Onun yerine de Sousa o hamlelere mecbur idi. Arkası sağlam gibiydi ama sağ bekte yine çakma adam Hasan Ali vardı. Bu takımın blokları arasında bağlantı kurup, ciddi tehlike arz eden ataklar yapması beklenemezdi. Peki, buna karşılık Trabzonspor’da durum ne idi? Onazi dışında hemen hemen ideal kadro vardı sahada. Rodellega oyunun gidişatına göre, yani Fenerbahçe savunması açılmaya başlandığında oyuna alınacaktı. Gelin görün ki, koca bir ilk yarıda Trabzonspor takımı sanki futbola yeni başlamış bir topluluk gibiydi. Kalabalıklar halinde üç beş metrekareye yığılıp oyunu açamadılar. Sanki herkes aman ben topu alayım gibi mahalle maçı anlayışında idi. İşte bu halde giderken oyun, Fenerbahçe net iki metrelik bir ofsayttan golü bulmaz mı? Yardımcı hakem uyurken Ali Palabıyık da golü verip kendini yakmaz mı? Ki bundan sonra kararı önlemek adına garip kararlar vermek durumunda kaldı.
 
Sonra ikinci yarıya geçtik. Trabzonspor’a soyunma odasında “Açılın, genişleyin, rakibi yayın, topa koşularla sahip olmaya çalışın” talimatı gelmiş ki, oyun bir anda değişti. Okay’ın da çıkışı ile fiziksel direnişte artmıştı. Kaleci Esteban da Onur’u sollayarak oynuyordu. Ve Bero’nun füzesi ile durum 1-1 oldu. Sonra mı? Trabzon›dan hafif fren, Fenerbahçe›den geç gelen doğrudan Volkan Şen›e bastırmalar... Acaba Salih daha önce oyuna girip Topal kenara alınsaydı, kurgu biraz daha mı iyi işlerdi? 
Maç 1-1 bitti. Ne mi oldu? Hiiiç! Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi bileti cebinde gitti soyunma odasına, Trabzonspor ise boş bir sezonun kahrıyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi