Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İyimserlik ya da kötümserlik!..

İyimserlik ya da kötümserlik!..

Genellikle olumsuz yaklaşanlar için, ‘Hep bardağın boş kısmını görüyor, dolu kısmını görmüyor’ denilir. Mantık olarak doğru bir değerlendirme olmakla birlikte eleştiri çoğu zaman bir yanlış gidişe dikkat çekmek için yapılır ya da yapılmalıdır. Sadece muhalefet olsun diye yapılan eleştiri, eleştiri vasfını yitirir. Çünkü yanlış ortaya konulurken neden yanlış olduğu ve ne olması ya da ne yapılması gerektiği de birlikte ifade edilirse o eleştiriden iktidar sahiplerinin yararlanması gerekir. Her eleştiri muhalefet olsun diye yapılıyor yaklaşımı ile bir kenara itilir, sadece kendi yaptıkları ve söylediklerinin doğru olduğuna inanılırsa o zaman iktidar sahiplerinin yanlışlarını düzeltme imkânı kalmaz. Aslında iktidar sahiplerinin yanlıştan kurtulmaları iktidar partisi içindeki ortak aklın devreye girmesi ile mümkündür. Çünkü tek kişi ne kadar akıllı ve iyi niyetli olursa olsun yanlış yapma, hatta yanlışları tek doğru gibi görme ihtimali giderek artar. Bunun neticesinden farklı görüş ve tekliflere tümden panjurları kapatma sonucu ortaya çıkar. Bu çizginin süresi arttığı oranda da her şeyi en iyi ben bilirim yaklaşımı giderek kemikleşir. Hatta ortak aklın hâkim olduğu bir siyasi parti kurmak söylemi ile yola çıkanlar bir süre sonra iktidar gücünün verdiği hava ile de bırakın ortak aklı, farkına varmadan tek akla teslim olabilirler.
Şu günlerde iftar sofralarında siyasi polemiklere girmemeye, tartışmalara katılmamaya dikkat ediyorum. Çünkü gittiğimiz iftarlarda genellikle uzun yıllardan beri tanıştığım kimseler oluyor. Bugün farklı siyasi noktalarda bulunuyor olsak da, geçmişte uzun süre birlikte yürüdüğümüz insanların birbirlerini kırmalarına zemin hazırlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Elbette, konuşmanın, farklı görüşler ortaya koymanın yanlış bir yanı yok. Ne var ki insanlarda genellikle farklı görüş sahiplerini ille de yanlarına çekme arzusu onları, yanlış olduğunu bildikleri hususları bile savunmaya itiyor, bu ise konuşmayı sohbet olmaktan çıkarıyor, bilek güreşine döndürüyor.
 
Bu noktada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. İftar öncesi ya da sonrası sohbetlerde başlarda farklı görüş belirtenlere karşı sert bir üslup sergileyen pek çok eski dostun, sohbet ilerledikçe daha önce karşı çıktıkları görüşleri daha sert şekilde dile getiriyorlar. Diyebilirim ki, bize göre eleştiride ölçünün kaçtığı anlamına gelen sert bir üslup sergileniyor. Acaba başlangıçta insanlar birbirlerini tartmaya mı çalışıyorlar? Şahsen buna gerek olmadığını düşünüyorum. Yani bir tartma söz konusu değil. Çünkü sözünü ettiğim birliktelikler birbirlerini tanıyan insanlardan oluşuyor. Yani birbirlerinin siyasi bakımdan dünlerini ve bugünlerini biliyorlar. Böyle olunca ilk başta sizden farklı bir noktada olduklarını vurgulamak adına sizin söylediklerinize karşı çıkıyorlar ama zaman ilerledikçe içinde bulundukları siyasi yapının söylem ve eylemlerinden, söyleyip de yapmadıklarından/yapamadıklarından, bir başka ifade ile eylemleri ile söylemleri arasında farklılıkların oluşmasına yönelik sizden daha ileri eleştiriler getiriyorlar. Söz gelimi, ortak akıl iddiası ile yola çıkıldığı halde gelinen noktada bir siyasi hareketin tek kişiye teslim edildiğini, bunun doğru olmadığını söylüyorlar. Dış politikada gelinen noktanın Türkiye’nin yalnızlaşması anlamına geldiğini dile getiriyor ama bu yalnızlıktan kurtuluşun İslam Birliği’nden geçtiğini telaffuz etmemeye dikkat ediyorlar. Ekonomide ise iktidar sözcülerinin çizdikleri pembe tablonun doğru olmadığını, denizin bitmekte olduğunu rahatlıkla söylüyorlar. Bunları söylüyorlar ama iktidarı sizin eleştirmenize tahammül edemiyor, buna karşılık onlar eleştiride tam bir acımasızlık sergiliyorlar. Sanıyorum bu durum iktidar yanlılarının en azından bir bölümündeki kafa karışıklığını gözler önüne seriyor. Bu kafa karışıklığının sebebi ne olabilir sorusuna kendilerince bir alternatif olmadığı şeklinde cevap veriyorlar. Kısacası, bulundukları yerde ciddi olarak rahatsızlar ama yine o kapıda beklemeyi tercih ediyorlar. Bu tercihin elbette herkese göre farklı sebepleri olabilir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi