Halil Mert

Halil Mert

Katar, Vahhabilik… Barzani, Ortadoğu vs…

Katar, Vahhabilik… Barzani, Ortadoğu vs…

Bir Millet düşünün..

Ortaasya’nın doğusundan, Japon Denizi’nden, Çin Ortalarından, İran, Ortadoğu ve Mısır’dan Anadolu’ya, Balkanlar’a.. Karadeniz Kuzeyinden, Moskova’dan, Macar Ovalarına, İtalya’ya kadar gidiyor.

Dağılıyor, toparlanıyor. Bir daha dağılıyor.

Değişik adlarla birçok devlet kuruyor. Bu devletler birbiri ile savaşıyor.

İslam’ın en büyük medeniyetini ve devletlerini kuruyor.

Devlet-i Âli Osman…

Maalesef bu devlet de yok oldu.

Paralelinde İslam Âlemine bakalım. Benzer olaylar. Türk Tarihi İslam Tarihi ile meczolmuş. İslam Ülkeleri birbiri ile savaşıyor. İslam olan Büyük Medeniyet Devletleri birbirini yıkmış.

 

Ya Avrupa?

Bir şekilde Papa kontrol altında tutmuş, tutuyor. Korsanlık, işgal ve yağma faaliyetleri küresel emperyalizme ve Hıristiyanlığın yayılmasına dönüştürülmüş ve birlikte yürütülmüş.

Biz İslamlar bunu yapmamakla övünüyoruz. Çünkü güçlü olduğumuz dönemlerde bir topluluğun İslam olmasına bir sevinmişiz, İslam dışı kalıp cizye, haraç ve fidye vermesine iki sevinmişiz. Tabii tek neden bu değil. Ama Avrupa gibi zenginliğimizi teknoloji ile, bilim ile birleştirip üretime dönüştüremedik. Bunu Avrupanın sömürge üstünlüğü ile açıklayamazsınız. Batının sömürge topraklarının çoğu sizin mülkünüzdü. Ya da sizin etki alanınızdaydı.

 

Mevcut Selefi terörün ve Genel Selefiliğin dedesi Vahhabilik, babası Suud Ailesidir.

Yakın tarih incelendiğinde, Vahhab’ı İngiliz Ajanı Hempher, Suudiler’i İngiliz ajanı Lawrence yetiştirdi. Karşımıza dikti. Hempher Arap çöllerinde bu işleri yaparken biz İstanbul’da Lale Devri vs. karmaşası içindeydik. Sonrasında 2. Abdulhamid Han’ı “Hürriyet!” naraları ile devirip, İttihat ve terakki ile 1. Dünya Savaşı diye yağmalandığımız günlerdi.

 

Bu günlere geldik…

 

Değerlendirmelere bakıyorum…

Ne biz suçluyuz, ne Milletimiz ne de Müslümanlar?..

Kim suçlu? En azından kim ya da kimler hata yaptı?

Dışımızda herkes. Bizim ya da kendimizi ait hissettiğimiz gurup, siyaset, cemaat, tarikat ne ise adı sanı onların dışında herkes…

Böyle mesele çözülür mü?

Asla!..

 

Bu gün İngiltere neden güneş batmayan imparatorluk? Sömürdüğü İslam Topraklarında insanlar neden kraliçeden korkar ya da İngiliz Medeniyeti’ne hayrandır? Neden ben çocukken bile vardı şu söz “Asılırsan İngiliz sicimi ile asıl.” Biz aynı dönemde üç büyük Türk ve İslam Devleti yıkıldık değil mi? Osmanlı, Safavi ve Babur Devletleri.. Yani Hindistan’dan Almanya’ya yıkıldık, parçalandık..

 

Bizim medeniyet coğrafyamız Ortadoğu parçalanıyor.. Çözüm üretemiyoruz. ABD ve İngiltere hala Müslümanlarla oynamaya devam ediyor. Bazen birlikte yakıp yıkıyorlar, bazen iyi polis, kötü polis misali kıskaca alıp aptal muamelesi yapıyorlar.

 

Katar-Suud gerginliği.. Geçmişi var. Bakmayın sınırlarına. Bakmayın devlet gibi göründüklerine.. Bunlar hala kabile… İngilizler öyle emretti zamanında. Öyle kuruldular. Katar’ı kuranlar geçmişten bu yana Suud ailesine karşı oldu hep. Emrine girmemek için Osmanlı ile birlik oldu. Katar da Vahhabi… Ama bu işlerin ölçüsü yok ki. Fetvacılara bağlı her şey. Ölçü Kur’an-ı kerim ve Furkan-ı Rahim olsa, Müslümanlar arasında bırakın kavgayı kırgınlıklar bile olur muydu, olur mu?

 

Türkiye, kendi tarihi sürecini doğru okuyup, mezhep, meşrep, ideoloji bataklığına sürüklenmeksizin ülke ve millet menfaatlerini gözeterek karar vermelidir. Güçlü, ekonomik ve askeri mücadeleleri uzun vade sürdürebilecek bir Türkiye kurulmadan ne devletimiz payidar olur, ne Ortadoğu başta olmak üzere çevre coğrafyada etkin olunur, ne de gerçek manada müessir oluruz.

 

Bölgemizde, Türkiye, İran, Mısır ve S. Arabistan ortak tavır almadıkça, kan ve gözyaşı devam eder? Hepsi de İslam Ülkesi değil mi? İran’ı tüm dünya karşısına aldı, biz yanında olduk. Sonra ne oldu? Mısır’da İhvan dedik. Israrcı olmak niye? Ya Suriye! Libya’da taraf olduk, sonuç?

 

Barzani yanımızda devlet kuruyor.

ABD sözde karşı. Pardon, nasıl yani! Bizi hepten salak yerine koyanlara bakın.

İran, Suriye Hükümeti ve PKK-PYD ittifak kuruyor. Akdeniz’e koridor oluşturuyorlar.

PYD-IŞİD ile anlaşıyor.

Burada devlet ciddiyetinden, genel ahlaktan, uluslararası hukuktan söz edilebilir mi? şu cılkı çıkmış duruşlara, insanlıktan çıkmış fahişeleşmiş duruşlara bakın.. İnsanlık gittikçe aşağılık bir hal alıyor. Tüm bu gidişat başta Milletimiz olmak üzere çevre coğrafyanın insanlarına da anlatılmalı, anlatılabilmelidir. BİZİM HAKLI DAVAMIZIN YANINDA DURACAK DOST DEVLETLER KADAR DOST VE KARDEŞ HALKLAR DA ÖNEMLİDİR.

Bakın görün batı hep beraber Barzani’ye Kürdistan’ı kurduracak, PKK/PYD ile anlaştırıp ikisini federasyon haline getirecekler. Biz, politikalarımızı buna göre oluşturmalıyız. Ülke içindeki istikrar kadar bölgedeki Türkiye yanlısı, Arap, Türk ve Kürt gurupların birlikte hareketi sağlanmalıdır. Bölgede öncesinde oluşturulan Milis yapıların tüm bilgileri FETÖCÜ Hainler aracılığı ile Arınç Suikastı bahanesi ile kozmik odadan alınıp İngiliz ve ABD istihbaratına ve PKK’ya sızdırılmıştır. Bölgede Türkiye yanlısı liderlerin bir kısmı bu nedenle katledilmiştir.

Kuşatmaya bakın ki, bir yanda Molla Barzani, diğer yanda seküler ve dinsiz PYD.. Ne istersen ondan al. Bu Psikolojik Harekât’a karşı Ordumuz, MİT ve Güvenlik birimlerimiz yeniden ve etkin bir şekilde yapılandırılmalıdır. Bölgedeki oldu-bittiler ve yakılan her türlü ateş yurdumuza sıçrar.

 

Katar’daki kriz bizim doğrudan sorunumuz değil. Ancak bizi doğrudan ilgilendiriyor. Askeri anlaşmalar çok önemli. İç karışıklık olasılığına karşı jandarma’dan çok polisin Katar’da etkinleştirilmesi faydalı olur. Katar’daki askeri üs, bir eğitim ve operasyon üssüne dönüştürülmelidir. Burada Deniz Kuvvetlerimizden de unsurlar bulunmalıdır. Basra’da deniz gücümüzün bulunması çok önemlidir. Hava Kuvvetlerimizden de keşif, gözetleme ve kısmi hava gücü bulundurulmalıdır.

Katar’la oluşan çatlak büyütülmelidir. S. Arabistan ABD ve İngiltere’ye haraç vererek tutunmaktadır. Verdikleri ümmetin malıdır. Kimse kusura bakmasın orada dedelerimin kanı, canı, teri vardır. Selçuklu’dan, Memluklu’ya, Eyyübi’ye, Osmanlı’ya.. Kimse Türk Milleti’nin varlığını yok edemez, etmemeli.

 

Büyük ve Güçlü Türkiye hedefi etrafında halkımız bir araya getirilmelidir. Çevremizdeki ateş söndürülmeli, bu manada emek verilmelidir. İran güvenilir bir komşu değildir. S. Arabistan da öyle. Irak, Suriye vd. sadece küçük birer piyondur. İsrail, İngiltere’nin bölgedeki ileri karakoludur. ABD İngiltere Kraliçesinin kolluk gücüdür. Bölgede 300 yıldır savaşın ve cephenin tarafları değişmemiştir. Kafa karışıklığına meydan vermeyelim.

Bu arada FETÖ hala etkindir. Emperyalizm kullanmak için yeni fırsatlar deneyecektir. Uyanık olunmalı, tespit ve tasfiye faaliyetleri devam etmelidir. Maalesef zamanında Cumhurbaşkanımıza “Psikolojik tedavi görmeli” diyecek kadar küçülenler şimdilerde İslami duruşların içinde parasal güçleri ile varlık göstermeye devam etmektedirler. Oyun büyüktür. Kavga fert fert, zümre zümre ve devletler bazında devam etmektedir. İmanı, iradesi, samimiyeti güçlü olanlar kazanacaktır. İmanımız tamdır. Ancak istismar edildikten sonra, yanlış kişi, zümre ve kimlikleri maddi bedeller sunuyor diye sırtladıktan sonra, muvaffakiyetlerin bir önemi de kalmamaktadır. Gerek şahıslar, gerek ülke bazında.

 

“İmparatorluğa Mersiye

 

Bin yıl oldu toprağına basalı

Hayli oldu kılıçları asalı,

Bülbüllerin onun için tasalı,

Sazlar kırık, ayar tutmaz telleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Yol görünür, hakan emir verirdi,

Dalga dalga ordularım yürürdü,

Hamlemizden dağlar taşlar erirdi,

Doludizgin aştık nice belleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Yıldız doğar, talihimiz belirir,

Sabah olur, ulufeler verilir,

Bir seferde dört krallık serilir,

Al al ettik, kara kara tülleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Ferman çıkar, dalkılıçlar takınır,

Meydanlarda Rabbe dua okunur,

Gölgemizden bütün cihan sakınır,

Andırırdık coşkun akan selleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Kosovalar, Plevneler bizsizdir,

Yosun tutmuş camilerim ıssızdır,

Boynu bükük minareler öksüzdür,

Açmaz olmuş Kızanlığın gülleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Hali görür, geleceği sezerdik,

Bir zamanlar ta Vistül’de gezerdik.

Haritayı biz kendimiz çizerdik,

Fetheyledik deryaları, çölleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Rodoplar’ın ak başları yaslıdır,

Serdengeçti gönül, artık usludur,

Rüzgârları bile matem seslidir,

Zafer, zafer der, eserdi yelleri,

Biz neyledik o koskoca elleri?..

 

Osman Yüksel Serdengeçti”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi