Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Global ve özgür medya fırsatı

Global ve özgür medya fırsatı

2013 yılında Mısır’da gerçekleşen darbenin en sıkıntılı günleriydi. Ortadoğu konusunun en iyi uzmanlardan biri olan Doç. Dr. Ramazan Yıldırım, o esnada bana bir mail gönderdi. Şöyle dedi:

“1991’de Birinci Körfez Savaşı CNN’i doğurdu ve dünyaya tanıttı.

2003’de İkinci Körfez Savaşı ve Irak’ın işgali EL Cezire’yi doğurdu ve dünyaya tanıttı.

20013 Mısır darbesi de Anadolu Ajansı’nı doğurdu ve dünyaya tanıttı.”

Çok doğru tespit. Krizler kendi medyasını doğuruyor. Aslında, ‘krizler aynı zamanda fırsattır’ tezinin medyaya yansımış hali bu.

İSLAM ÜLKELERİ MEDYASI NE DURUMDA?

İslam ülkeleri içinde medya alanında en aktif ülkeler Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve İran’dır. Türkiye diğer ülkelere oranla daha az global medya projeleri geliştiren ülke konumunda maalesef.

Her ülkenin global güzeyde başarılı olduğu bazı projeleri var. Örneğin, en başarılı global televizyon projesi Katar’a ait El Cezire’dir (Al-Jazeera). En başarılı global gazete, Suudi Arabistan’a ait Şarkul Avsat (Asharq Al-Awsat). En başarılı global ajans projesi Türkiye’ye ait Anadolu Ajansı’dır.

Bunlar kısmen globalleşmiş, dünya kamuoyunda takip edilen medya projeleridir. Yine de Batı medyası karşısında nicelik ve nitelik olarak yarışa girecek bir medya gücü bulunmamaktadır İslam dünyasının.

Bu global medya projelerinin tamamı devletler tarafından finanse edilmiş ve hayata geçirilmiştir. Özel sektöre ait uluslararası, güçlü medya projesi neredeyse yok gibidir.

Ülkelerin global medya projelerinin çoğu propaganda ve ideolojik amaçlı yapılandırıldığından, uluslararası medyada rekabete giremiyor.

İDEOLOJİK MEDYA PROJELERİ BAŞARISIZ OLUYOR

İran devletinin, Lübnan, Irak, Suriye, Yemen, Tunus ve BAE’de desteklediği 75-80 civarında sadece Arapça yayın yapan televizyon kanalı var. Çok dilli yayın yapan 6 haber ajansı, aynı anda faaliyet gösteriyor İran’da. Diğer dillerdeki tv, gazete ve haber sitesi sayısı bilinmiyor. İran’ın Türkiye’de bile, Türkçe yayın yapan televizyon, gazete ve haber siteleri var. Ancak tüm yayınlar ideolojik ve devlet propagandasını merkeze aldığı için, genel kamuoyunda etkin değiller.

Suudi Arabistan’ın da gizli ve açıktan desteklediği televizyon, gazete ve haber sitesi tam olarak bilinmiyor. Ancak İran’dan daha fazla olduğu kesin. Suudi Arabistan’ın MBC ve Al Arabia kanalları hariç, geri kalanların tümü lokal ve ideolojiktir.

KATAR KRİZİ YENİ MEDYALAR DOĞURACAK

Katar krizi ile birlikte büyük bir medya savaşı da yaşanıyor. Suud ve müttefikleri, Katar’a ait tüm televizyon kanallarını, web sitelerini tek tek yasaklıyor. Hatta tv kumandasında El Cezire olana hapis cezası verilecek.

Abluka uygulayan ülkelerin Katar medyasını yasaklamasıyla birlikte monopol bir medya düzenine geçmiş olacağız Ortadoğu’da. Sadece Suud, BAE ve Mısır medyasından aynı ideolojik ve politik tarzda haberler, yayınlar yapılacak. Bunun karşısında ise İran medyası olacak. Ortaya sağlıklı haber alma sorunu çıkıyor yani.

Bu yüzdendir ki Katar krizi, yeni global medya oyuncuları doğurmaya adaydır. Özgür, bağımsız ve global medya araçlarına şiddetle ihtiyaç var çünkü. Sadece konvansiyonel medyadan bahsetmiyorum. Amerika’nın kontrolünde olan sosyal medya alanında da ulusal projelere ihtiyacımız var.

ÖZEL SEKTÖRÜN GLOBAL SAHAYA ÇIKMASI GEREK

Türkiye’nin yaşadığı sorunların ve uğraştığı alanların neredeyse tamamı bir yanıyla uluslararası ilişkidedir. Yani dünyaya derdimizi anlatacak, haklılığımızı gösterecek, sesimizi duyuracak medyaya ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz.

Gelin görün ki, elimizde global medya araçları bulunmuyor. Olanlar da yeterli etkiyi gösteremiyor. Bunun yanında izlenen, takip edilen, yazısı okunan, konuştuğunda gündem olan uluslararası çapta yazarımız, gazetecimiz ve televizyoncumuz de bulunmuyor.

Üzülerek belirteyim ki, devletin iletişim araçları daha çok global ve dünya ölçeğinde etkin olması gerekirken, daha çok içine kapanıyor, daha çok lokal oluyor. Evet Türkiye’nin iç gündemi yoğun ve sıkıntılı ama sorunların uluslararası etkide olduğunu da unutmayalım. Hala Türkiye’nin bir Kamu Diplomasi Kurumu’nun olmaması her şeyi açıklıyor aslında.

Bu yüzden devletten ziyade özel sektörün bu alana eğilmesi lazım. Çok dilde yayın yapan medya araçları üretecek gruplarımız var aslında. Bunların kar amacı olan, global düzeyde rekabet edecek medya projeleri üretmeleri, hem kendileri için, hem de ülke için artık şart.

 Bunun hem milli bir sorumluluk, hem de karlı bir ticari girişim olduğunu hatırlatmak isterim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi