Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Siz niye orada değilsiniz?

Siz niye orada değilsiniz?

Oradan bakınca, öyle görünüyor... Yüceltmek isteyince, buluyorsunuz bir şeyler...

Kimi, “Dreyfus davası” diye saçmalıyor.

Kimi “tuz yürüyüşü” diyor, yabancı muhasarasına karşı olmak Kemal Bey’in çok umurundaymış gibi... Bilakis, Gandi diye taltif ettiğiniz adamınız “Bu yabancılar niçin iç işlerimize daha fazla karışmıyor” diye yürüyor. Soros’lardan. TESEV’lerden dolana dolana gelince böyle oluyor demek ki...

Kimi, “çok şey değişecek” diyor?

Ne değişecek mesela? Diyelim ki Kemal Bey “barışçıl” eylemini hiçbir kaza olmadan, söz verildiği üzere “Gezi” türü tepişmelere meydan vermeden tamamladı... Ortalıkta bir darbe ihtimali de görülmüyor.

Ne olacak?

Bu eylem, ertesi gün nasıl bir Türkiye’ye uyanmamızı sağlayacak ve hayatımızda neleri değiştirecek?

Bilinmiyor...

Kimi, “üçüncü dönem” diyor.

Birinci ve ikinci dönemlerin, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa dönemleri olduğunu biliyoruz.

İlki, Cumhuriyetin kurucusuydu. İkincisi “ittifakla” seçilmiş ikinci Cumhurbaşkanıydı. “Birinci Adam” ve “İkinci Adam” diye kodlanıyorlardı.

Demek ki Türk tarihinin çıkardığı “üçüncü büyük adam” olarak Kemal Kılıçdaroğlu da siyasette üçüncü dönemi başlatacak.

Başlatsın da, ne yapacak?

Engin Ardıç’ın dediği gibi, Orta Anadolu’ya “ambalaj fabrikası” kurup doktoralı öğrenci çalıştırmak gibi çılgın projeler dışında ne yapacak?

Hadi eski mutlu dönemlerde olduğu gibi yargıyı CHP’nin arka bahçesi haline getirip adaleti sağladı diyelim.

Sonrasında ne olacak?

Bilinmiyor.

Şimdilik yürümeye devam etsin de, mutlaka bir şeyler bulacaktır...

Sosyolog sayılmak için yırtınıp duran, “sosyal bilimler uzmanı” etiketiyle girdiği bütün mahfillerden “sen sosyolog değilsin hemşerim” gerekçesiyle dışlanan ünlü profesör de bu yürüyüşle çok şeyin değişeceğini ve siyasette yeni bir dönemin başlayacağını söylüyor.

Ne değişeceğini, bu dönemin nasıl bir dönem olacağını açıklamıyor.

Sadece, Kemal Bey’in daveti üzerine, bir KOAH hastası olarak, kısa bir an da olsa, yeni dönemi başlatacak bu “kutlu” yürüyüşte boy göstereceğini müjdeliyor. Herhalde “mevcudiyetiyle” bir şeylerin değişeceğini düşünüyor.

Sarp demişti ki, “Bütün devrimciler, ayrılıkları bir kenara bırakıp Kemal Bey’in etrafında kenetlenmelidir...”

Hani, Kızılay’da mısır patlatır gibi bomba patlatan Sarp...

Deniz miydi yoksa?

Bombalar, özel bir aracın bagajında geliyordu.

Kim mi getiriyordu?

Muhtıradan hemen sonra yurtdışına kaçan Yüzbaşı İrfan Solmazer.

Hasan Cemal bu vetirenin kitabını yazmıştı hani...

Sonra da, yaşına başına bakmadan, gidip Kemal Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşünde boy göstermişti...

Bombaların patlayacağı yeni bir dönemi mi müjdeliyor ünlü sosyal bilimler uzmanı?

Darbe olmayacaksa, muhtıra verilmeyecekse, ambalaj fabrikası kurulmayacaksa, ne olacak?

Bilmiyoruz.

Bildiğimiz şu:

Bir “Fetullah projesi” olarak direnç yürüyüşü, “ilginç destekçiler” bularak devam ediyor.

Geçenlerde Kılıçdaroğlu’nun omuz başında Zülfü Livaneli’yi gördüm. Şarkılar söyleyerek yürüyorlardı.

Bostan’lar “damatlar” filan da oradaydı...

Oğlu darbecilikten tutuklu bazı sakallı zevat...

Bence, ByLock’un delil niteliğine saldırıp duran yazarlar da olmalıdır orada!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi