Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bizim mahallede neler oluyor?

Bizim mahallede neler oluyor?

İslam coğrafyasında, kardeş kavgalarının, ideolojik kamplaşmaların ve çıkar hesaplarının hat safhaya ulaştığını görmekteyiz. Fakat ilginçtir, bu toplumlara yön veren kişi ya da kişilerin, sorunların çözümü noktasında bir adım dahi ileri gidemediklerini görmekteyiz. 
 
Bilindiği üzere, 1. Dünya savaşı sonrası İslam dünyası üzerine çıkar hesapları yapılmaya başlandı. Kapitalist odaklar İslam toplumlarının kaynaklarından önce kültürel değerlerini işgal etmeye karar verdiler. Bu toplumları etki altına alabilmek için onların fert fert öz benliklerinden ve kültürel değerlerinden koparılması başkalaştırılması gerekiyordu. Kapılar ardında hazırlanan o senaryo bizim mahallede gösterime girdiğinde ise her şey kökten sarsılmaya başladı. Müslüman evlatları kendilerine yabancılaşmaya ve köklerine sırt dönmeye başladılar. Bu toplumların başına getirilen liderler ise kendileri olmakta ziyade küresel güç odaklarının emirlerine amade olup, kendi dinamiklerine ihanet etmeye başladılar. İslam toplumları kültürel kimliğini, dik duruşunu ve geçmişin içinden süzülüp gelen bilgi ve birikimlerini kaybedip köleleştirildi. Tarihin bağrında medeniyet inşa eden Müslümanlar, bağımsızlıklarını kaybedip, yularını düşmanın eline kaptıran bir at misali hangi yöne çekilirse o tarafa doğru yönelmeye başladılar. Bu durum sadece siyasi bir yenilgi değil aynı zamanda kültürel bir yenilgiye de dönüştü ve fertler kimliklerini oluşturmakta güçlük çekme başladılar. 
Bugün İslam toplumlarının en büyük sorunu güven sorunudur. Epey zamandır savaş ve işgallerin odağı haline gelen bu toplumlar, kendilerine olan güvenlerini kaybetmiş, batının kölesi haline gelmişlerdir. Toplumun yetiştirdiği aydın, düşünür siyasetçi ve sanatkarları ise soru sormaktan ya da çözüm üretmekten uzak kalıp sessizliğe çekiliyor. Peki, neler yapılabilir?
 
İslam dünyasının lider, düşünür, aydın, âlim ve mütefekkirleri bir araya gelip sorunların tespitini yapmak ve çözüme giden yollar üzerinde istişare edip harekete geçmek zorundadırlar.
Geçmişte İslam dinamikleri, dünyayı nasıl algılamış, duygu düşünce ve eylemlerini hangi eksen üzerinde sürdürmüşlerse bu günde aynı çizgide hareket etmenin mümkün olduğunu bilmek zorundayız.
Üzerimize karanlık bir dağ gibi çöreklenen kültür istilasından kurtulup kendi benliğimize dönmeden sorunun çözümüne ulaşamayacağımızı bilmek zorundayız.
 
Bilim, teknoloji, ekonomi ve siyasi anlamda yol kat edebilmek için zihin göçünün önüne geçmek, düşünen ve üreten nesillerimizi kazanıp, batıya bağımlı olmaktan kurtulmalıyız.
İslam’ın öngördüğü adaleti, önce evlerimize sonra mahallemize ve bütün dünyaya yaymak ve hâkim kılmak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi