Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Haçlı-Siyonist ittifakının hedefi İsrail’in güvenliğidir

Haçlı-Siyonist ittifakının hedefi İsrail’in güvenliğidir

Haçlı-Siyonist ittifakının iki hedefinden birinin İsrail’in güvenliği, ikincisinin ise İslam dünyasının sömürülmesi olduğunu artık bilmeyen ve görmeyen kalmadı. Elbette İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve İslam dünyasının sömürülmesi söz konusu olduğunda öncelikli olarak İslam ülkelerinin sürekli çatışma halinde olması, her fırsatta küçük parçalara ayrıştırılması stratejinin ağırlık noktasını oluşturuyor. Hemen belirtmekte yarar var ki, Siyonistlerinde öncelikli hedefleri İsrail’in güvenliği olmakla birlikte nihai hedefleri de Büyük İsrail’in oluşturulmasıdır. Çünkü bu hedefi inançlarının bir parçası haline getirmişlerdir. Netice itibariyle Haçlı-Siyonist ittifakı devam ettiği sürece özelde bölgemizde, genelde İslam dünyasında çatışmaların sürüp gitmesi için bu ittifak her türlü gayreti gösteriyor/gösterecektir. Bu noktada akla, madem ki esas mesele İsrail’in güvenliğinin sağlanmasıdır o zaman bölge dışındaki İslam ülkeleri niçin aynı ittifakın hedefindedir sorusu gelebilir. Bu sorunun cevabı yıllar önce rahmetli Erbakan Hocam tarafından dile getirildi. Bunun sebebi Siyonist-Haçlı ittifakının karşısına bir İslam Birliği’nin çıkmamasıdır. Çünkü İslam Birliği bölgemizle sınırlı değildir. Sadece bölgemiz ülkeleri ile sınırlı kalacak bir İslam Birliği de önemli olmakla birlikte gerçek güç Uzak Doğu ve Afrika’daki, hatta Orta Asya’daki İslam ülkelerini de içine almak durumundadır. Bunun içindir ki, D-8’i oluşturan ülkeler buna göre belirlenmiştir.
 
İslam ülkeleri bir yandan ABD ve AB ülkeleri ile öbür yandan İsrail ile iyi ilişkiler kurarak, bir başka ifadeyle bu ülkeleri dost ve müttefik ilan ederek Haçlı-Siyonist ittifakının faaliyetlerini etkisizleştirmeleri mümkün değildir. Bunun ötesinde bilerek ya da bilmeyerek Siyonist-Haçlı ittifakına destek verilmiş olmaktadır. Çünkü Siyonist-Haçlı ittifakı ile birlikte hareket İslam Birliği’nin önündeki engeldir.
 
Bu tespitten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G20 zirvesini değerlendirirken PKK ve FETÖ’den Kıbrıs’a, Suriye’den Katar krizine kadar yaptığı değerlendirmeler bir gerçeğin ifadesi. FETÖ’nün bir terör örgütü olduğu, bu örgüte ABD ve AB ülkelerinin destek verdiği, Suriye’de terör örgütlerinin yine aynı ülkeler tarafından destekleniyor olması, Katar’a uygulamaya konulan ambargonun maksat ve hedefinin bölgemiz ülkeleri arasında yeni bir çatışmanın sebebi olma ihtimali, Kıbrıs’ta Türk tarafının tüm yapıcı gayretlerine rağmen şartsız teslime zorlanması, Almanya yönetiminin Cumhurbaşkanımızın Türklerle bir araya gelmesini engellemesi, Irak’ın işgalinden bugüne yaşananlar ve şu günlerde Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin bağımsızlık için referanduma hazırlanmasının muhtemel sonuçları konusunda yaptığı değerlendirmeler tamamen doğru.
 
Ancak, bir taktım sözlü tepkiler ortaya koymanın ötesinde uygulanan politikalarda bir değişikliğin olmayışı neticede Haçlı-Siyonist ittifakının bildiği yolda yürümesine engel teşkil etmiyor. Uzun yıllardan beri dış politikada Türkiye’nin tercihlerinin aleyhimize sonuçlar verdiğini hatırlamak gerekiyor. Siyonist-Haçlı ittifakının hedefleri biliniyor olmasına rağmen güçten anlayan bu ittifakın karşısında yeni bir ittifak oluşturma yönünde harekete geçilmiyor oluşu doğruları bile bile yanlış yolda yürümek anlamına geliyor.
 
Hâlbuki Türkiye Siyonist-Haçlı ittifakı olarak nitelendirdiğimiz safta yer almaya mecbur değil. Kamp ya da saf değiştirmenin bir takım sıkıntıları olmakla birlikte yeni bir oluşum imkânsız değildir. Batı olarak nitelendirdiğimiz safta yer almakla ödediğimiz faturanın çok azı ile İslam Birliği’ni kurmak mümkündür. Ama yabancı istihbarat örgütlerinin oluşturduğu etkilerle düşmanları dost bellemekten bir türlü kurtulunamadı. Gelinen noktada yapılan tespitler dışında sıkça dile getirilen doğrular istikametinden hareket etmek gerekiyor. Çünkü Batılı ülkelerin İsrail’in güvenliğini bir kenara itmeleri, İsrail’inde Büyük İsrail hayalinden vazgeçmeyeceği kesin olduğuna göre Türkiye’nin dış politikada yeni bir hedef belirlemesi ve tüm faaliyetlerini ona göre belirlemesi, bu hedefin ise İslam Birliği olması kaçınılmazdır. Mevcut çizgide devam etmek avara kasnaklıktan öte bir sonuç vermeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi