Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Dış tehdidin üzerinden iç barış ile gelinir

Dış tehdidin üzerinden iç barış ile gelinir

Ülkemizin bir Siyonist-Haçlı ittifakının tehdidi altında. Bunu görmek için özel bilgilere sahip olmaya gerek yok. Sadece medyaya yansıyan haberlere baktığımızda bile bu gerçek tüm çıplaklığı ile görülüyor. Öncelikli olarak bölgemizdeki terör örgütleri ile bölge ülkeleri rahatsız ediliyor, sürekli olarak bir çatışma ortamında tutuluyor. Terör örgütlerine destek veren Haçlı-Siyonist ittifakı bölgemizde uygulamaya soktuğu planın hayata geçmesini oldubitti ile gerçekleştirmek istiyorlar. Medyaya son yansıyan, “ABD, son bir haftada, DEAŞ ile mücadele maskesi altında terör örgütü PKK/PYD’ye 184 TIR dolusu silah sevkiyatı yaptı” haberi bile ülkemizin karşı karıya olduğu tehlikeyi göstermeye yeter. Bu plan sonucudur ki, Irak ve Suriye yıllardan beri çatışma alanı haline getirildi. Bununla da kalınmadı, başta Afganistan olmak üzere Irak ve Suriye işgal altında. Bununla da kalınmadı, küçük parçalara ayrıştırılıyor.

 
Bölgemizde bu yaşananlardan en çok etkilenen ülke ise biziz. Her an sıcak savaşın içinde kendimizi bulabiliriz. Kaldı ki, yıllardan beri terör örgütlerine karşı yürütülen mücadele ülkemizi ister istemez çatışmaların içinde olmasa bile kıyısında tutuyor. Özellikle Suriye’de Rusya ve ABD’nin sayıları 60’ın üzerinde koalisyon ülkesi ile devreye girmesi aslında üçüncü dünya savaşının sınırlarımızda sürdüğünü gösteriyor. Kısacası, sıcak çatışmaların yaşandığı bir noktadayız ve her an ülkemizin bu emperyalist ülkeler tarafından çatışmanın içine fiilen çekilmesi söz konusudur.
 
Derdim felaket tellallığı yapmak değil, sadece giderek kanıksanmaya başlanan bölgemizdeki çatışma ortamının muhtemel sonuçlarına dikkat çekmeye ve böyle bir duruma karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini hatırlatmak. Ülkemizin bir çatışmaya girmesini kimse arzu etmez. Ama böyle bir durumunda ihtimal dışı görülmemesi gerekiyor. Çünkü öyle bir noktaya gelinir ki, ya Siyonist-Haçlı ittifakının dayatmasına sessizce razı olmak ya da direnmek gerekebilir. Böyle bir durumda teslimiyet değil, direnmek ve karşı çıkmak insanımızın yapacağı bir hareket tarzıdır. Böyle olunca öncelikli olarak yaşadığımız bunca sıkıntı ve köşeye sıkıştırma hamlelerine karşı içerde kucaklaşmamız gerekiyor. Birtakım sorunları iktidar ve muhalefet olarak iç politika malzemesi yapmak, bunun soncu olarak kutuplaşmayı körüklemekten vazgeçerek dış tehditlere karşı tek yumruk olmak durumundayız. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde Siyonist-Haçlı ittifakının planlarını bozabiliriz, çatışmaların ülkemize daha fazla sıçramasının önüne geçebiliriz. 15 Temmuz gecesi sağlanan birliğin süreklilik kazanması için öncelikli olarak görev siyasilere düşüyor.
 
İktidar kanadı ile CHP’nin ısrarlı bir şekilde kutuplaşmayı körükleyici bir tavır sergilemeleri kendilerine belki iç politikada bazı avantajlar sağlayabilir ama, ülkemiz çevresinde yaşanan olaylar karşısında düşmanlarımızı cesaretlendirir. İçeride birtakım farklılıklarımız olsa bile dış tehlike söz konusu olduğunda bu farklılıkların önemi kalmaz/kalmamalı. Bu gerçek görülürken ısrarlı bir şekilde toplumun kutuplaştırılması sağlıklı bir yaklaşım değildir. Gerçi başkanlık sisteminin yürürlüğe girmesi ile birlikte ister istemez siyasette ikili bir yapılanmanın temelleri atılmış, iktidar ve muhalefet olarak bu ikili yapılanmaya destek verilir olmuşsa da bunca iç ve dış sorun varken bu sorunlar görmezden gelinerek ısrarlı bir şekilde iç politikada kârlı çıkmak adına zıtlaşma ve kutuplaşmada ısrar edilirse insanımıza ve ülkemize zarar vermiş oluruz.
 
Toplumu kutuplaştırmamanın yolu farklılıklara tahammülden geçiyor. Farklılıkları birer ayrılık meselesi haline getirmek yerine zenginlik olarak görmek/görebilmek gerekiyor. Toplumsal barışın ve kucaklaşmanın yolu buradan geçiyor. Aksi halde ülkemiz üzerinde birtakım planları olan ülkelerin elini güçlendirmiş oluruz. Kaldı ki, iç meselelerimizi biz bize halletmek durumundayız. İç sorunlarımızın çözümünde dış destek aramak sorunlarımızın  daha da büyümesine sebep olacaktır. Bu noktada iktidar ve anamuhalefetin tüm sesleri sadece kendi çatıları altında toplama merakı kucaklaşmaya değil, ayrışmaya zemin hazırlayacaktır. Bu gerçeği görerek her türlü dış tehlike karşında tek yumruk olabilmemiz gerekiyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi