Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bugün 15 Temmuz!

Bugün 15 Temmuz!

Bir yıl olmuş. Acısı hâlâ sıcak. Henüz davaların büyük bölümü başlamamış bile. Hâlâ gözaltılar, tutuklamalar devam ediyor. Ve hâlâ F. Gülen iade edilmedi. FETÖ’cüler yalan söylemeye, meydan okumaya devam ediyorlar.

F. Gülen yarın asırlık bir baş belası. Çeyrek asırdır da, bu projede CIA ile birlikte çalışıyor. Dünya devletlerinin dörtte üçünde örgütlü bir hareketten söz ediliyor. Dünya devletlerinin yarısı, dünyada FETÖ kadar örgütlü değil. Birçok ülkede diplomatik temsilcilikleri bile yok.

FETÖ; ABD, İngiltere, İsrail ve Vatikan’ın ortak projesi.. İşin içinde dolaylı olarak Almanya da var, İtalya da, Fransa da, NATO da! Hollanda da var, Belçika da, Avusturya da! Bir takım Arap ülkeleri de var.

Hedef belli, İsrail’in varlığı ve güvenliği, İslam dünyasının batı değerler sistemi içinde yer almasını sağlayacak reforma tabi tutulması, Türkiye’nin ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedeflerine engel teşkil etmemesi, aksine destek olması ve Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve askeri alanda uluslararası düzenle paralel hareket etmesi.

FETÖ bu işin teolojik ve sosyolojik ayağını oluşturacaktı. BOP’tan beklenen bu işin askeri ve siyasi ayağının oluşturulması idi ve öncelikle de bölgedeki 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapıları yeniden şekillendirilecekti..

Bugün bölgemizde yaşanan “Arap Baharı” diye tanımlanan olaylar, BOP’un, “one minute”, “Mavi Marmara” ile çökmesi sonucu oluşan anaforda savrulan ülkelerdir.

Kapitalizmin hayatiyetini sürdürmesi buna bağlı idi. Türkiye terör, savaş ve kumpasla bu plana razı edilecekti ve bunun alternatifi yoktu.

Evdeki hesap çarşıya uymadı ve 25 yıllık plan bir anda berhava oldu.

15 Temmuz’da SADECE AK PARTİ, ERDOĞAN YA DA TÜRKİYE KURTULMADI, tüm İslam dünyası, bölge devletleri, 100 yılın en büyük işgal ve yağmasından kurtarıldı. Sadece İslam dünyası değil, aslında tüm mazlum milletlerin kurtuluşuna sebeb olacak bir uyanışa vesile oldu.

2. Dünya Savaşı sonunda Faşizm çöktü. SSCB’nin dağılması ile 1990 başında Komünizm çöktü. Bugün yaşanan Kapitalizmin krizidir.. Kapitalizm yıkılırsa onun sırtında bir parazit olarak varlığını sürdüren Siyonizm de çözülecektir.

2023 bizim hayallerimizi süsleyen bir gelecek iken, aynı tarih, AB, ABD, Dolar, Euro, NATO, BM için bir felaketi haber veriyor sanki onlar için.

Bugün CHP’nin sözcülüğünü yaptığı FETÖ-PKK cephesinin şahsında aslında Emperyalizm meydan okumasını sürdürmeye devam ediyor.

FETÖ ile birlikte batının çirkin yüzü de deşifre oldu. Demokrasi onlar için sadece bir makyaj malzemesi idi. Onların bu çirkin yüzünü Mısır darbesinde de gördük. En son Katar’da gördük. İşbirlikçilerinin zavallılıklarını da gördük bu arada. İçimizdeki hainler de deşifre oldular.

Bunların sağı-solu yok. Alevi’si-Sünni’si yok. Laiki İslamcısı yok. Daha doğrusu, kadrolarında şeyh de var, fahişe de. Dini, mezhebi, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıkları etrafında oluşan tüm STK’larda uzantıları var. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, her yerde varlar. Asker, polis, diyanet, cami, cemevi farketmiyor. LGBT’de de varlar, karşıt gruplarda da. Kripto bir toplulukla karşı karşıyayız. Ama artık deşifre oldular.

Batı bu kamburu aslında daha fazla taşıyamaz. PYD kendini Marksist bir örgüt diye tanımlıyordu, şimdi karargahlarında Amerikan bayrağı dalgalanıyor. Amerikan askerinin omuzunda PYD arması. NATO merkezinin bulunduğu şehirde DHKP-C’li Fehriye Erdal. 

Düşünsenize Nobel Barış Ödülü verdikleri bir bilim adamını Sisi’ye danışman yapıyorlar. Tony Blair gibi bir adamı da Sisi’nin yanına veriyorlar. Mızrak çuvala sığmıyor artık.

FETÖ gerçeği tüm dünyada bazı gerçeklerin insanlık vicdanında yankısını bulması için aslında önemli ve eşsiz bir fırsat sunuyor bugün bize. Batının çirkin yüzü bu vesile ile bir kez daha insanların önüne geliyor. Bugün, bu anlamda Türkiye insanlık vicdanını temsil ediyor.. FETÖ’ye, PKK’ya arka çıkan batı, Yabancı düşmanlığı ve İslamofobik politikası ile aslında tüm dünyada suçüstü olmuş durumda. Tetikçiliklerini üslenen iki örgütü kurtarmaya çalışırken kendi günahları saçılıyor.

Aslında suçüstü olan burada ABD ve AB ülkeleridir.

İşte bugün bu gerçeklerin dünyaya yayılmasına vesile olan bir günün yıldönümündeyiz.

Emperyalizme teslim olamayan bir halkın direniş günü bugün.

Bugün bir milad. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Dünya şunu gördü, kukla rejimlerde, ordu, düşmana karşı bir güç merkezi değil, emperyal güçlerin halkı kontrol etmek için kullandığı bir baskı aracıdır.

Şimdi 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde, herkesi suçluları ihbar etmeye, davacı olmaya, müdahil olmaya, tanıklık etmeye çağırıyoruz. Pişman olan varsa buyursun etkin pişmanlıktan yararlansın, itirafçı olsun, gizli tanık olsun. Gerçekten pişmanlık duyuyorlarsa, örgüt adına sahip oldukları her şeyi devlete teslim etsinler ve bildiklerini anlatsınlar.

İşin, medya, siyaset, bürokrasi, üniversite ayağı bir an evvel çözülsün. STK içindeki uzantıları deşifre edilsin, Uluslararası ayağı deşifre edilsin.

Suçüstü davalar kısa sürede sonuçlandırılsın ve o geceki olaylar ayrı bir dava olarak öncelikli olarak ele alınsın.. Sonra kripto ilişkiler içindeki kişiler geçmişe dönük bir şekilde sorgulansınlar. Cinayet, gasp, casusluk faaliyeti varsa, “şu zamandan sonrası” diye bir şey yok. Hukukun genel “zaman aşımı” tanımı bellidir.. 15 Temmuz bir övgü ya da sövgü günü olarak değil, toplumsal hafızanın canlanması ve aynı acıların tekrar yaşanmaması için bir şuur ve idrakin oluşması yönünde bir takım etkinliklerle anılması gerekir.

Şehidlerimiz ile ilgili olarak ailelerini tebrik ediyor, gazilerimize sağlık ve sıhhat diliyorum. O gün, önce çağrılmadan göreve koşanları kutluyorum. Sonra Cumhurbaşkanımızın davetine icabet edenleri, ardından geç kalıp, sabah namazı ezanı ile meydanlara çıkanları tebrik ediyorum.

Gün doğduktan, gerçekler ortaya çıktıktan sonra meydanlara çıkanlar ise ya kendini gizlemeye çalışanlar hain ya da gafildirler.

Ve yargılama bir yana, sanık olmasalar da, görevden alınmasalar da, bu FETÖ denen adamın “dine karşı bir din” olarak vazettiği kuralları kendileri için hidayet rehberi olarak görenler ise, eğer din günü mağfiret edilmeyi ümid ediyorlarsa tevbe etmeleri gerekir. Böyle bir dine inanmak büyük bir cahillik ve gaflet işaretidir. Bunlar hem cahil ve hem de zalim bir topluluktur. Allah (cc) ise cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez. Selam ve dua ile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi