Yusuf Kaplan

Yusuf Kaplan

Geleceksin sen Ey Türkiye! İnsanlığın geleceği… İyi b/ak kendine…

Geleceksin sen Ey Türkiye! İnsanlığın geleceği… İyi b/ak kendine…

Tarihin yapıldığı müstesnâ ân’lar vardır: Büyük kırılma anlarıdır bu ân’lar. Kırılma ânları, yeniden kurulma zamanlarına hâmiledir.

Bu an’larda, bir gece, yüzyıla, hatta bin yıla bedeldir bazen.

Bir gecede, yüzyılın, yüzyılların hatta binyılın birikmiş enerjisi patlar: Bir lav gibi… Birikmiş, sıkışmış, dışarı fırlayacağı ânı bekler…

Ya da doğumunu bekleyen bir tohum gibi, kabuğunu yararak dışarı fırlayacağı ânı gözler…

Çilesini doldurmuştur anarahminde…

Olmuştur…

Kabuğu yarmalı, bir besin ve esin kaynağı olarak varlığa ve insanlığa umut sunmalıdır.

Bütün varlıkların ve bütün büyük harikulâde ânların eseri hâdiselerin varlığa geliş, hayat buluş, varoluş yolculuğunu sürdürüş serencamı böyledir…

YÜZYILIN EN UZUN GECESİ…

İşte 15 Temmuz böylesi bir geceydi.

Yüzyılın en uzun gecesiydi…

Bin yılın birikmiş enerjisi patladı o gece…

Su aktı, aktı… yatağına ulaştı…

Bir gecede yüzyılların biriken enerjisi harekete geçti; yüzyılın hesabı görüldü; kanımızla, canımızla, ruhumuzla yoğurduğumuz, aziz kıldığımız bu toprakları bize mezar yapmak isteyenlere hiç beklemedikleri muazzam bir cevap verildi, unutamayacakları esaslı bir Osmanlı tokadı aşkedildi.

DİKKAT! OYUN BOZULMADI, DEŞİFRE EDİLDİ SADECE!

O gece Türkiye’ye saldıran, Türkiye’yi işgal ederek paramparça etmeyi planlayan emperyalist şer güçlerin yüzyıllık hesapları yerle bir  edildi.

Şer güçler, öyle bir şok yaşadılar ki, neye uğradıklarını şaşırdılar ve hâlâ da yaşadıkları şoku atlatamadılar!

Emperyalistlerin bizim için kurguladıkları yüzyıllık oyun altüst oldu, deşifre edilmiş oldu.

Altını çizerek tekrarlıyorum: Oyun bozulmadı, deşifre edilmiş oldu sadece.

O yüzden oyun yeni saldırılarla yenilenerek sahneleniyor hâlâ…

Türkiye’de, ilk defa, bütün farklı kesimler, Batılıların güçlü bir Türkiye istemedikleri gerçeğini, güçlü bir Türkiye’ye bu dünyayı dar edecekleri ürpertici gerçeğini o gece, o en uzun zifirî karanlık gece anladılar.

UYARIYORUM: KEMALİST ULUSALCI TİPLER, OPERASYON ÇEKİYOR…

Ama bazı kesimlerin 15 Temmuz gecesi yaşanan felâketten ders almadıkları anlaşılıyor hâlâ…

15 Temmuz darbe ve işgal saldırısı başarıya ulaştığında bu ülkenin paramparça edileceğini, bir Suriye, bir Irak cehennemine çevrileceğini göremedikleri anlaşılıyor…

Ya da başka bir hesabın parçası bu tür kişiler: Söylemeye dilim varmıyor ama kendi çıkarları, kendi sınıfsal, ideolojik çıkarları için darbenin başarıya ulaşmasını istedikleri anlaşılıyor…

Bunu düşünmek bile korkunç, ürpertici ve yeterince onur kırıcı!

Oyun-deşifre edildi, saldırı püskürtüldü ama tehlike geçmiş değil henüz.

15 Temmuz saldırısı alttan alta sürüyor hâlâ…

Her yolu deniyorlar alçaklar…

Ekonomiyi çökertmeye çalıştılar, başaramadılar. Ekonomi, AB ülkelerinin hepsinden daha fazla büyüdü bu zor yılda bile!

Sosyal kalkışmaları kışkırtarak siyasî kaos oluşturma savaşı veriyorlar… Bunu da mağduriyetler üzerinden hayata geçirmeye çalışıyorlar…

Özellikle etkili olacak ve tam anlamıyla felâketle sonuçlanacak kumpas, genelde İslâmî kesimlerin birbirine düşürülmesi, özelde ise Erdoğan’dan ümit kesilmesi, hatta -söylemeye dilim varmıyor ama- daha ötesi… Erdoğan’a düşman edilmesi yani…

HÜDAPAR’ın yöneticilerinin 28 Şubat artığı bir davadan 6 yıl hapis cezasına çarptırılması, 15 Temmuz’un, 28 Şubat’ın uzantısıolduğunun en önemli göstergelerinden biri.

Yine Saadet Partisi’nin yöneticilerinden Mustafa Yaman’ın, “bylock kullanmadığına dair” açıkça resmen bir belge verilmesine rağmen tutuklanıp içeri atılması, Ak Parti tabanı ile Saadet tabanının birbirine düşürülmesini amaçlıyor…

Bazı cemaatler de, bu arada, doğrudan hedef tahtasına yatırılıyor…

Birileri, emniyet ve yargı bürokrasisinde Erdoğan’ın altını oyuyor…

Özellikle Kemalist, ulusalcı tipler, meydanı boş bulduklarından mıdır yoksa başka bir güce sahip olduklarından mıdır, nedir, hem cemaatlere operasyon çekiyorlar hem de İslâmî kesimleri Erdoğan’a cephe alacak şekilde mağdur edecek emniyet ve yargı operasyonlarına imza atıyorlar.

Emniyet ve yargı bürokrasisindeki operasyonların derhal durdurulması gerekiyor…

Yoksa bu gidiş, iyi değil.

GELECEKSİN SEN EY TÜRKİYE! İNSANLIĞIN GELECEĞİ…

Sözün özü: Türkiye, uyuyan devdir. Durdurulmuş, uyutulmuş bir dev. Dev uyandığında, kimse duramayacak karşısında. Bunu bizden de iyi biliyor emperyalist şer güçler!

Türkiye, şu hâliyle bile, umudun adıdır.

Türkiye umudu büyüdüğünde, dalga dalga bütün medeniyet coğrafyamızı harekete geçirecek, dünyaya adaleti, hakkaniyeti, sulhü, selâmeti ve kardeşliği armağan edecek hakikat medeniyeti yolculuğu gerçeğe dönüşecek…

Türkiye, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Moro’dan Patani’ye ve Afrika’nın içlerine kadar umudun adıdır.

Evet şu hâliyle bile, mazlumların gönüllerini fethetmeyi başarmış gönül coğrafyasının adı, insanlığın son adası, mazlumların son limanıdır.

Türkiye, insanlığın geleceğidir.

Bütün bu içerden ve dışardan çevrilen tezgâhlar, yapılan saldırılar, sen gelmeyesin diye ey Türkiye!

Ama Geleceksin sen ey Türkiye!

O yüzden yolun engebelerle dolu, yolculuğun uzun ve zorlu…

Yılmak yok, yıkılmak yok. Gözünü dört açacak, bütün oyunları bozmaya bakacaksın.

Yeniden doğuş umudusun sen.

Yenilenerek doğruluşun umudu.

Yoruldukça yoğrulacaksın.

Yoğruldukça doğrulacaksın.

Doğruldukça olacak ve olduracak, yolunu bulacak ve bulduracaksın Allah’ın izni ve keremiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Kaplan Arşivi