Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Birbirimizi anlamadan tek yumruk olamayız

Birbirimizi anlamadan tek yumruk olamayız

Tek yumruk olabilmemiz için birbirimizi anlamaya çalışmanın yeterli olmayacağını biliyor ve bunun için öncelikli olarak farklılıklara tahammülün toplumda yerleşmesi gerektiğini biliyorum. Sadece, ülkenin içinde bulunduğu iç kamplaşma ve dış tehditler karşısında kenetlemeye olan ihtiyaca dikkat çekemeye çalışıyorum. Çünkü özellikle dış tehditlere karşı tek yumruk olmak için herkesin aynı şekilde düşünmesi, aynı şekilde inanmasını gerektirmez. Bu ülkenin vatandaşları olarak özellikle dış tehditler karşısında tüm farklılıklarımıza rağmen birlik oluşturmak durumundayız. Bunu sağlayamazsak atılan tüm nutuklara rağmen, özelliklede dış tehdit her fırsatta herkes tarafından tekrarlanmasına rağmen dış düşmanların işini kolaylaştırmış oluruz.
 
Bu konuya tesadüfen girmiş değilim. Uzun yıllar birlikte aynı yolun yolcusu olduğumuz bazı kardeşlerim zaman zaman arıyorlar ya da biz aradığımızda kendilerinin farklı bir noktada olduklarını çeşitli şekillerde vurguluyorlar. Kendilerine, farklı konumda bulunuyor olmak geçmişteki birlikteliğin üzerine sünger çekmeyi gerektirmeyeceğini hatırlatıyordum. Ancak, gerekli cevabı da veriyor ve bir daha o arkadaşları aramaya gerek duymuyorum. Çünkü görüyorum ki mevcut konumlarını öylesine belirlemişler ki, sadece kendilerinin doğruda olduğu gibi bir kanaate sahipler. Hâlbuki geçmişte aynı safta yürürken de bu arkadaşlar kendilerinin doğruda olduklarını ya dile getiriyor ya da ihsas ettiriyorlardı. Öyle bir yaklaşım şekli oluşturmuşlar ki, fırıldak gibi fikir ve kamp değiştirmelerine rağmen hep onlar doğru yerde durduklarını, zikzak çizmeden geçmişten bu güne aynı çizgide yürüyenlerin yanlış yolda olduklarını sanıyorlar. Kısacası bu tipler daldan dala konma hakkını kendilerinde buluyor, çizgisini değiştirmeyenleri yanlış yerde olmakla itham edebiliyorlar.
 
Niçin hep onlar doğru yerde de çizgi değiştirmeyenler yanlışta oluyor? Bu yaklaşımın sebebi, kendilerini hep doğru yerde görenlerin ölçüsü nedir? Kanaatim o ki sık sık siyasi ve ideolojik kamp değiştirenler için ölçü güç ve popülerlik oluyor galiba. Bir bakıma bu dünyaya dönük hedeflerine ulaşmayı esas kabul etmiş olanlar özellikle siyasette rüzgârın yönüne göre hareket etmeyi en doğru hareket kabul ediyorlar. Elbette her insan yanlış yapabilir, yanlış değerlendirmeleri doğru gibi algılayabilir. Ne var ki, kendilerini hep doğruda sananların yanlışta, yanlışta sandıklarının da doğru noktada bulunabileceklerini düşünmeleri gerekmez mi?
 
Ayrıca, kendilerinin doğruda olduğunu sanmak için tüm geçmişlerini inkâr etmeleri gerekmez diye düşünüyorum. Siyasi rüzgârı takip ederek tavır ve konum belirleyenlerin elbette her dönemde güçlüden yana tavır almaları doğaldır. Bunun pek çok örneğini gördüm ve yaşadım. Söz gelimi 12 Eylül 1980 darbesinin ardından geçmişte birlikte yürüdüğümüz pek çok arkadaş ANAP’ın kurulması ile orada yer almışlardı. Aradan zaman geçti, ANAP güç kaybetmeye başladı. Bu arada Milli Görüş hareketi güçlenmeye başladığında uzun yıllar görmediğim bazı arkadaşlar Hamidiye Camii’ne gelmeye başlamışlardı. Bu arkadaşlardan birisi ile Hamidiye Camii’nin merdivenlerinde karşılaştığımda, bana dönüp, “Ağabey sende mi buradasın” demez mi kan beynime fırlamıştı. Benim ona dönüp, “Buraya mı geldin” demem gerekirken benzer soruyu bana yöneltmesi karşısında yaşadığım şaşkınlığı bugün bile unutmuş değilim. Bunu şunun için anlatıyorum; insanlar doğruyu sadece kendi konumlarına göre tarif etmeyi sürdürürlerse bu ülkede farklılıklara rağmen insanların birbirine tahammül etmesi mümkün olmaz.
 
Bugünlere gelince zaman zaman aldığım telefonlarda bazıları yazılarımın onların bakış açısını yansıtmasını istiyorlar. Hâlbuki siyaseten farklı konumlarda bulunuyoruz. Onların bakış açısını yansıtacak olsaydım benim de faklı yerde olmam gerekirdi. Yukarıdan beri aktarmaya çalıştığım ben merkezli sadece kendilerinin doğruda oldukları anlayışını bugün de geçmişte beraber olduğumuz bazıları sürdürüyor. Bu ise özellikle tehlikeler karşısında tek yumruk olmayı zorlaştırıyor. Çünkü birileri benim konumuma tahammül edemezken benim onların konumuna saygı duymamı bekliyor. Bu çelişkiden kurtulamadan sorunlarımıza ortak bir bakış açısıyla çözüm aramak nasıl mümkün olacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi